Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: İspanya ::::: Madrid ::::: Yine Bir Gün İspanya’nın Madrid Tarafında...        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
İspanya Madrid 28 Ekim 2016 25 Eylül 2016
30 Eylül 2016
5175 2 Mesut Ünal 

 Yine Bir Gün İspanya’nın Madrid Tarafında...
 (Genel)

25-30 Eylül 2016 tarihleri arasında Madrid'e yaptığım gezi ile ilgili bazı notları paylaşmak istedim. Amacım neresi gezilir ya da gezilecek yerler hakkında uzun uzadıya bilgiler vermek değil. Onları zaten gerek Gezialemi'nde gerekse de başka gezi sitelerinde bulabilirsiniz. Benim notlarım buralara gitmek isteyen insanlara bazı küçük bilgiler vermek için toparlandı. Umarım faydalı olur...

Madrid gezisi için PGS'den bilet alınmış, Ankaturun araba fiyatı 55 TL (4 kişi de olsa aynı fiyat) olan shuttle'ının bizi evden alması ile gezi başlamıştı. İstanbul'dan yapılan aktarma ve ardından üç buçuk saatlik uçuş ile birlikte Barajas Havalimanına gelinmişti. Bagajlar alındıktan sonra doğrudan havaalanı içerisinde yer ve şehir merkezine giden metro için bilet almaya koyulduk. Tourism Information bürosuna gidip bilet fiyatları hakkında bilgi aldıktan sonra 5 Euro tutarındaki tek kullanımlık havaalanı-şehir merkezi biletini (şehir içerisinde kullanılan tek kullanımlık bilet 2 Euro) almaya karar verdik. Tabiî ki 3-5 günlük (3 günlük bilet 18 Euro) biletler de bulunmakta ve bunlar tercih edilirse 5 Euro'luk bilete gerek kalmamakta ancak bizim gezi planımızda önümüzdeki iki günün şehir dışı gezileri ayrılması ve otelin de şehir merkezine çok yakın olması ile birlikte tek kullanımlık bilet bize daha mantıklı geldi. 

İspanya'da hangi büyük şehre giderseniz gidin mutlaka bit "Plaza Mayor" bulursunuz. Hatta bazı durumlarda küçük bir kasaba için dahi geçerlidir bu kural. Kelime anlamı "Büyük Meydan"dır. Etrafı binalar, kafelerle süslü olan meydanın tam ortasında Kral 3. Philip'in heykeli bulunur. Geçmişte taç giyme törenleri, kutsal törenler hatta boğa güreşlerinin bile yapıldığı Plaza Mayor, bugün için şehrin en önemli buluşma noktalarından birisi olarak kabul edilmektedir...

Otelimiz (Hostal Atocha),  Atocha metro durağına 100 metre uzaklıkta idi ve yerini kolaylıkla bulduktan sonra eşyalar odalara bırakılmıştı. Otel, Sol meydanına 1.5 km uzaklıkta olup, şehrin en büyük tren istasyonu olan Atocha İstasyonuna da 200 metre mesafededir. Hal böyle olunca diğer şehirlere tren ile gitmek daha da kolay hale geliyordu. Fiyatı da gayet makul olup, kalmak isteyenlere önerilir efem...

Midemizden gelen sesler otelden çıkmamızı istiyor ve otel sahibesine "temiz ve ekonomik bir mekan neresi var yakınlarda" diye sordurtuyordu. Öncelikle sadece pazar günü açık olan El Rastro olarak bilinen bit pazarını hem gezip hem birşeyler yeriz düşüncesi ile otel sahibesine nasıl gideceğimizi sorduğumuzda "öğlen 1'e kadar açıktır orası" cevabı karşısında alternatif olarak otel yakınında  yer alan "100 Montaditos"ta bulduk kendimizi. Atocha metro durağının karşısında yer alan mekanda, tapas fiyatları 2-5 Euro, içecekler de 1.5-3 Euro aralığında idi. Fiyatları uygun, yiyecek ve içecekleri de kaliteli olan mekan, şehrin değişik noktalarında bulunan bir zincir imiş meğer. Ancak oturacak yer bulmak kolay olmuyor. 

Plaza Mayor'un çevresinde bulunan kemerli bölümlerde dolaşmak ve buradaki restoran ve dükkanların vitrinlerini izlemek ayrı bir keyif doğrusu....

Ankara'dan giderken havanın buzzzzz gibi olması karşısında, 25-30 derece sıcaklığın bulunduğu Madrid'te adeta yaz mevsimine geri dönülüyor, sürekli "abi hava çok iyi yaaaa" diyerek etraf izleniyordu. Yorgunluğun verdiği halsizliğe rağmen yürüyerek Sol Meydanı ve şehrin kalbinin attığı yer olarak tarif edilen Plaza Mayor'a gidilip gezildikten sonra otele dönülmüş ve uykuya dalınmıştı. 

Günün şaşırtıcı bir şekilde neredeyse 9'da aydınlandığı şehirde mekanlar genel olarak saat 10'da güne başlamakta olup, kahvaltının ardından motosiklet merakımızın verdiği heyecan ile birlikte doğrudan kendimizi Dainese ve Motocard mağazalarında bulduk. Uygun fiyatlar ile birlikte hem gezi olur hem de motosiklet ekipmanlarına bakarız diye ilk günümüzü bu şekilde geçirmiş olduk. Ancak Salı ve Çarşamba günleri için planlamış olduğumuz Salamanca-Segovia ve Toledo için Atocha Tren İstasyonundaki Renfe ofisinden biletlerimizi almayı da ihmal etmedik. 

Puerta del Sol, her ne kadar "Güneşin Kapısı" anlamına gelse de Madrid'de bir meydanın ismi olarak kullanılıyor. Yarım daire şeklindeki meydan 1860 yılında şimdiki görüntüsüne kavuşmuş.Şehrin ulaşım ağının kilit noktası olan meydanın, çok merkezi bir konumu olduğu için çevresinde pek çok restoran, otel ve pansiyon bulabilmeniz mümkün.Meydanın ortasında Kral Charles'ın at üzerinde bir heykeli bulunuyor. Çilek ağacına sarılmış ayıcık heykeli de şehrin sembollerinden birisi...

Salı ve Çarşamba gezilerinin ardından Perşembe gününü Madrid için ayırmıştık. Bu arada şehir içerisinde zaman zaman ortaya çıkan metro ihtiyacı için "gün sınırı olmayan" 10 binişlik bilet aldık. Deli zekamızın devreye girmesi ile tek biletlerin 2 Euro olduğu bir ortamda 10 binişlik bilet için 12.5 Euro ödemek gayet mantıklı bir tercihti.

Otelimiz Retriko Parka da çok yakın olup vakit kalırsa gideceğimiz noktalar arasında idi. Perşembe günü Las Ventas olarak bilinen alanda gerçekleştirilen boğa güreşi gösterisine gitme fikrimiz vardı ancak Eylül ayında sadece hafta sonları açık olduğu için "neyse artık bir sonraki sefere" dedirtiyordu. 

Parfüm fiyatlarının Türkiye'ye göre uygun olduğunu fark etmemizle birlikte Sol Meydanında yer alan Sephora mağazasından güzel kokular tax free (gümrüksüz) ile birlikte satın alındı. Ve zarfın içerisinde belgelerden vergi iadesinin Sol Meydanına 100 metre mesafedeki bir noktadan da alınabileceğini görünce söz konusu adresi aradık ve bir AVM'nin içerisinde yer alan kasalardan Euro'larımızı geri aldık. Görevliler havaalanına gidince sadece faturalara mühür vurdurulması gerektiği konusunda bizi uyardılar. 


Avrupa'daki pek çok popüler meydanda olduğu gibi Sol Meydanı'nda da gösteri yapan sokak sanatçılarını görmek mümkün. Ayrıca Sol Meydanı, sıfır noktası olarak kabul edildiği için gerek İspanya içinde gerekse de diğer Avrupa şehirlerine Madrit'in uzaklığı bu meydandan hesaplanıyor. Meraklısına küçük bir not vereyim: Apple Store'da burada ve çoğu zaman kalabalık olduğunu söyleyebilirim...

Böylece Perşembe akşamı gelmiş ve dinlenmek üzere otele geçilmişti. Önceki günlerde satın almış olduğumuz 10'luk metro biletinden havaalanına gitmek üzere iki adet bırakmıştık. Sabah metroya binmek üzere yola çıktığımızda "yahuu biz gelirken neden 5 Euro ile geldik, kazık mı yedik ya da derdimizi mi anlatamadık"  soruları eşliğinde alanın uluslararası uçuş yapan T1 kısmı için metronun T1-T2-T3 durağında indiğimizde turnikeden çıkıp tekrar biletin okutulduğunu ve bizimkinin de kırmızı yandığını görünce görevli bize "3 Euro daha yüklemeniz gerekiyor" deyince kazık yememiş olmanın huzur-u saadeti ile birlikte Türkiye'ye doğru yol almaya başladık. Sizin anlayacağınız her koşulda Havalimanı ulaşımı tek yön 5 Euro ödemeniz gerekiyor.

Önceki yıllarda Barselona'ya da gitmiş olmam dolayısıyla kıyas yapmak gerekirse, sadece Madrid için İstanbul'dan 3 saat 45 dakikalık yol çok uzun. Gidilecekse de sadece Madrid için 2-3 gün yeterlidir bence. Araya bizim gibi Salamanca-Segovia ve Toledo eklenirse 4-5 günlük bir gezi idealdir diye düşünmekteyim. Umarım faydalı olabilmişimdir diyor sevgiyle kalmanızı arzu ediyorum.











 Yazılan Yorumlar...
TAMER
(30 Ekim 2016)

Sevgili Mesut kısa ve öz bir Madrit yazısı olmuş, eline sağlık. Ben de 3-11 Eylül de yani senden 15-20 gün kadar önce İspanyadaydım. Bende Madritte iki gün kaldıktan sonra araba ile Endülüs bölgesine indim. Çok keyif aldığımız muhteşem bir gezi oldu inşallah yazısını en kısa zamanda bitiririm. Madritte ben de Plaza Mayor meydanını çok beğenmiştim, meydanın kenarlarındaki restoranlara oturup her zaman canlı olan bu meydana karşı bir şeyler yiyip Sangria içmek çok keyifliydi. Teşekkürler paylaşımın için...

hakangeziyor
(28 Ekim 2016)

Mesutcum, Madrid henüz görme şansımın bulunmadığı İspanyol şehirlerinden birisi. En kısa zamanda nasip olur inşallah. Tek başına Madrite gitmenin bir anlamı olmadığını söylemişsin ki ben de buna katılıyorum. Daha doğrusu oralara kadar gitmişken Salamanca, Toledo gibi şehirlerin görülmemesini anlamsız buluyorum. Kalemine sağlık...

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.