Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: İspanya ::::: İspanya Genel ::::: Bilbao, San Sebastian ve Santander...        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
İspanya İspanya Genel 09 Mayıs 2013 22 Haziran 2012
27 Haziran 2012
7517 0 uğurköksal 

 Bilbao, San Sebastian ve Santander...
 (Genel)

Thy nin Bilbao seferlerinin başladığını görünce bir de promosyonlu uçuş olunca balıklama atladım desem yalan olmaz. Yıllar boyu haber olarak duyduğum Bask bölgesinin bağımsızlığı için bombalı eylemlerin hazırlayıcısı ETA örgütünün de artık bu işleri bırakması karar vermemi kolaylaştırdı.Bölgedeki önemli şehirlere yakınlığı nedeniyle geziyi planlar iken Bilbao'da kalmanın akıllıca olduğunu düşünüp internet üzerinden küçük bir araştırma yaparak Sercotel Bilbao'dan rezervasyonumuzu da yaptım.

 
 

Gitmeyi planladığım San Sebastian ve Santander in Bilbao ya 100 er km uzaklıkta olması nedeniyle araba kiralamak ulaşım için çok mantıklı geldi. Onu da internet üzerinden çözünce sorun kalmadı. Ancak araba kiralamadan önce Türk ehliyetinin kabul edilirliğini mutlaka kontrol edin çünkü bazı firmalar uluslararası ehliyet istiyor. Ayrıca rezervasyonu ne kadar önce yaparsanız fiyat da o kadar uygun!

 
 

Hedefimiz sanayi ve iş merkezi olan Bilbaoyu merkez yapıp etraftaki şehir ve kasabalara gidip hem tarihi ve doğal güzellikleri görmek hem de atlas okyanusunun dalgalı sularına kendimizi atmaktı.Bu arada unutmadan eğer yurt dışında araba kiralayacaksanız mutlaka navigasyon aletiniz olsun. Ben bunu tablet pc ye navigasyon programı yükleyerek çözdüm. 6 gün boyunca ufak tefek sorunlar yaşatsa da çok yararlı oldu, firmadan günlüğü 15 Euroya cihaz kiralamak yerine alternatif olarak düşünebilirsiniz.

 
 

Temmuz un 23 ünde Bilbao'ya iner inmez arabamızı alıp otele yerleştik yemek işini hızlıca merkez istasyondaki Burger King de (kızım yurt dışında yemek konusunda fazla seçici olduğundan zaman kaybını en aza indirmek için mecburen Mc Donalds ve Burger King e bir süreliğine katlanıyoruz) hallettikten sonra ilk hedefimiz Castro Urdiales oldu.

 

Cantabria bölgesindeki eskiden balina avcılarının limanı olan kasaba tarihi yapıları ve plajı ile dikkat çekiyor. Saat geç olduğu için denize giremedik ama zamanımızı eski limanı çevreleyen Santa Maria dela Asuncionkilisesi, deniz feneri, Santa Ana Şapeli, kale ve tüm bu yapıları birbirine bağlayan  taş köprüden denize atlayan çocukları seyrederek geçirdik.

 

Bölgeye gidecekler için 2-3 saati geçirecekleri keyifli bir mekan, atlanmamalı. Liman çevresindeki yerel restoranlarda bölgeye özgü balıkları ve şarapları bu harika manzara eşliğinde deneyebilirsiniz.

Ertesi gün hedefimiz hemen hemen herkesin geleneksel film festivali nedeniyle bir şekilde ismini duyduğu San Sebastian oldu. Bilbaodan yaklaşık 100km uzaklıktaki   şehre ulaşım otoban ile. Gayet güzel olan yollarda çukur ve yamaya rastlamak mümkün değil ama otoban ücreti de bizdekinden pahalı( 8,75 Euro )

 

San Sebastian ya da diğer adıyla Donostia; şehir içindeki iki büyük plajı, eski şehri ve içindeki tarihsel yapıları, köprüleri, yemyeşil  doğası ile adeta tablo gibi. Seyrine doyum olmayan kentin her köşesine tekrar tekrar bakmaktan kendinizi alamayacaksınız.

 

İki plajdan La Choncahilal gibi şekli ve ortasındaki Santa Clara adası ile ay yıldızı andırıyor. Denizi pek dalgalı değil, kentin doğu kısmındaki diğer plaj Zurriola nın kumsalı geniş denizi de oldukça dalgalı.Plajın kırmızı bayraklar ile ayrılmış  yüzmenin tehlikeli olduğu bölümünde dalga sörfü yapanları izlemek mümkün.

Tercih size kalmış biz Zurriola da yüzdük. Ancak saat 16.30 dan sonra işten çıkanların da doldurduğu plajlarda havlu sermeye yer kalmıyor. Hafta sonu nasıl olur düşünemiyorum! Tüm plajlarda denize giren ve güneşlenenlerden daha fazla insanın kıyı boyunca volta attığını göreceksiniz sakın şaşırmayın, İspanyollar hem güneşlenip hem de spor yapıyorlar, güzel bir alışkanlık. Bölgede İspanyolların yanı sıra yakın olması nedeniyle çok sayıda Fransız turist de var.

 

San Sebastian dan Bilbao ya dönerken hemen otoyola girmeyin sahil yolunu takip edin, ormanların da içinden geçerek harika manzaranın eşliğinde Zarautz'a ulaşın. Muhteşem plajı ve dev dalgalarıyla sörfçülere ev sahipliği yapan bu küçük kasaba görülmeye değer.

 

Üçüncü gün Bask ülkesinden tekrar Cantabria ya geçerek bölgenin başkenti Santander e gittik. Çift şeritli yol otoban olmasa da oldukça güzel ve rahat. Bilbao nun batısında  98 km uzaklıktaki şehir oldukça modern ve gelişmiş. Şehre girdiğinizde ilk gözümüze çarpan bütün balkon ve pencerelerden sarkan İspanyol bayrakları oldu. Ülkelerinin Avrupa futbol şampiyonluğunu kutlayan Cantabrialılara karşın kendilerini İspanyol saymayan Basklıların bunu kutlamamaları pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

 

Milattan önce 26 de Romalılarca kurulan şehir doğal limanı sayesinde ortaçağda ticaret merkezi olmuş ve zenginleşmiş. Genelde İspanyol turistlerin tatil için tercih ettiği şehir sahil boyunca uzanan, içinde dev ağaçları da barındıran geniş yeşil kuşak ve arkasındaki villalar ile adeta bir sayfiye kasabası görünümünde.1.6 kmuzunluğundaki Sardinero plajının kumu çoğunlukla çok küçük deniz minareleri ve diğer minik kabuklu deniz canlılarından oluşuyor, çıplak ayakla yürümek bazen sorun olabiliyor dikkat edin! Denizi çok dalgalı olmadığı için burada sörfçüleri göremedik.

Şehir içinde 2 plaj daha var Peligros ve Magdelena. Yan yana olan plajlar daha küçük olsa da tatilcilerin yoğun ilgisini çekiyor. Santander de bizi en çok zorlayan şey arabaya park yeri bulmak oldu. Diğer şehirlerde olduğu gibi yeterli kapalı otopark olmadığı için yaklaşık yarım saat uğraştık.

Dördüncü günkü hedefimiz bekli de Bask tarihindeki en önemli yerlerden biri olan Gernika Lumo oldu, burası ünlü ressam Picassonun tablosu guernica ya ilham olan kent. Hikaye şöyle; İspanya iç savaşı sırasında 26 Nisan 1936 günü Diktatör Franko'yu destekleyen Nazi Almanyasına ait 28 savaş uçağı şehri bombalayarak taş üstünde taş bırakmıyor.  Bask resmi kayıtlarına göre 1654 sivil hayatını kaybediyor.

İspanyol hükümetinin 1937 yılındaki Paris Dünya Fuarında sergilenmek üzere Picasso'ya bir tablo siparişi vermesiyle hava saldırısından etkilenen ünlü ressam 15 gün içinde  7,76 m eninde ve 3,49 m yüksekliğindeki meşhur tabloyu tamamlıyor.  Savaşın yarattığı trajediyi insanın gözüne sokan , savaş karşıtı ve barış yanlısı düşüncelerin sembolü haline gelen tablonun orijinal boyuttaki reprodüksiyonunu kasabada görmek mümkün.

Şehirde küçük bir tepede Meeting house ve ünlü Guernica ağacını görebilirsiniz, gezmek ücretsiz, kapıdaki kadın size sadece hangi ülkeden geldiğinizi soruyor. Türbesel bir yapı içinde eski ağacın gövdesini görüyorsunuz, günümüzde yaşayan Guernika ağacı ise bu ağacın tohumlarından üretilmiş.

Eskiden Basklar ve Ortaçağdaki Avrupa halkları toplumu etkileyen konuları görüşmek üzere bir ağacın genellikle de meşe ağacının altında toplanır konuşurlarmış. Her kasabada böyle bir ağaç varmış ancak zaman içinde Gernika ağacı önem kazanmış, adeta kutsal bir sembol haline gelmiş. Bu ağaç ile ilgili Gernikako Arbola adlı parçanın bestecisi İparraguirre nin heykeli de kasaba meydanında.

Şehit Kentler Derneği üyesi olan kasaba bombalamanın 50. yılında derneğin kongresine de ev sahipliği yapmış. Parque de los pueblos de europa (Avrupa halkları parkı) nın hemen yanında bulunan Henry Moore ve Eduardo Chillida nın 2 dev heykeli ise günümüzde kentin sembolleri olmuş.

Gernika ya yarım gün ayırmak yeterli, böyle olunca biz de günün kalan kısmını başka bir sahil kasabası olan Lekeito da değerlendirdik. 30 dakikalık dar ve virajlı ama yemyeşil  bir yoldan sonra vardığımız eski balina avcılığı merkezi kasaba sevimli limanı, kilisesi ve plajı ile bütün yorgunluğumuzu unutturdu.

 

Beşinci ve son günün ilk bölümünü Bilbao ya ayırdık. Amacımız hem gezmek hem de alışveriş yapmaktı. Bask başkenti  geniş, temiz caddeleri çok kalabalık olmayan trafiği, adım başı  trafik ışıklarıyla dikkat çekiyor. Tüm ana caddeler ışınsal biçimde kentin merkezinde bulunan Plaza Moyua da birleşiyor, kaybolursanız merak etmeyin eninde sonunda bu meydana çıkıyorsunuz.

Kentin simgesi Guggenheim müzesi. Aynı adlı vakıf tarafından yapılan müze ilginç mimari bir yapıya sahip, dışarıdan bakıldığında bir gemiyi andıran bina modern sanat sergilerine yer veriyor. Yapım aşamasında gördüklerini bir şeye benzetemeyen Bilbaolular inşaatın durdurulup yıkılması yönünde imza bile toplamışlar, ancak şu anda bir şikayetleri yok. Müze girişinde ziyaretçileri karşılayan üzeri gerçek çiçeklerle kaplı dev köpek yavrusu müthiş, önünde her zaman fotoğraf çeken bir kalabalık var.

Gelelim alışveriş kısmına İspanyol tekstil ve dünya markalarının bütün mağazalarını Plaza Moyua çevresinde bulabilirsiniz. Zara, Mango, Bershka vs gibi kendi markalarında müthiş indirimler vardı, sanırım bunda içinde bulundukları ekonomik krizin etkisi var. Ama ben size ülkemizde bulunmayan iki İspanyol markasının adını vereceğim; Springfield ve Blanco. Ürünleri kaliteli ve uygun fiyatlı olmasının yanında çok da zevkli.

Aynı gün öğleden sonra 60 km mesafedeki Bask ülkesinin nüfus olarak ikinci büyük şehri Vitoria-Gasteiz e yola çıktık. Ulaşımın otoban ile olduğu kent 2012 yılı Avrupanın yeşil başkenti ilan edilmiş. (Sadece burası değil tüm kuzey İspanyanın gördüğümüz her yeri yemyeşildi) Bu şehirde yaşayanlara Babazorros deniyormuş, Baskçada anlamı fasülye yiyenler!

Şehrin eski bölümünün merkezi Plaza Virgen Blanca (beyaz bakire meydanı). 1181 yılında kurulan kentin meydan ve etrafındaki yapıları görülmeye değer. Bir çok müzeye de ev sahipliği yapan kentte Plaza Espana, Maria İnmaculada Katedrali, Plaza Machete i yeni şehre bağlayan Los Arquillos sokağı, Ajuria Enea Sarayı, Santa Maria Katedrali görülmesi gereken eserler arasında.

Bana sorarsanız tüm bunları gördükten sonra eski şehrin sokaklarında kaybolmayı deneyin,  çok ilginç yapılarla karşılaşacaksınız.

 

Bir kaç laf da gastronomi ile ilgili edelim. Bölgede konum itibari ile deniz ürünleri yoğun olarak mevcut. Özellikle ızgara sardalyeyi deneyin biraz tuzlu yapsalar da lezzetli. Kalamar görüntü olarak bizdekine benzese de çok sert, üstelik sadece limon ile servis ediyorlar. Barlarda genelde kürdanlara takılmış çeşit çeşit kanepeler var bunlara pixto diyorlar, istediğiniz kadar yiyorsunuz hesap kürdan başına. Geleneksel İspanyol tatları tapas, paella ve tortilla Bask ülkesinde pek popüler değil.

 

Özet olarak daha önce Barselona ve Madrid de (belki de beklentimin yüksek olması nedeniyle)  küçük de olsa hayal kırıklığı yaşamış biri olarak, Bask ve Cantabria beklentilerimin çok üzerindeydi. Doğası, denizi ve tarihsel yapısıyla kendisine gezgin diyen herkesin mutlaka görmesi gereken yerler.









 Yazılan Yorumlar...
  Henüz Yorum Yazılmamıştır
 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.