NEW YORK MANHATTAN - Hayallerin, Rüyaların Şehri...

Tam burada, gökdelenlerin altında, yukarıya bakıp ne gördüğünüzü söyleyin… Bir mucize, tam ayağınızın altında, işte rüyaların şehri New York. Gözlere şenlik New York, pek çok özelliğiyle tüm dikkatleri üzerine çeker. En basitinden, sosisli sandviçlerinden yemeden asla tam anlamıyla New York’u gezmiş olamazsınız. Diğer bilinen özelliği ise Amerikan futboludur. Gece kulüplerini de es geçmemek gerek. Filmlerini anlatmaya gerek yok, zaten her birinin dilere destan bir geçmişi var.

Bu şehirde, gezilecek çok yer var, örneğin Manhattan, Brooklyn, Queen, Bronx ve Staten Island ki bunlar aynı zamanda beş ana bölgedir. Ama ben küçük kardeşi anlatmayı tercih ederim. Orası neresi mi? Elbette Manhattan. O upuzun tünelin sonundaki ‘Welcome to Manhattan’ karşılar sizi ilk önce, sonra da nehir gibi akıp gidersiniz o güzelim asfalttan şehir için.



İlk önce Özgürlük Anıtı’yla başlayalım isterseniz. Mutlaka görülmesi gereken bu yapı, Fransa tarafından yapılıp 1885 yılında New York’a hediye edilmiş, 1886’da ise açılışı gerçekleştirilmiş. Özgürlük anıtının ardından, şimdi de o göz alıcı ışıklarıyla gecelere güneş olan Empire State’teyiz. Görkemli yapımızın inşası 1983’de bitmiş ve pek çok filme konu olmuş. “Şimşek hırsızı” filminde, Percy Jackson ve Olymposlular Empire State binası, olmayan altı yüzüncü katından dünyaya açılan ve sonu tanrıların dünyası olan bir kapı işlevi görmektedir. O özel asansöre bindikten sonra bulutların üstündeki Olympos’ta buluyorsunuz kendinizi. Eminim ki hayatınızda bu tür garip şeyler duymamışsınızdır ama, zaten burası rüya şehir! Burada çizgi filimler gerçek, siz ise hayal oluyorsunuz!



Şimdi de tek yeşil sihrimiz, eğlencelerin, şenliklerin yeri Central Park’tayız. Yıllık yirmi beş milyon ziyaretçisiyle ünlenen Kent parktır burası. Sizce de Broadway şovlarının tam zamanı değil mi? Time Square tiyatrolar bölgesinde yer alan otuz dokuz büyük profesyonel tiyatronun performanslarını tanımlamak için kullanılır. Dünyada genellikle ticari anlamda doruk noktasına ulaşmış tiyatro olarak da anılır. Rrrrrrrr! Ne kadar kükreme varsa o kadar iyi, karşındaki iri yarı adamı ne kadar korkutursan, o kadar az canın yanar. İşte Manhattan’ın kalbini temsil eden oyun, Amerikan futbolu … Kocaman yağlı sosisinizi alıp televizyonun karşısına geçip izleyebileceğiniz bir futbol bu. Tabii oyuna o kadar dalıyorsunuz ki size her şey o anda boş geliyor hele de iki çeyrekten sonraki ara iki saniye gibi geliyor.




Neşe kaynağımız olan ve tutku dolu eğlencelere ev sahipliği yapan gece kulüplerindeyiz; burada birçok ünlüyle tanışmanız mümkün çünkü sadece eğlenebilmek için başka şehirlerden geliyorlar ve insanların içinde dolaşmayı seviyorlar. Onlar bile bu kenti benimseyip sahiplenmişler.

Amerika’da o kadar çok gezilecek yer var ki saymakla bitmez; bu yüzden en önemlilerini, görülmesi gereken alışveriş merkezlerini ve doğal alanlarından sadece birkaçını size anlatma şansım olabildi. Yine de gidilmesi gereken yerlerden biri de Hooset restoranı. Burada playboy kızlarının servis ettiği yemeklerle gerçekten güzel bir öğlen geçiriyorsunuz.



Vay! Şimdi Manhattan köprüsünden “pumge jumping” yapma zamanı değil mi? Tüm zamanların en iyi tasarımına sahip olan bu köprü, çok amaçlı yapılmış; hem insanlar yürüyüş yapıyor, hem de arabalar denizin ortasında bir tur atabiliyor. Pek çok insanın eylem yaptığı yer olarak da bilinen bu köprü 1909’da açılmış, ayakta kalmasına şaşmamalı.

İnsan, Manhattan caddelerinde gezerken sokakların bir sahne olduğunu anlıyor. Sanki filmlerden çıkan insanlar, sokak dansçıları birbirleriyle öyle bütünleşmişler ki bizim yapamadığımızı onlar sokaklarına yapıyorlar. Bir bütün olup insanlara sevgi, mutluluk, aşk ve bir tutam da hayat tecrübesi aşılıyorlar; bunu her yerde görebilirsiniz...

Burası hayallerin, ümitlerin, rüyaların şehri;
burası Manhattan...




ALARA AKSAKAL - 14 yaşımdayım. Kentleri, insanları ve dünyayı tanımayı seviyorum. Ben de, kendi bakış açımdan sizlere New York, Amerika'yı anlatmayı seçtim; çünkü hayatımda gördüğüm en güzel ve en ilgi çekici yerdi.
Umarım beğenirsiniz.

Not: Bu yazı, Evliya Çelebi’nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi’ne bağışlanan “Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011” adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.


 Yazılan Yorumlar...
Kivancsacar
(27 Ocak 2013)
Yalnış bilgiler var, Mesela Empire State binası 1983 yılında tamamlanmamıştır.
Asi
(29 Ekim 2012)
Yaş küçük, hayaller yüklü, Amerikan filmleri kanında dolaşıyor.. Ee bu kadar abartı olacak tabii..
Erdin İVGİN
(14  Aralık 2011)
Amerikanın kalbi New York hakkındaki düşüncelerini ve hislerini bizimle paylaştığın için teşekkür ederim.