BOSNA HERSEK (Mostar-Poçitel)


Dubrovnik’ten yola çıkıyoruz. Yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından Hırvatistan sınırından çıkıp Bosna’ya giriyoruz. Bosna nın savaştan sonra denize kıyısı olması için kendisine verilen Neum şehrine ulaşıyoruz.



Evet ne yazık ki Neum yaklaşık 20 Km lik sahili ile Bosna Hersek’in tek sahil kenti. Hırvatistan neredeyse tüm adriyatik sahiline sahipken Bosna sadece burayla yetinmiş. Neum Bosnalıların yazlıklarının bulunduğu güzel bir şehir.
Neum dan ayrıldıktan sonra tekrar bir sınırdan geçip hırvat topraklarına giriyorsunuz. Daha sonra tekrar bir sınırdan daha geçip Bosna topraklarına giriyorsunuz. Oldukça ilginç bir deneyim oluyor. Sınırları geçtikten sonra ilk durağımız bölgede kalan son Osmalı köyü Poçitel.

Poçitel – Son Osmanlı Köyü
Evleriyle, Kalesiyle, Şişman İbrahim Paşa Camisiyle Hamamlarıyla tam bir Osmalı mirası burası. Savaştan önce burası avrupanın en ünlü ressamlarının ve sanatçılarının ilham almak için uğradığı gözde mekanları arasındaymış. Savaştan sonrada bire bir tekrar yapmışlar köyü. Burada yaşayan köylüler geçimlerini kuru meyve satarak sağlıyorlar. Köyün yaşaması bu mirasın korunması için almadan geçmeyin bence.






Bir de vatanınızdan bu kadar uzakta köpüklü bir türk kahvesi sipariş edip yudumlamak ayrı bir tat.



Yolumuza devam ediyoruz ve 45dk. kadar sonra Blagay köyüne ulaşıyoruz.
İlk önce çağlayan suların üzerine kurulmuş ahşap iskeleler üzerinde, meşhur boşnak köftenizi yiyip yolun yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz. Mostar’a az bir yolunuz kaldı.



Sari Saltuk Türbesi
Daha sonra Blagay da bulunan ve Blagay Tekkesi de denilen ve içerisinde Türk Büyüğü Sarı Saltuk’un Türbesininde bulunduğu tekkeyi ziyaret edebilirsiniz. Tekke Buna nehrinin çıkış kaynağının bulunduğu mağaranın başında bulunuyor. Bir rivayete göre Sarı Saltuk mağaranın içerisine girer ve üzerindeki postu yere serdikten sonra bu su kaynağının akışı başlar . Tekke de Bosnalı kızlar bayanları yöresel şekilde kapatıp tekkeyi gezdiriyorlar.



Mostar Köprüsü
Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayruddin’e bölgede ticaretin gelişmesi için yaptırılmış bir eser. 24 mt yükseklikte ve 30 mt uzunlukta olan bu köprü yapıldığı dönemde en ileri teknikler kullanılarak inşaa edilmiş.
Mostar da savaşın izleri neredeyse tamamen silinmiş durumda. Fakat bir kaç binayı özellikle yenilemeden bırakmışlar ki gelenlere ibret olsun. Bu resimde ki bina bir zamanlar bir sinagog muş fakat şimdi pek anlaşılmıyor. Her santimine kurşun atmışlar…
Köprü son savaşta tamamen yıkılmış fakat aslına uygun olarak tekrar yapılmış. Hatta köprü ilk yapılırken taşların çıkarıldığı fakat günümüzde kullanılmayan taş ocağı sadece bu köprünün onarımı için tekrar faliyete geçirilmiş. Köprü şuan Unesco tarafından Dünya mirası listesine alınmış ve koruma altındadır.



Geleneğe göre bölgede yaşayan gençler nişanlandıkları kızlara cesaretlerini göstermek için bu köprüden nehre atlayış yaparlarmış. Günümüzde bazı Bosnalı gençler ücret karşılığı köprüden atlayış yapıyorlar. Onların atlayışlarını izleyebilirsiniz. Oldukça yüksek, atlamak gerçekten cesaret ister… Köprü üzerinden her iki tarafın manzarası harika…


Köprü çevresinde hediyelik eşya dükkanlarından alışveriş yapabilir, kafelerde kahvenizi içebilirsiniz.
Biz bu geziden çok keyif aldık. Umarız sizler de iyi vakit geçirirsiniz. Dubrovnik’e gelmişken bir de Karadağ’a uğrayabilirsiniz. Biz gidemedik ama mutlaka görülmesi gerekir diyorlar. Bir başka gezide tekrar görüşmek üzere…







 Yazılan Yorumlar...
veli çavuş
(01 Şubat 2012)
buraları gerçekten çok özlemişim, gerçekten gezmelik değil, yaşamak ve yaşlanmak istediğim bir yer var ise orası da Bosnadır... kesinlikle ve şiddetle tavsiye ederim.
hakangeziyor
(17 Nisan 2011)
Fotoğraflara baktığımda sanki buralar gezmelik değil de uzun uzun seyretmelik ve yaşamalık gibi geldi bana...
Kaleminize sağlık...
NEŞE
(17 Nisan 2011)
Poçitel ve Blagay daha önce duyduğum ve çok övülen yerler,sizin güzel anlatımınızla da olumlu fikirlerim pekişti.Mostar daki meşhur köprünün onarımında T.C nin de çok katkıları var,hem parasal hem de emek olarak.Çok teşekkürler..
ferudun babacan
(16 Nisan 2011)
Ben de gezmiştim.
Anıalrım yeşerdi.
Çok tskler...