Ankara-Eskişehir Yolunda Tarih Yatıyor...


Turizmin yükselen değerlerinden Eskişehir’e otomobille giderseniz, Polatlı ve Sivrihisar’da pek çok tarihi yer görebilirsiniz. Polatlı’ya yaklaşırken önce Malıköy ve Alagöz tabelalarını göreceksiniz. Kurtuluş Savaşı’nda, İnebolu’da eli öpülesi Şerife Bacı ve onun organize ettiği kadınlarımızın idaresindeki kağnı arabaları ile taşınan top mermisi, makineli tüfek, elbise gibi tüm teçhizat kar kış demeden Ankara’ya oradan da Malıköy üzerinden cepheye ulaştırılırdı. Bu fedakâr kadınlarımız top mermileri ıslanmasın diye sırtlarındaki hırkayı mermilerin üzerine örttüler. Sırtında taşıdığı minik yavrusu üşüttü, hastalandı ve öldü. Bu sahneyi Anıtkabir iç salonun köşesindeki tabloda görebilirsiniz.

İşte Malıköy böyle önemli bir müze. Kurtuluş Savaşı’nda asil Türk halkının aralarında para toplayarak İtalya’dan aldığı savaş uçaklarının bir tanesi Sivrihisar girişinde bulunmaktadır. İkincisi ise Malıköy’dedir. Bu uçakları uçuran kahraman Türk pilotları karşısında saygı ile eğilirim. Sunay Akın, yıllar sonra Türk Uçak Sanayi’ni kuran Vecihi Hürkuş’u bize tanıttı, koskoca uçağı Üsküdar’da bir marangoz imalathanesinde, imkânsızlıklar içinde, binbir zorlukla nasıl yapıp, uçurduğunu bizlerle paylaştı. Şimdilerde Vecihi Hürkuş Müzesi kurulması için çalışmalar başladı. Ben de bu çalışmalarda yer almak arzusundayım. Bu konuda katkıda bunmak isteyen değerli okuyucuların bana başvurmalarını rica ederim.



Malıköy’den sonra ana yola çıkmadan, köprünün altından Alagöz’e devam edin. Atatürk’ün arkadaşları ile Sakarya Savaşı’nı hazırladığı Karargâh Evi’ni mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Yol biraz bozuktur ve yolda çok sayıda kamyon bulunmaktadır, dikkatli olunuz. Vaktiniz varsa Malıköy İlkokulu’nun kibar ve ilgili öğretmenleriyle tanışın. Ben ilkokul çocuklarımıza Türkiye haritası götürdüm, çok sevindiler.

Polatlı’da şehrin içindeki Sakarya Savaşı Kurtuluş Müzesi’ni göreceksiniz. Askerler çok güzel düzenlediler müzeyi. Müzeyi gezdiren asker kendini çok iyi yetiştirmiş; sohbet edin, nasılsın, nerelisin, tezkereye kaç gün var?.. Size güzelce anlatsın. Siz de ayrılırken, artık arabada şeker mi var, çikolata mı var, yoksa benim gibi kitap veya ajanda mı hediye edersiniz, siz bilirsiniz.

Sonra Polatlı’dan Eskişehir yönüne doğru devam edin; hemen sağdaki Duatepe anıtına doğru yönelin. 5 kilometrelik yol yokuştur, hava yağışlıysa yola hiç girmeyin, vaktiniz sınırlı ise sol tarafınızdaki Yunan Ordusu’nun geldiği son noktayı işaret eden, yaklaşık 25 metre yüksekliğindeki Mehmetçik Anıtı’yla fotoğraf çektirin. Mehmetçik elini kaldırmış ”Dur Yunanlı! Senin Anadolu’da ne işin var?” demektedir. İngiliz, Yunanlıya Anadolu’yu vaat etmiş, silah vermiş; “Git Anadolu’yu işgal et, zaten senin sayılır” demiştir. İngiliz, Anadolu’yu Yunanlılara verip Fransızları devre dışı bırakarak Musul ve Kerkük petrollerini ele geçirmeyi planlıyordu.



1915’lerde dünyanın en iyi istihbarat teşkilatına sahip olan İngilizler, Gaziantep ve Güneydoğu’yu işgal edip şampanyalarını yudumlayan Fransızları devre dışı bırakıverdi. Çok iyi Arapça bilen onlarca İngiliz ajan (ki Lawrence bunların en önemlisiydi) Ürdün’deki Müslüman kabilelere çuvallar dolusu altın dağıtarak Osmanlı’ya isyan ettirip ve gayesine ulaşıp petrol kaynaklarının üzerine oturdu.

Tarihe meraklı iseniz Gordion’u mutlaka ziyaret ediniz. Gordion hemen Polatlı çıkışında sizi beklemektedir. Müze yanı sıra, Tümülüs’ü ve Gordion şehrinin kalıntılarını görünüz. Hepsini bir saatte tamamlayabilirsiniz bu ziyaretlerin ama en iyisi Frigleri okuyup bir başka haftasonu Gordion’a geliniz.

Sivrihisar’a gelince; Selçukluların Anadolu’ya geldikten sonra inşa ettikleri ahşap direkli camilerin ilk örneklerinden biri de Sivrihisar’daki Ulu Cami’dir. Tabii, bir de isterseniz Orta, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da görebileceğiniz en güzel Ermeni Kilisesi’ni Sivrihisar’da görebilirsiniz. Belki Bodrum’a ya da Datça’daki yazlığınıza giderken pek çok kez Sivrihisar’da bu kilisenin yakınlarından geçtiniz ama tepenin üstüne bakmadığınız için nefis taş işlemeli bu kiliseyi görmediniz. Bundan belki 15 yıl önce bu kiliseyi ararken yerini sorduğum bazı Sivrihisarlılar “ne yapacaksın kiliseyi, git camiyi gör” dediler.



Ermenilerle bin yıllık ortak bir kültüre sahibiz. Sivrihisar’daki Ermenilerin pek çoğu taş, kuyumcu ustasıymış. Sivrihisar’daki Ermeni Kilisesi’nin girişindeki mermer melek figürünü görünce, bana hak vereceğinizi umuyorum. Havuç, ceviz üreten, cevizli sucuk yapan Beypazarılılar gümüş telkari ustalığını nereden öğrenmişler dersiniz? Tabii ki yıllarca yanında çalıştıkları Ermeni ustalardan...

Sivrihisar’daki Nasrettin Hoca anıtını unutmayacağınızı biliyorum. “Dünyanın Merkezi Burasıdır” yazılı levha önünde fotoğraf çektirmeyi ihmal etmeyin.

Polatlı’dan itibaren 1,5 saatte geldiğimiz Eskişehir’in gezilecek yerleri, ayrı ve başlıbaşına bir yazının konusu olacak kadar fazladır. Bu konuda hemen hepsine internetten ulaşabileceğiniz pek çok yazı yazılmıştır. Bunlara ilave olarak “bir de sizin ağzınızdan dinleyelim Aykut Bey” diyorsanız, benim de naçizane Ağın dergisinde yayınlanmış “Yakınımızdaki Venedik Eskişehir” başlıklı yazım var.

Dünyanın en güzel kentlerinden biri olan ve 24 saat yaşayan Eskişehir’e bir an önce gidin!

Yaz mevsimini beklemeyin, kalabalığa kalmayın…

Haydi, iyi yolculuklar…

Aykut Güzer
guzeraykut@yahoo.com
0532 272 04 95




 Yazılan Yorumlar...
hakangeziyor
(18 Haziran 2012)
Aykut abi, uzun bir zaman sonra geçen hafta sonu yeniden görmek nasip oldu Eskişehiri. Bir kent bu kadar mı yeniden yaratılır ve canlılık kazanır? Yerel idareyi gönülden tebrik ediyorum. En kısa sürede de gözlemlerimi paylaşacağım. Her seferinde Polatlıdan geçerim ama henüz Duatepeye çıkmak nasip olmadı. İnşallah en yakın zamanda yolumuzu oraya doğru kırıp göreceğim. Kalemine sağlık abi...