Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Küba ::::: Küba Genel ::::: Querido Cuba        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Küba Küba Genel 17 Ekim 2016 04 Temmuz 2016
15 Nisan 2016
6134 1 EGK 

 Querido Cuba
 (Gezi)



Gururlu ama fakir ve yalnız bir ada ülkesi. Bakmayın yılda 3.5 milyon turistin ziyaret etmesine, bütün turlar ağırlıklı olarak Havana ve tatil merkezi Varadero ağırlıklı. Gerçek Küba adanın eski başkenti Santiago'da, Camagüey ve Trinidad'da. Ama ulaşım o kadar sıkıntılı ki ailecek giderseniz rotanızın dışına düşüyor bu şehirler. Ayrıca bu bölgede İngilizce bilen de sınırlı. Küba'ya tur ile gidenlerin tercüman avantajı var ama biz şehrin ara sokaklarını gezip caddelerinde kaybolmadıkça kendimizi gezmiş hissetmiyoruz. 2016 Temmuz ayında en uygun uçak biletini sunan Aeroflot ile ulaştık Havana'ya. Sevgili rehber arkadaşım Murat Özsoy'un verdiği kitapları ve dokümanları okuyup tarihini coğrafyasını iyice öğrendikten sonra kendimizi kısmen hazır hissediyorduk Küba'ya. İngilizce bilmeyen halkla anlaşabilecek kadar İspanyolca sözler de öğrendik tabii. Ailecek gezdiğimiz için ve kızımız 14 yaşında olduğundan Casa Paticular diye anılan yerel halkın evinde konaklama yerine otelleri tercih ettik. Arkadaşlarınızla gidiyorsanız kesinlikle bu pansiyonları kullanın ve sadece ilk günleriniz için rezervasyon yaptırmanız yeterli. İlk kaldığınız evin sahibi size diğer şehirlerde uygun yerler ayarlayacaktır. Biz de dönüşte tanıştığımız diğer gezginlerden öğrendik bu şekilde gezdiklerini. Küba'nın şu anda en büyük geliri turizm. Yıllarca Rusya şekerlerini piyasa fiyatının üzerinde satın alıp yardımcı olduğunu okumuştuk, ama şu anda şeker ve puro geliri görece düşük.


Sıcak bir ayda gezdiğimiz için Havanadaki oteli şehir merkezinde seçmemiz isabetli olmuş. En turistik caddesi Obispo'da gezip, aralarda otele uğrayıp dinlenme fırsatı bulduk. Ama otel için beklentinizi yüksek tutmayın, Havana'daki tesisatlar eski. 50 yıldır ambargo altında yaşayan bir ülkeden bahsediyoruz, bir sürü şeyi kendi başlarına halletmiş olmaları bile bir mucize aslında. Ama Havana'nın turistik bölgelerine biraz uzak olan yeni oteller de var.

Eski Havanada oldukça merkezi olan Otel Plaza otelimize yerleştikten sonra artık akşam olmuştu ve Kübalılar ile tanışma zamanı idi. Açılışı doğal olarak El Capitolio ile yaptık. Otelimize 100 metre kadar yakındı.


Bilir misiniz, benim diğer soyadım bana,
Uçsuz bucaksız diyarlardan, denizlerin ötesinden
Zincirler arasında, denizleri zincirler içinde aşıp gelen
Kanlı ve ele geçirilmiş bir soyadıdır?
Ah, nerden hatırlayacaksınız!
Onu zavallı, savunmasız bir siyah adamdan çalıp da
Okunmaz mürekkeple gömdünüz geçmişin unutulmuşluğuna.
...
Ben de bir torunum,
Bir torunun torunu,
Bir kölenin torunun torununun torunu /Guillermo Rodriguez Rivera  


Küba'nın tarihi acılarla ve direnişle dolu. Çok ibretlik, o yüzden biraz bahsedelim. İspanyollar Kristof Kolomb'un keşfiyle adayı sömürge devleti haline getirene kadar adada Tainolar denen Kızılderili yerli halk yaşıyormuş. Tütün ve şekerkamışı üretimine dayalı sömürge ülkesi olunca Afrika'dan köleler getirilmiş. Kölelik bitince iş gücü için Çinliler getirilmiş. Böylece zaman içinde Kızılderili, Afrikalı, İspanyol ve Asyalı karışımı bir halk olmuşlar.

Şairin yukarıdaki şiirde bahsettiği diğer soyadı Kübalıların iki soyadı olmasından ileri geliyor. Birinci soyadı annesinin soyadı, ikinci soyadı babasının soyadı. Bu da Kübalıların kadına ne kadar önem verdiğini ve eşitlik anlayışlarını gösteren bir nokta. Öğrendiğimde bir kadın olarak çok hoşuma gitmişti.

İspanyolların gelmesiyle 100 bin civarı olan yerli halk 40 yıl içinde yok olmuş. Kölelerin çalıştığı tütün ve şekerkamışı üretim düzeni kurulmuş. Kölelik yasaklanınca da çalışsınlar diye Meksikalı ve Çinliler getirilmiş.


Bağımsız Küba'nın ilk başkanı kabul edilen Cespedes, İspanyolların elinde pazarlık unsuru yapılan oğlunu feda edip kölelerini özgür bırakarak kölelik sistemini bitirmek için ilk ve en önemli adımı atan kişi. ''Tüm Kübalılar benim oğlumdur'' sözüyle tarihe geçmiş bir kişilik. Ailesi ve Dominikli Gomez ile 1.Bağımsızlık Savaşında liderlik yapar. 2. Bağımsızlık Savaşında ise lider olarak Jose Marti'yi tarih sahnesinde görüyoruz. (Jose Marti anıtı görülmesi gereken en önemli yerler arasında sayılıyor) Hayatını felsefeyle yaşayan Jose Marti kendinden sonra gelen Küba liderlerini de derinden etkilemiştir. Ancak,1895'te, ölümünden 3 yıl sonra bağımsızlık kazanılır.

İspanyollardan sonra Amerikalılar Küba'nın efendisi olmuş. Halkın çoğunun köle yapıldığı bir düzende Küba, bir lokma ekmek için insana ait her şeyin Amerikalılara pazarlandığı bir ülke haline getirilmiş. Önce diktatör Machado, 1933'te de Batista bu düzeni devam ettirmiş. Halk tabii ki bu düzene karşıymış muhalefeti destekliyorlarmış. Ancak, Batista muhalefetin kazanacağı seçimi iptal ettirince muhalefet yani Fidel ve arkadaşları demokratik mücadelelerini yeraltına taşımışlar. Fidel çok iyi  bir hatip ve pozitif düşüncenin gücüyle yaşayan bir insan, mücadelelerinin başlangıcında ekibinde 3 kişi hariç hepsi öldürülünce bile ''3 kişiyiz 2 tüfeğimiz var'' diyen arkadaşına ''tamam şimdi başlıyoruz'' diyerek mücadelelerinin devamı için gereken motivasyonu verebilmiştir. Fidel  savaşırken Batista ordusundan Sarria tarafından yakalanmış ama Sarria Fidel'i öldürmemiş. Fidel nedenini sorunca 'evlat ben askerim katil değilim'' demiş. Tarih o kadar ilginç ki Sarria daha sonraki bir dönemde Fidel'in ordusunda da savaşmıştır. Fidel'in yakalanması dünya basınında tepki görünce Batista Fidel'i öldürmemiş mahkemeye çıkarmıştır. Fidel in mahkemede söylediği 'La historia me absolvera'' yani tarih beni haklı çıkaracaktır tarihe damgasını vurmuştur. Fidel ve arkadaşları 15 yıl hapis cezası alırlar. Batista gözden uzak olsun diye Fidel'i Meksika'ya sürgüne gönderir. Fidel orada Che Guevara ile tanışır. Sualtında batık bir tekne bulurlar, onarırlar ve 82 kişiyle devrimi başlatmak üzere Küba'ya yola çıkarlar. Yanlış adaya

çıkarlar önce ama Batista onları bulur. Çoğu ölür. Gerilla mücadelesine başlarlar. 2 yıl sonra kazanırlar. Geride 4 kişi kalmışlardır. Bugün içlerinden yaşayan Fidel ve kardeşi Raul dür.

Fidel hiçbir yerde ön planda olmayı tercih etmemiş, devrimde Che ve Cienfuegos'un adlarının önde olmasını istemiştir.

Fidel orta halli, toprak sahibi bir ailenin oğlu.1926'da Küba'da doğmuş. İktidara gelince toprak reformu yapmış. İlk başta babasının topraklarını kamulaştırmış. Toprakların kamulaştırılmasından dolayı Amerikan şirketleri çok zarar görmüş ve Küba'ya karşı dünya tarihinin en uzun ambargosu böyle başlamış.

Che'nin gerçek adı Ernesto Guevara ve Arjantinli. Arjantin İspanyolcasında che ''arkadaş, dost''demek. Kübalılar ona samimiyetine ve kökenine uygun bu adı vermişler. Che devrimden biraz sonra ''ben Latin Amerika'da devrime devam edeceğim'' diyerek Küba'dan ayrılır. Kübanın ortasındaki Santa Clara'yı ele geçirip Batista'yı bitiren Che'dir ancak Fidel'i beklemiş, Havana'ya girmemiş ve devrim liderliğini Fidel'e vermiştir.



HASTA SIEMPRE (SONSUZA KADAR)
Aprendimos a quererte 
Desde la historica altura 
Donde el sol de tu bravura 
Le puso cerco a la muert

Biz seni sevmeyi 
Tarihin yükseklerinden öğrendik 
Cesaretinin güneşi 
Ölümü kuşattığında (pusu kurduğunda) 

Aqui se queda la clara 
La entraniable transparencia 
De tu querida presencia 
Comandante Che Guevara 

İşte burada (duruyor) 
Tatlı varlığının 
Kalbe sıcaklık veren saydamlığı 
Kumandan Che Guevara 

Bu şarkıda da geçen Comandante sözcüğü Başkomutan olarak Che'yi gördüklerini gösteriyor.

Gerillalar 7 Ocak 1959'da Havana'ya girdiler. Mutlak eşitlik ve kardeşlik tüm ülke genelinde hızla yayılır. Halkın ezilen duyguları yerini haklı gurura bırakır. Kardeşliğin ve eşitliğin hüküm sürdüğü başları dik alınları açık bir toplum haline gelirler. Her yerde okuma yazma seferberlikleri başlatılır. Evrensel değerlerin en üstün birleştirici güç olması ve emperyalizme karşı durmak onları çok onurlu bir halk yapar. Küba'da gezerken bunu çok net hissediyorsunuz. Bugün de bizden Türkiye' deki kadın cinayetlerini, tecavüzleri duyunca akılları duruyor çünkü Küba'da böyle olaylar hiç yok. Hırsızlığın da olmadığını söylüyorlar. Dünyanın insanların en eşit olduğu ülkesi hatta kadınlar daha üstün.

Kübalı yazar Rivera şöyle yazıyor: Deniz adalılar için korkunç boğucu bir dışsal sınır oluşturuyordu. Geceleri önüne bir canavar gibi dikilen devasa karanlık kitlenin arkasında bir şeyler vardı. Bu yakada insanların kendisini keşfetmesini bekleyen bir gizem saklıydı, ama aynı zamanda bu gizem, denizin kendisinin bize esinlendirdiği dehşet duygusu tarafından da korunuyordu. Halkın dış güçlere karşı birbirine kenetlenmiş, birbirini koruyan, gözeten ve sosyal sınıf ayrımı olmadan herkesin birlikte hayatı paylaştığı ve kendilerine yetmek için var güçleriyle uğraşan toplum olmalarında itici güç bu saptamada yatıyor gibi.

Küba insanını adeta çaresiz ve zavallı olarak göstermeye çalışan anlayışı ters yüz eden verileri okuyoruz. Küba'nın eğitim ve bilim alanında gösterdiği büyük başarı aslında devrimin ta ilk yıllarından bu yana bilinen ve uluslararası kamuoyunca dikkatle izlenen bir gerçek. Küba bugün, eğitime ayırdığı payla dünyadaki tüm diğer ülkeleri geride bırakıyor.

Dünyanın bu bölgesi, Latin Amerika, İspanyol kolonyalizminin kalıntısı olan maçoluk kültürünün en koyu bir biçimde yaşanmakta olduğu yer. Küba insanı da 1959 devrimine kadar bu kültürün etkisi altındaymış. Ancak, geçen 50 yılda çok şey değişmiş. Bugün artık Küba'da kadın, erkekle eşit olma kaygısını aşmış durumda. Ekonomiden bilime, hukuktan politikaya, parti militanlığından sendika temsilciliğine pek çok alanda erkeklerin çoktan önüne geçmiş. Küba'da her yerde feminist havayı hissediyorsunuz. Devlet memuru kadınlar yaşları kaç olursa olsun lacivert minicik etek ve altına file çorap giyiyor. Sanırım bu onların resmi kıyafeti. Türkiye'de otobüste şort giydiği için tekmelenen kızı duyduklarında eminim çok şaşırmışlardır ve çok üzülmüşlerdir.


Eski Havanada oldukça merkezi olan Otel Plaza otelimize yerleştikten sonra artık akşam olmuştu ve Kübalılar ile tanışma zamanı idi. Açılışı doğal olarak El Capitolio ile yaptık. Otelimize 100 metre kadar yakındı.

Küba tarihinde önemli yeri olan bir diğer kişi ise Ernest Hemingway. Amerika'da alkolün yasak olduğu dönemlerde Küba'ya kafa dağıtmak için sık gidermiş. Obispo Caddesindeki Ambas Mundos Oteli'nde kalır, Floridita Restoran'a sık gidermiş. Buralar o dönemin simgesi olarak bugün de uğrak yeri. Bugün de bu bölge Küba'nın en hareketli yerlerinden. Mundos Oteli'nin önü Havana'da internetin de olduğu bir yer olduğu için pek çok turist trafiğe kapalı bu caddede kaldırımlara oturup internet ihtiyaçlarını gideriyor.


1939 yılında Ernest Hemingway bu otelde bir yıl kalarak ''Çanlar Kimin İçin Çalıyor'' kitabını yazıyor. Kazandığı parayla Küba'daki evini alıyor. Havana'ya 15 km uzaklıkta San Fransisco de Paula Tepelerinde Finca Vigia adıyla anılan evin bahçesi çok büyük. Bahçenin bir köşesinde köpekleri için yaptırdığı küçük mezarlar, bir tarafta tenis kortları ve havuz var. Evin içine girilemiyor ancak dışarıdan açık pencere ve kapılardan içeri bakılabiliyor. 8000 kitaplık kütüphane, avlandığı hayvanlar. Kişisel eşyaları var. Hepsini Küba halkına bırakmış.


Evinin bahçesinde kendi çocuklarıyla Kübalı çocuklara beyzbol oynatıyor. Onlara şeker çuvalından takım formaları diktiriyor ve mektuplarını getirmek, köpeklerine baktırmak gibi işler karşılığında onlara para vererek para kazanmalarını sağlamış. Küba'nın beyzbol takımını kurmuş. Ernest Hemingway'in Kübalılar için adı Papa Hemingway. 1954'te aldığı Nobel Ödülünü de Küba  halkına hediye etmiş.


Atatürk'ü antiemperyalist çizgisinden dolayı çok seviyorlarmış. Ama bizim denk geldiğimiz sokak taksilerinin şoförleri Atatürk heykelinin yerini bilmiyordu. Halbuki bir Kübalı kendi isteğiyle o heykelin önünde tüm gün nöbet tutuyormuş.

Küba deyince akla rom ve tütün gelir. İnsanlık tütünle Kristof Kolomb'un adaya gelmesiyle tanışmış. Rom şekerkamışından elde ediliyor. Küba'da yol boylarında şeker kamışı tarlaları bolca görülüyor. İnce uzun bitkiler. Tropik sıcak iklimde insanlar serinlemek için şekerkamışından pek çok içecek üretmişler. Taze suyuna ''guarapo'' deniliyor. Limon suyuyla karıştırıp içiyorlar, çok güzel. Milli Küba romu Havana Club Romu sek pek içmiyorlar (Bacardi devrimden sonra Kübayı terkedenlerin çıkarttığı rom ve daha çok tanınıyor dünyada)  Mojito: taze beyaz rom, taze nane, soda, şeker, limon; Daiquiri: rom, şeker, limon suyu; Cuba Libre: rom ve kola, gibi pek çok içkiler üretmişler.  


Şekerkamışından guarapo üreten Kübalılar.


HAVANA

Havana'da uçaktan indiğinizde ilk göze çarpan havaalanında mecburen binmek zorunda da olduğunuz eski arabalar. Devletin resmi taksi filosu var ve onlara binmemizi istiyorlar. Ancak pahalı yani hemen hemen Türkiyedeki fiyatlar gibi. Ama havaalanında mecbur resmi taksilere biniliyor diğerleri yok çünkü. Yine de pazarlık söz konusu.   

Havana kabaca iki bölgeden oluşuyor.  Devlet binalarının ve turistik mekanların olduğu, modern görünümlü bölge ''centro'' ve Habana Viejo denen Eski Havana bölgesi ki fotoğraflarda gördüğümüz yer burası. Sokaklarda 50-60 yıllık rengarenk Amerikan arabaları, yerlilerin turistleri gezdirdikleri bisikletler, yöreye özgü küçük sarı arabalar ve at arabaları hepsi turistleri gezdirmek için can atıyor. Restoranlardan sokağa Küba melodileri taşıyor.


Havanada hiç market yok sadece ekmek ve içki alabileceğiniz küçük dükkanlar var. Reklam panoları yok. Tüketim çılgınlığına yönelik hiçbir şey yok. Koca adada bir Benetton bir de Adidas dükkanı varmış.

Havana Centro'da Ernest Hemingway'in ünlü yaptığı iki bar var. ''Mojitomu Bodeguita'da daiquirimi  Floridita 'da içerim'' demiş.

Ambargo nedeniyle çok perişan oldukları kentin binalarının, sokaklarının eskiliğinden, insanların yüzlerindeki depresif ifadelerden belli oluyor. Sabunlarını devlet karneyle veriyormuş ve yetmediğini söylüyorlar. Ona rağmen garsonundan pazarcısına hiç kimse kötü kokmuyor. Ter bile kokmuyorlar çok sıcak olmasına rağmen. Havana sistemden memnuniyetsizliğin en çok olduğu şehir, adanın içlerine doğru gittikçe memnuniyet artıyor.


Tepeler yerleştirilmiş kaleler örneğin La Habana ; Devrim Müzesi ki devrimden önce devrim sırasında ve sonrasında tarihe geçen önemli belgeler, işkence aletleri gibi dönemlerin sembollerini görebileceğiniz bir yer. Ayrıca Batista' nın da ofisi olmuş, içinde Batista'nın toplantı masası var  (bu bina 1920'de Başkan Mario Garcia Merocal tarafından Başkanlık Sarayı olarak yapılmış);



Büyük Tiyatro, Küba Milli Bale Kurumu; Güzel Sanatlar Müzesi; Capitol ki burası tarihi parlamento ve senato binası; Devrim Meydanı görülmesi gereken yerler.


Tüm önemli siyasal olaylar ve kutlamalar Devrim Meydanı'nda yapılıyor. Küba bağımsızlığı, Cumhuriyet, devrim hep bu meydanda ilan edilmiş. Okuma yazma seferberliği burada başlatılmış. Meydandaki bakanlık binasının yüzünde Che'nin metal rölyefi var. Che sonsuza kadar zafer diyerek karşısında Jose Marti'nin anıtını seyrediyor.



San Fransisco de la Habana Basilica (Aşağısı)


Catedral de San Cristobal Plaza de la Catedraldeki en göze çarpan binadır.


Plaza de Armas ve Plaza Vieja  diğer görülebilecek yerler arasındadır.



Havana Tropikal Şov ve Bueno Vista Social Club Küba müziği ve dansını doya doya seyretmek için Havananın en ünlü şovları.  Biz Bueno Vista'ya gittik. Ama Varadero'da kaldığımız İberostar Otel'de her gece bu şovlardan daha güzellerini izledik.


Küba'da çok etkileyici olarak her adımda karşılaşabileceğiniz sokak sanatı sizi şaşırtıp hayran bırakıyor. Duygularını duvarlara resmetmişler hatta duvarın içine heykel bile yapmışlar.


Ayrıca ara sokaklarda ve her an karşınıza çıkabilen ressamların küçük dükkanlarına girince koca bir resim sanatı dünyaları olduğunu görüyorsunuz.


VARADERO

Upuzun ince kumlu plajı, tertemiz turkuaz rengi, serin ve berrak sularıyla tam bir tatil cenneti.


Biz İberostar Otel'de kaldık.Yemekler tatlılar hariç çok başarılıydı.  Son derece bol olan deniz ürünleri ve mangolar favori yiyeceklerimizdi. Su gibi içilen pinecoladolar, daiqiriler, gece eğlenceleri, gündüz süper animasyon ekibiyle çok güzel bir tatil köyü.


CIENFUEGOS

Denizin kenarında kısa duvardan set şehir merkezine kadar devam ediyor. Bir çeşit kordon boyu.  İnsanlar üzerine oturmuş sohbet ediyor. müzik dinliyor. Yanı sıra yürüyüş yapan insanlar kaldırımları şenlendiriyor.


Çok şık ve estetik evler var ama ana cadde dışındakiler oldukça yıpranmış durumda.

Endülüs izleri,taşıyan Tomas Terry adlı tiyatro binasını görebilirsiniz. Jose Marti Parkında dolaşan yerel halkla oturabilirsiniz.




TRİNİDAD

 Kübanın şehir müzesi de denilen bu şehirde korunmuş Kolonial geçmişin sihrini hissediyorsunuz. Tarihi merkezi Arnavut kaldırımı sokaklarla kaplı.  Unesco dünya mirası listesine giren Çan Kulesi'ne çıkarsanız küçük şehri tepeden görebilirsiniz. El yapımı kiremit çatılarla kaplı dip dibe küçücük ve bahçeli evler bambaşka bir güzellik sunuyor.


Otelimiz şehir merkezine 10 km uzaktaydı. Herşey dahil olan denize sıfır Otel Ancon otelimizin mimarisi kübik tarzdaydı.

Ancon Koyu doyasıya yürüyüş yapabileceğiniz altın rengi upuzun kumsalı, tertemiz turkuaz rengi suları ile ünlü. Otelin sıcak ve nostaljik havası var. Küçücük açık hava sahnesinde kaliteli salsa şovlar sunuluyor. 


Otelde çeşit çeşit yengeçler gördük. Kumsalda saydam renkli ve suya da giren büyük yengeçler, boş havuzlarda değişik boyut ve renklerde olanlar bir de siyah yengeçler ki bunlar da denize giriyordu. Deniz kuşları da siyah renkli, iri, çevik ve kıvrık gagalıydı. Şehir merkezine 10 km uzaklıkta olan otelimizden ayarladığımız 60 yıllık bir arabayla taksicilik yapan bir şoförle gittik.

Yolda arabanın benzini bitti. Telefonla arkadaşlarını arayan şoförümüze arkadaşları bidonla benzin getirdi arabaya aktardılar. Yolda evlerinin bahçesinde oturan kalabalık bir aile gördük. Arabayı durdurarak yanımızda getirdiğimiz hediyelerden verdik ve fotoğraflarını çektik .


Merkezde seçtiğiniz meyvelerden meyve suyu hazırlayan bir büfeden karışık meyve suları hazırlatarak sıcak havanın ağırlığını üstümüzden atarak rengarenk evlerin ve yerel halkın arasında dolaştık ve pazarda alışveriş yaptık.


Cienfuegos'a giden otobüse otogardan binmemiz gerekiyordu, zira arabayla pahalıya gelecekti. Aynı arabayla ertesi gün otogara da gittik İşte şoförümüz


Bu yazıyı hazırladığımda Cancun biletlerimizi almıştık, oradan notlarla görüşmek üzere. İspanyolcaya devam.























 Yazılan Yorumlar...
Erdin İVGİN
(23 Ekim 2016)

Ali Aydın Koçan Bey, Bu güzel yazınız için teşekkürler.
Küba çok görmek istediğim bir ülke olduğu için yazınızı keyifle okudum. Kaleminize sağlık.
Yazınızın devamını heyecanla bekliyorum.

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.