Pazartesi için üç gün önceden TCDD’nin web sitesinden Kars’a yer rezerve etmiştim. Tekli koltuk, pulman. Rezerve ettiğim yeri bir gün sonrasında satın almam gerekiyormuş. Rezervasyon sayfasında bu durum belirtiliyormuş ancak ben dikkat etmemişim. Pazartesiye istediğim özelliklerde tekrar yer bulamayınca Salı günü için yer rezerve ettim. Ve kredi kartı ile hemen satın aldım. Salı sabahı, daha önceden internetten satın aldığım biletin çıktısını Haydarpaşa tren garından alarak Doğu Ekspresine bindim. Üçüncü vagon 42 numaralı pulman. İki kişilik yataklı kısımda tek kişi 87TL (öğrenci, emekli vs indirimler olmadan); pulman ise 45TL.
Doğu Ekspresi, HaydarPaşa tren garından her gün 07:15’de hareket etmekte. Martıların çığlıkları haricinde ortalık gayet sakin ve durağan görünmekte. Tıpkı garın büyük saati gibi!
Çok uykusuzdum, Ankara’ya kadar uyurum diye düşünüyordum. Ama o koltukta uyumayı beceremedim maalesef. Bu trene en son bindiğimde kırık dökük, pis kokulu bir şeydi. Ancak şimdi gayet modern. Buna rağmen, Ankara’ya sekiz saatte varabildik. Ekspres trenler bütün istasyonlarda durmuyorlar, belirli istasyonlarda duruyorlar. Bunların listeleri TCDD’nin web sitesinde mevcut. Büyük şehirler haricinde diğer istasyonlarda en fazla bir dakika kadar duruyor. Büyük şehir istasyonlarında ise beş dakika kadar duruyor. Bazı yerlerde bir hava alayım diye inmenizle binmeniz bir oluyor.
Haydarpaşa haricindeki istasyonların hiçbirinde tren geçiş saatleri birbirini tutmuyor. Örneğin Sivas garında “Doğu Ekspresi şu saatte geçer.” diyor. Ancak biz belirtilen saatten bir saat kadar sonra oradaydık. Bunun nedeni, trenin; yolcuların bilmediği nedenlerden dolayı bazı istasyonlarda çok uzun süreler beklemesi. Karşı yönden gelen treni de bekliyor olabilirler tabii.
Çarşamba sabahının bu ilk saatlerinde Sivas tren garındayız. Burada lokomotif değiştirildiğinden dolayı 20 dakika kadar bekliyoruz. Kışın ortasında buraya kadar pek bir kar göremedim. Ancak Sivas ile Divriği arası karlı idi.
Daha evvel trenle Sivas’a gelmiştim. Askerlik için. Askerliğim Giresun’da idi. Gezginlik hali… Sivas’dan Suşehri’ne geçmiştim. Suşehri’nden de otostopla Şebinkarahisar’a gelmiştim. Hatta iki araca binmek zorunda kalmıştım. İlki, gıda ürünleri satışı yapan bir plasiyerdi. Yol ayrımında beni bırakmış, ben de daha sonra bir kamyona binerek devam etmiştim Şebin’e. Oradan yüksek geçitleri aşarak virajlı yollardan Giresun’a inerken iklim ve bitki örtüsünün şaşırtıcı değişimi görülmeye değerdi…
Erzincan tren garı gayet hoş. Fakat tren garının çıkışından itibaren hoş olmayan manzaralar sizi karşılar. Evler ve ahırlar içiçe. Bütün hayvan gübreleri ortalıkta. Türkiye’ye yakışmayacak kötü bir manzara. Bu manzaraları en son Pakistan ve Hindistan’da görmüştüm…
Şehrin banliyöleri nedeniyle Erzurum giriş ve çıkışları da pek hoş gözükmemekte. Trenle Erzurum’dan geçen bir yabancıyı, 2011 Üniversiteler Arası Kış Oyunlarının burada düzenlendiğine inandırmak güç olurdu. Şehre girişte, kış oyunları için yapılan kayakla atlama rampaları rahatlıkla görünüyor.
Pasinler’den biraz sonra Köprüköy ile Horasan arasında Aras Nehri, tren yolu ile paralel akıyor. Burada mini-hidro elektrik santral yapımı çalışmaları görünmekte. Ayrıca hummalı şekilde yol, köprü ve viyadük çalışmaları da yapılıyor. Köprü ve viyadükler çok esaslı, insanda hayranlık uyandırıyor. Bu çalışmaları gördükçe gururlanmamak elde değil.
Horasan’dan sonra Kars’a kadar miktarı gittikçe artan karlı manzaralar eşlik etmekte. Artık vagonda birkaç kişi kaldık. Onlar da İstanbul’dan binenler değil. Diğer vagonların durumunu bilemiyorum ama İstanbul’dan Kars’a kadar 36 saat boyunca pulmanda yolculuk etmek herkesin göze alabileceği bir şey değil. Ayaklarıma şöyle bir baktım, ayak bileklerimdeki topuk kemikleri görünmüyor, o derece şişmişler. Bir ağrı hissetmiyorum, ama şişmişler…
Nihayet 21.00 dolayları Kars… Salı sabahı başlayan tren yolculuğum, ancak Çarşamba akşamı bitiyor. Bu akşam öğretmen evinde kalacağım. Gelmeden aramıştım, “hafta içi yer sorun olmaz, 30TL” demişlerdi. (Kars Öğretmenevi – Ortakapı Mah. Şehit Yusuf Bey Cad. – 0474 212 00 49)
Öğretmen evine gideceğim. Gelmeden önce Google Map ve Earth’den notlar almıştım ama şimdi sağdan mı devam etmeliyim, yoksa soldan mı? Soruyorum. Tarif ediyorlar, gayet rahat ve samimi iki genç. Hatta bana biraz eşlik ediyorlar. Biri Erzincan, diğeri Ağrı’lı imiş. Burada Kafkas Üniversitesi’nde okuyorlarmış. Ağrı’lı olan evli ve iki çocuklu imiş. Burada tıp okuyormuş. Yaşam şartlarının zoruluğundan dem vurdular. Allah yardımcıları olsun...
Kars küçük yer, yürüyerek on dakikada ulaşıyorum öğretmen evine. Resepsiyon kimliğimin fotokopisini çekip, otel şart ve şurtlarını imzalattıktan ve de 30TL’yi aldıktan sonra iki kişilik odayı tarif ediyor bana. Oda arkadaşım Çanakkale’den gelmiş bir kimyager. Buradaki Kafkas Üniversitesi’nde yüksek lisans yapıyormuş. Birkaç günlüğüne gelmiş. Kendisini sürekli şirketten aradılar. O da sürekli tarif etti “İki kilo hidrojen peroksit, bir kilo kükürt dioksit …” Oda aşırı sıcaktı, biraz abartmışlar. Biz de abartıp atlet kilot yattık artık.
Sabah kahvaltısı öğretmen evinden. Ancak balı kesinlikle tavsiye etmem. Naftalin!!! Kapıdaki görevliye otobüs terminalini soruyorum. Yanındaki taksici zannettiğim şahıs “Yeni Garaj’a gitmen gerek, şehir dışında, araba yok, taksiye binmelisin, taksi 20TL ama biz hocaları 15TL’ye götürüyoruz” diyor. Ben de “Ben senin bildiğin hocalardan değilim” diyorum. Böyle asalakları öğretmen evinden uzak tutmak gerek. Bir üst caddeden minibüse atlayıp 1TL’ye 5 dakikada Yeni Garaj’a geliyorum.
Burası şehrin hemen çıkışında, tenha bir yer. Burada seyahat şirketlerinin büroları var fakat, bu bürolar hem şehir merkezindeki işlek caddelerde hem de şehrin içindeki Eski Garaj denen yerde toplu olarak bulunuyorlar. Burası maalesef atıl bir yatırım olarak görünmekte. Yazık olmuş! Öğretmen evindeki asalağın yönlendirmesiyle buraya gelmiş oldum. Kadın olup o adamın arabasına binseydim kesin ormana götürürdü beni! Neyse, hemen yanıbaşındaki sığır pazarını görmüş oldum sığırın sayesinde.
Beş dakika bekledim minibüs geldi. Bindim. Sığır pazarında beş dakika müşteri bekledik, şehir merkezinde indim. Biraz ötedeki Eski Garaj’a yürüdüm. Yeni Garaj’dan, Ardahan’a sefer yapan şirketin kartvizitini almıştım. Eski Garaj’da o şirketi buldum. (Doğu Kars Otobüs İşletmesi – Merkez: 0474 223 23 00 – Yeni Otogar: 0474 212 37 06). Ardahan’a saat başı araba var, saat 17.00’ye dek. Ve ücreti 10TL. Ayrıca Çıldır ve Göle’ye de araba var, saat başı.
Bu bilgileri edindikten sonra şehri gezmeye başlıyorum. Yürüyorum, yürüyorum ve yine yürüyorum… Şehrin dışına doğru, kalenin olduğu tarafa doğru huzura erelim…Bu yolculukta Kars kalesi ve çevresi kadar son günlerde gündemin baş köşesinde kendine yer bulan meşhur “ucube anıtı” da görüyorum…
Kars Belediyesi Namık Kemal Kültür Merkezi. Bu camlı bölmenin en sağında bir adam yazı ile meşgul olmakta. Bu sessizlik ve huzurun ortasında... Ve sıcacık… Bir an, o adamın yerinde olmak istedim. Ve yazmak…
Evet Kars’a doğalgaz gelmiş sonunda. Bir çok cadde ve sokakta bu levhayı gördüm. “DİKKAT! DOĞALGAZ. Bu sokakta izinsiz kazı yapılamaz. KARGAZ”
Bir emlakçıya girdim. Zaten bütün yol boyunca, bir emlakçı gördüm. Kiralık ev veya daireden ziyade, satılık ev ve arsa işleri yaygınmış. Doğalgaz yeni gelmiş ve yeni yeni evlere almaya başlamışlar. Evlerde yaygınlaşması sanırım biraz zaman alacak. Bu emlakçının kartvizitini almayı unutmuşum maalesef.
“Çare Sarıgül”. Bu ifadeye bir çok tenha köşede rastladım. Ve bir bağlantı kuramadım. Sanırım Şişli’de yaşayan Karslı bir vatandaşımız memleketine geri dönmüş, anılarıyla! Veya bir soyadı ve slogan benzerliği…
Çoğrafya bilgimizi tazeleme zamanı. Kars; Erzurum-Kars platosu üzerindedir. Ve yazları en çok yağış alan bölgedir. İklimi yazı-yağmurlu kara iklimidir. Bu nedenle arazide diz boyu otlar yetişmektedir. Bu otlar büyük baş hayvancılık için çok elverişlidir. Bu nedenle ülkemizde büyük baş hayvancılığın en yaygın olduğu bölgedir.
Kars; kaşarıyla ünlüdür. Bu nedenle etrafta bol miktarda kaşar dükkanı ile karşılaşmak olağandır. Ben de bir kaşar dükkanını ziyaret ediyorum. (Taşkın Ticaret – Tarık ve Tayfun Beyler – 0474 212 0440) İki çeşit kaşar var. Fiyatları 10TL ile 15TL arasında. Bir de gravyer peyniri… Tam fiyatlarını not almadığımdan dolayı unuttum maalesef. Gravyer epey pahalı idi. Onun mayasını İsviçre’den getirtmişler, burada mayalayıp yapıyorlarmış. Bal da satıyorlardı. Bal ve kaşarların tümü kendi üretimleri imiş. Karakovan balı da varmış. Ballar, kaşarlar ve Kars halkı hakkında bir çok bilgi verdi. Kars’da dört farklı halk yaşarmış; Türkler, Kürtler, Terekemeler, sonuncusunu unuttum maalesef. Bana bu bilgileri veren Tarık Bey miydi yoksa Tayfun Bey miydi onu da unuttum. Ancak çok yardım severdi. Bir çok bilgi verdi. Kendisine tekrar teşekkürler. Unutmadan söyleyeyim ki, telefonda sipariş verebiliyorsunuz. Ve kargo ile gönderiyorlarmış. Parasını da posta çeki hesabına veya banka hesaplarına yatırabiliyormuşsunuz.
Kars’ı kazıyla da ünlü diye biliriz. Ancak kaz yiyebileceğiniz yer sayısı bir elin parmaklarından daha az. Her taraf tavuk döner dolu. Burada bir kaz evi açıldığını duymuştum. Sanırım ona benzer birkaç yer daha açılmış. İşte biri… Hanımeli’nden – Dilek Adıgüzel – Slogan:”Tek rakibimiz anneniz” (0474 212 6131 – Ortakapı Mah. Ordu Cad. Özgün Ödül Çaprazı No:65/A) Yemek çeşitleri oldukça fazla diyebilirim: Kaz, Mantı, Erişte Pilavı, Revan Köfte, Üzümlü Pilav, Lahana Sarması, Yaprak Sarması, Acem Kavurma, Hangel-Piti, Erişte Aşı, Evelik Aşı, Kuru Fasülye, Karnıyarık, Fırında Köfte, Beçe Çığırtma, Reyhane, Kete, Zenfelli Çörek, Su Böreği, Pasta ve Kurabiye Çeşitleri, Ev Turşusu, Ev Reçeli.
Kars’da kaz yiyemedim. 35TL imiş. Neden bu kadar pahalı olduğunu sordum “Kaz 70TL” dedi. Daha mı geç büyüyor?, Daha mı zor büyüyor? Nedir? Anlayamadım. Çok da kurcalamadım. Ve Kars’ın kazı ile ünlü olmadığına karar verdim, kendi kendime. Kars, artık tavuğu ile ünlü bence…
Yürürken yerdeki buzlanmaya nasılsa dikkat edersiniz. Ancak saçaktakilere de dikkat etmeli. Maazallah “başınıza” her şey gelebilir…
Otellere baktım. Kalınabilecek oteller 25TL, 30TL. Örneğin Hotel Temel 30TL ve Eski Garaj’ın birkaç sokak ilerisinde. (Yenipazar Cad. No:9 – 0474 223 1376) Kartvizitinde dört yıldız var ama tabii ki yıldızlarla alakası yok. Kalorifer, banyo-tuvalet sıcak su, TV. Allah bereket versin. Sloganı da güzel:”Kars’taki evinize hoş geldiniz.” Yıldız isterseniz, üç yıldızlı Hotel Karabağ. 70TL (Faikbey Cad. No:142 – 0474 212 9304-05-06)
Sabah Eski Garaj’ın oralardaki bir kahvehanede çay içmiştim. Çay da hoşuma gitmişti, ortamda. Ancak üç-dört tane kahveye girmeme rağmen aynı yeri bulamadım. Yerel gazetelerden okumak istemiştim, sabah. Öğleye doğru anca gaste alıyoruz demişti ilgili. Öğleye doğru kahveler çok kalabalık oldu. Garaja yakın şoför kahveleri, ortamın kokusu çekilecek gibi değil. En iyisi yola devam.
Kars’a ilk kez geldim. Kars beni şaşırttı. Bunun nedeni daha evvel kafamda oluşmuş olan imaj. Kars’ı çok sevdim. Hem mimarisini, hem de insanını. Şehir düzeni Rus’lardan kalma, yani gayet düzenli. Ve tarihi yapılar, -Rus ve Osmanlı- şehrin büyük bir kısmını kaplamakta. Sessiz, sakin ve huzurlu bir şehir. İnsanı da çok sıcak ve enteresan. Yani hem çok mütevazi hem de çok gururlu. Bunu anlatmam güç, bunu ancak onlarla konuştuğunuzda anlayabilirsiniz…
|