Tura geldi, Tura Gittik – 7 (Antwerp)

Antwerpen(Belçika)’deyiz,
Kesik el manasında,
Zalim bir diktatör varmış,
Kahramanımız elini kesmiş,
Ve kanala atmış,
Adı oradan geliyormuş,
Çok büyük bir liman şehri.

Şehrin göbeğinde,
İhtişamlı bir bina,
1546 yılı yazıyor, üzerinde.
Belediye binası,
Bizim belediye başkanları duymasın bunu!
Avrupa’da en iyi, tarihi binalar genelde belediye sarayı,
Bizde de olabilir ama bu işin suyu da çıkabilir.

Şehrin adı geldiği rivayet edilen heykel,
Tam karşımızda,
Kahramanımız eli kesmiş,
Kanala doğru fırlatıyor.





İki katlı,
Büyük bir fayton,
Dolmuş usulü şehir turu yapıyor, ama vaktimiz yok.

Yine ihtişamlı bir heykel,
Üzerinde ivstitia yazıyor,
Bir elinde kılıç,
Bir elinde terazi,
Adalet dağıtıyor…

İsviçreliler kola saat yapar,
Belçikalılar ise, nerde yüksek bir yer var, oraya saat yapmışlar.
Bu durumda kim alır da takar, koluna saati?


Antwerpen/Belçika,
Yine bir kilise önündeyiz,
Önünde bir çocuk,
Akerdiyon çalıyor, para kazanmak için
Benim de aklıma o an
Şarkıcı Cuguli geldi, hani şu şarkıcı karısı Binnaz diyen,
Ne alaka diyeceksiniz?
O müzikte de, akerdiyon var ya.

Hilton otelini görüyoruz,
Şehrin en tarihi binalarından birine yerleşmiş,
Fena fikir değil, aslında,
Bu gibi tesisler, ciddi firmalara,
Sadece işletme hakkı ile verilebilir,
Tabi peşkeş çekmeden.

Yine büyük bir heykel var,
Petro Paulo Rubens yazıyor, üzerinde.
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.
Mutlaka önemli bir şeyler yapmıştır ki
Oraya dikmişler,
Yoksa niye koysunlar şehrin göbeğine?
Zaten bu tür heykeller olursa, göbekte oluyor,
Ne varsa bu göbekte?
Benim bildiğim marulun göbeği,
Dansözün göbeği,
Ama vardır,bir bildikleri.

Çevresinde, gençler, hippiler ama
Hippi olmak elbette ayıp değil,
Başı bağlı olmak, ya da olmamak,
Bakın topraklara;
Kimileri bağlı,
Kimileri bağsız.
Bu gibi kutsal heykel,
Kala kala bunlara mı kalmış demeden edemiyor, insan.

İki tane genç,
Ellerinde dondurma külahı,
Ah, canım o an,
Kahramanmaraş dondurması çekmez mi?
Kaymaklı, kaymaklı.
Bu gençler de nerden bilsin?
Güzel memleketimde,
Yaşamanın faydalarını…





Tam bu sırada iki katli fayton geçiyor,
Hiç te fena fikir değil,
Bir seferde yaklaşık yirmi yolcu alıyor,
Hem de üst kat, açık.

Antwerpen’den Gent’e
Doğru ilerliyoruz.
Yolda bir kaza olmuş,
Yaklaşık üç bin km. bir yolculukta,
Bu ilk gördüğümüz kaza,
Bir TIR yan gelip yatmış
O an aklıma askerlik geliyor, nedense.

Kaza yerinde,
Bir itfaiye,
Bir ambülâns,
Polis otoları,
Kurtarma ekipleri,
Ne ararsan fazlası ile var.
Yol başka kazalar olmasın diye
Çok güzel emniyete alınmış.

Yolun kenarında,
Mısır tarlaları.
Aklıma birden mısır ithalat etmek geliyor, nedense.

Suyolunu çok iyi kullanıyorlar,
Yükü buradan taşıyorlar,
Hem daha ucuz,
Hem de daha emniyetli.

IKEA satış merkezini görüyoruz,
Dünyaca meşhur, mobilya satıcısı.
Alıyor, arabana koyup
Evinde kendin kuruyorsun.

Koyunlar var,
Otlayan,
Sessiz ve sakince,
Halkımız gelir aklıma,
Kurbanda ne keserlerdi, bir güzelce.
Başlarında bir çoban,
Sanki
Egemenlik kayıtsız şartsız sürünündür, der gibi.

Önümüze bir polis aracı geçti,
Sağa çekin kontrol edicem diyor,
Diyor ama emniyetli bir yerde durdurdu.
Şoförü didik didik etti,
Netice,
Denetleme son derece başarılı.

Buradaki trenler genelde sarı renkli,
Onların sarı treni var ama
Bizim de kara tren gelir adlı türkümüz var ki
Yavuz Bingöl’den dinleyince insan mest oluyor.





Tabi ulaşım suya dayanınca,
Ne yapsın millet,
Motorunu aracını park eder gibi
Kanala park ediyor.

Kanal evleri ihtiyaçtan çıkmış,
Yer bulunamıyor.
Ama ben pek sevmedim.
Görüntüleri pek hoşuma gitmedi.

Şortunu ayağına çekmiş bir bayan,
Koşuyor, canı öyle istemiş,
Caddede, köprüden geçiyor,
Kimse de yan gözle bakmıyor,
Bizde olsa, hiç bakmayız!

Tekne turu,
55 Euro diyor,
Teknenin tamamı olsa gerek

Önceki Yazı: Tura geldi, Tura Gittik – 6 (Brugge)
Sonraki Yazı: Tura geldi, Tura Gittik – 8 (Amsterdam-Yolculuğun Sonu)




 Yazılan Yorumlar...
Ferudun Babacan
(28 Şubat 2011)
Yorumlar için çok teşekürler...
Paylaşmak güzel!
NEŞE
(28 Şubat 2011)
Gri renklerin hakim olduğu Antwerpen i oldukça renkli anlattınız...Amsterdam a yaklaştık,galiba bu güzel turun da sonuna geldik...Çok teşekkürler Ferudun Bey,bizi neşeli ,güzel bir tura götürdünüz..
hakangeziyor
(28 Şubat 2011)
Ferudun bey, buralarda ulaşım hep suya dayanıyor ama bu suyun olduğu yer de bir farklı oluyor değil mi?
Kaleminize sağlık...