Pizza’da lahmacun yemek!-6 (Roma Merkez)

Roma dışındaki otele geldik,
Burada grup ikiye bölündü;
Tesadüf bu ya,
Bizim otel daha güzel çıktı.

Neden şehir içinde değil!
Şehir içindeki oteller pahalı.
Park sorunları da var.
Bu nedenle Roma dışı!


Roma’yı herkes unutur da
Ben unutamam.
Hani Neron Roma’yı yakmıştı ya
Beni de
Roma güneşi yaktı.
Az kalsın,
Şimdi öbür taraftaydım.
Gerçi mümkün olsa yazmak oralardan da
Fark etmez orada burada olmak.
Bazen saçmaca düşünürüm;
Şu internetin ucu bir oraya bağlansa?
Neler olur, acaba?



Rehberimiz dedi ki
Bugün serbest zaman,
İsteyen insin, isteyen çıksın.
Hava da nasıl sıcak!
Eşime dedim ki
Valla gözüm kesmiyor, şehre inmek,
En iyisi otelde kalalım,
Havuzu da çok güzel,

Hem yüzer, hem de dinleniriz.
Sabah kahvaltıdan sonra,
İndik havuz başına.
Bizim gibi birkaç müşteri de düşünmüş,
Başladık yüzmeye.
Yüz Allah, yüz, oldu akşam.
Akşam yemeği esnasında, güneş çarpmasını hissettim.



Üstüne bira!
Gece ilk defa başıma gelen bir baş ağrısı;
Ölüyorum…
Eşime söyleyeceğim ama
O ne yapabilir ki?
Baktım olacak gibi değil, dedim ki
Ben gidiyorum…
Nereye?
Öbür tarafa!
Zavallı kadın yataktan bir fırladı, hemen soğuk duşa,
Başıma ıslak havlu,
Sabaha kadar, başımda.



Allah, bu satırları yazmamı istemiş.
O an aklıma rahmetli, Ayhan Işık geldi,
Merhum da güneş çarpmasından rahmetli olmuştu.
Ahmet Kaya’dan hani benim gençliğim nerede?
Barış Manço’dan, Nasıl unuturum seni, can bedenden çıkmayınca?
İbo’dan, Ölürsem kabrime gelme istemem!
Beni köyümün yağmurları ile yıkayın gibi şarkılar…
İçimden dedim ki
Ulan sen buraya ölmeye mi geldin?
Benim bildiğim, bunu fanatik taraftarlar yapar!

Tabutum geldi, gözümün önüne.
Ama THY ile
Bu da milliyetçilik damarımız,
Ulan ölüyoruz, hala THY diyoruz!

Sabah şafak vakti.
Güneş ışınları penceremde.



Ölmediğimi anladım.
Ama az kalsın Roma,
Beni Neron gibi yakıyordun!
Nasıl unuturum seni?

Eşler arayınca ilk soruları;
Nerdesin?
Hiç telaşa gerek yok!
Bundan sonra,
Panaromik şehir turundayım deyin!
Hele mesleğiniz rehberlik gibi bir iş ise cuk diye oturur!

Biz de rehberimizle beraber,
Kısmen Panaromik kısmen de belirlenen yerleri dolaşmaya başladık.


İlk göze çarpan;
Kolezyum.
Hani şu halkın eğlendirildiği, boş vakitlerini geçirdiği,
Gladyatör gösterilerinin sergilendiği yer.
İçine girmedik ama
Yuvarlak bir tiyatro şeklinde düşünebiliriz.
Bu arada efendim,
Yaşar Yılmaz beyefendi on dört ayda kırk bir bin km kat ederek,
Ülkemizde 115 antik kenti gezerek buralarda bulunan 119 tiyatroyu kaleme aldığı;
Anadolu Antik Tiyatroları’nı tavsiye ederim.
Ülkemiz de bu açıdan çok zengin.



Peki, o zamanlar neden Kolezyum’a ihtiyaç duyulmuş?
Şimdiki gibi
Futbol yok,
Televizyon yok,
Pembe diziler, narkoz programlar yok!
Cep telefonları,
Ardından internet ve onlara bağlı,
Youtube,
Facebook,
Twitter biraz daha zaman geçsin daha neler neler…
Yok, efendim, yok!
Yani vatandaşı bireysel oyalamıyorsun,
Ne yapacaksın?
Kolezyum!
Aslında değişen bir şey yok be!
Oyalamazsan, vatandaşı
Vatandaş oyalar, seni.

Şimdi ise
İşsizlik, kişi başına düşen milli gelir, adil gelir dağılımı, akaryakıt kazıkları gibi
Önemsiz konular yerine;
Ergenekon Destanı gibi hamasi şeylere kilitlendik!
Kardeşim bizim sadece Ergenekon Destanımız yok ki

Onların gladyatörleri var ama
Bizim de Cüneyt’imiz var.
Benim gözümde Cüneyt,
Nasıl ki bir Türk dünyaya bedel,
Cüneyt te gladyatörlerin alayına bedel!

Peki
Şimdi neden yok gladyatörler?
Hayvan hakları!
Memlekette horoz güreşleri bile yasak!
İnsan haklarına gelince;
Önce hayvan hakları…

Ama şu İspanyollar istisna.
Matador ve boğalar, karşı karşıya.
Yasaklanacak ama ne zaman?
Buradan özel yetkisiz savcıları göreve çağırıyorum;
Tıkın şu matadorları, Silivri’ye.

Araba’yı bulan insanoğlu,
Park yerini düşünemediği için,
Büyük şehirlerin hepsinde park sorunu var.
Genel uygulama,
Otobüs uygun bir yerde duruyor,
Bizler de askerler gibi
Hareket halindeki araçtan atlıyoruz…
Hâlbuki buna uygun bir düzenleme yapılsa?
Turistin geleceği belli,
Otobüs ile belli,
Her şey belli ama düzen yerine polis ile sürücüler arasında kapmaca istenir.
Maalesef, Roma’da da böyle.
Panoramik turlar için iki katlı, bir kısmı kesilmiş otobüsler ideal.

Tabii uygun havalarda.
Bizde de yaygınlaşmalı ama
Öncelikle şoförlerin çalışma şartları düzeltilmeli.
Uygulamada, kaptanların aşırı araç kullanma cezalarını firmalar tercih edebiliyor.
Bu ne demek?
Uyuma, araç kullan!

En gıcık kaptığım trafik işareti;
Yolun ikiye ayrıldığını gösteren işaretler…
Ulan onu ben de biliyorum.
Yazsanıza bu yol, şuraya gider,
Şu yol, buraya gider.
Medyum Memiş miyim ben?

Yine Mısır’dan gelmiş bir dikilitaş.

Ulan bu erkek milleti dikmeye ne kadar meraklı?
Bir de ne hikmetse, bu taşlar hep Mısır’dan geliyor…
Mısır’ın bir adı da darı.
Rahmetli Ata’m, yaşasa idi
Bardakta mısır yerine,
Bardakta darı deyin derdi
Çünkü
Hiçbir ülke bardağa konamaz!
O zaman kadın yöneticiler olsa idi
Yani bayan eli değmiş olsa idi
Bu kadar dikilitaş yapılmazdı gibime geliyor.
Haydar Abi,
Sen ne diyon, bu dikilitaşlara?



Geldik, İspanyol Merdivenlerine.
Valla ne diyeyim;
Beni pek açmadı.
Hani şöyle diyor, insan;
Ula buranın ne esprisi var?
Ama adı çıkmış, bir kere.

Hani o zamanlar,
Yürüyen merdiven yapmış olsalar, anlıycam,
Bizim bildiğimiz merdiven!
Hem engelliler düşünülmemiş.

Merdiven deyince,
Kırk gelir aklıma.
Rahmetli Barış’ın şarkısı;

Yavru ceylan gibi kaçar seke seke çaydan geçer,
Nazo gelin ayağına takar halhal.


Efendim, bu arada merdivenler ikiye ayrılır;
Yürüyen,
Yürümeyen!

Malumunuz İtalyanlar,
Hırsızlıkları ile ünlü.
En çok çaldıkları şey;
Kalp!

Bir Belediye Başkanı anlattı.
İtalyan yollarını kesiyor,
Ballandıra ballandıra diz üstü bilgisayarı anlatıyor.
Bu arada,
Diz üstü bilgisayarlar,
Yakında diz altı olacakmış!
Neyse
Ne kadar diyorlar?
200 Euro,
Ucuz valla deyip bir tane alıyorlar.
İtalyan bilgisayarı orijinal çantası ile veriyor ve hemen uzaklaşıyorlar.
Bizimkiler ise çantayı bir türlü açamıyorlar,
Açınca da İtalyan yok!
İçinden çıkan;
İki kilogram tuz!

Elektrik çarpmaz,
İtalyanların çarptığı kadar!
Aman dikkat.
Bizde hırsız yok be kardeşim.
Baksana, Amerika’daki gibi
Ne hortum var,
Ne de hortumcu!



Geldik Ask Çeşmesi’ne.
Ulan dedim;
Şimdi burada,
Ferdi’den Çeşme ne gider be!
Yoksa
O şarkı’yı gelip burada mı besteledi?

Aşk Çeşmesi gerçekten muhteşem bir eser.
Tılsımı var,
Âşık olur, burada insan.
Ya da
Aşkı yaşamak.
Aş; mideyi,
Aşk; ruhu doyurur.

O an aklıma;
Şu şarkı geliyor;
Bir bilene soralım,
Aşkı kim icat etti?

Bu çeşmelerden bizim Anadolu’da en az tiyatro sayısı kadar vardı,
Yani yaklaşık yüzün üzerinde.
Ama koruyamadık maalesef.
Eğer koruyabilseydik, ne turist gelirdi ama?
Şu damanacılar çıktı,
Memlekette bir tane çeşme kalmadı.
Kala kala Ferdi’nin Çeşme filmi,
Bir de Çeşme!


Aslında böyle bir eserin en çok yakıştığı yer;
Çeşme!
Ama kim yapacak?
Yapsa yıkılmama garantisi var mı?
Ya ucube olursa?

Açıkgöz biri şöyle bir adet ilan etmiş;
Arkanı dönüp çeşmeye para atıyorsun,
Böylece
Bir daha geliyorsun…
Ulan ne cin fikir ya

Roma’da o kadar sanat eseri var ki
Metre kareye bir tane düşüyor mu ne?
Hani ben sanattan pek anlamam ama
Bir kısmı,
Tükürüklü köfte gibi
Tükürmelik,
Bir kısmı da
Ucubelik…

Benim sanattan anladığım;
Tek şey;
‘’Ben sanat için soyunuyorum’’

Bir tabela;
Kola bir Euro,
Sprite bir,
Fanta da aynı, makul yani.



Geldik,
Venedik Meydanı’na(Piazza Venezia)
Diyecek bir şey yok.
Sanat tarihçisi de değiliz.
Ama bu tür eserler ayakta.
(1883–1945).
Yaklaşık 20 yıl boyunca İtalya'yı yöneten faşist diktatör Benito Mussolini(1883–1945).
Buralarda yaşamış.
Ama ne O’na yar olmuş,
Ne de bir başkasına.
Peki neden?
Kalıcı sistemler kurmak lazım, İsviçre saati gibi
Tıkır tıkır işleyen.

Patlıcan oturtmayı bu kadar seven halkımız,

Siyasal sistemi hala nasıl oturtamamış, şaşarım!
Dünya fani,
Kıyamet gününe kadar eserler kalıcı.

Annemizden terlik yemek varken,
Küçük çocuklar gibi
Neden birbirimizi yer dururuz, acaba?

Döndük Otelimize;
Helio Cabala.

Girişte, düğün yeri var,
Her akşam evlenenler.
Çalsın sazlar,
Oynasın kızlar.
Biz de kafamızı uzattık,
Düğün sahiplerine dedik ki
Bizi de kabul eder misiniz?
Sağ olsunlar, komşuda pişer, bize de düşer dediler.
Otel Müdürü de bize bir şişe şarap ısmarladı,
Jest olarak.
Dışarıda Mini Cooper’lar…
Nerden bilebilirdim ki
Bu araba, kızımın en çok sevdiği araba olacak, ehliyet alınca.

Bu arada,
Evlilik;
Eşlerin birbirlerinden şikâyet etmek için kurdukları resmi bir müessese.
Boşanma da;
Çiftlerin boş anmayıp,
Bundan sonraki yaşamlarını; dolu anmaları.
Bir kişinin evli olduğunu nasıl anlarsınız?
Tapu’dan!
En sorun evlenme;
Tapu ile olur, o da kiraya vermezsen.


 Yazılan Yorumlar...
yusuf burak yakışkan
(12 Nisan 2011)
reymysterio
çok güzel
A.Bilgin
(14 Mart 2011)
Ferudun Bey geçmiş olsun. Güzel, tarihi bir şehirde kötü başlamış ama sonu iyi olmuş. Ben Romayı kışın görmüştüm, üşüyerek te olsa güzeldi. İspanyol merdivenleri bana bu nedenle İskandinav merdiveni gibi gelir. Fakat gördüğüm resimlerde renkli çiçekler de çok daha güzel görünüyordü. Bir de çok sıcak olmayan, ılık bir havada, çiçeklerin olduğu bir günde da görmek isterim.
NEŞE
(11 Mart 2011)
Büyük şehirlere "bir hafta" fikrine ben de tamamen katılıyorum...Daha az konaklamalar herşeyi "dıştan" anlatabiliyor..
Ferudun Babacan
(11 Mart 2011)
Erdin Bey,
Aynen katılıyorum.
Maalesef tur programı bu şekilde idi.
İnşallah bir başka sefere,Allah nasip eder.
Erdin İVGİN
(11 Mart 2011)
Ferudun Bey, Romaya bir gün yetmez diyorum ve bir günde sadece panaromik bir görüntü alınacağını düşünüyorum. Roma, İstanbul, Paris gibi büyük kentlerin hakkını verebilmek için en az bir hafta süre ayrılması gerekir.
Keşke daha uzun süre kalabilme imkanınız olsaydı.
Ferudun Babacan
(11 Mart 2011)
Tek yumurta ikizlerinin bile benzemediği bir dünyada, Allahın verdiği mesaj açık;
Her göz farklı görecek.
Çok teşekkürler...Hakan Bey.
hakangeziyor
(11 Mart 2011)
Roma...Her daim gezilesi ve görülesi bir şehir bence...Sizin keyifli anlatımınızla tekrar oralara gitmiş olduk Ferudun Bey...
Kaleminize sağlık...
Ferudun Babacan
(11 Mart 2011)
Neşe Hanım, siz nöbetçi yorumcu, ben de nöbetçi yazar gibiyim.
Çok teşekkürler...
Her yorum, bir motivasyon demek.
NEŞE
(11 Mart 2011)
Ferudun bey,Roma dışındaki otelinize bayıldım,ne kadar şık bir yer,şehire ulaşım umarım kolay olmuştur ?Trafik konusunda,park yeri konusunda çok haklısınız,bir de siz daha güneydeki şehirleri ve Sicilya yı görseniz,bu sebeple İtalyan şehirlerinde kiralık araba değil,toplu taşıma tercihi yapmak gerekiyor..Çok teşekkürler..