Dinkelsbühl deki şarap keyfi uzayınca Rothenburg daki Gasthaus umuza geç kalacağız endişesi bir telefonla çözüldü, keyifler yerine geldi, havanın geç kararması bizim için güzel bir avantaj da oluşturunca, yine yeşillikleri ve köyleri seyrederek, geldik dayandık Rothenburg surlarına.
Şaka değil, gerçekten surlara dayandık ortaçağ orduları gibi, eski şehrin içine geçebileceğimiz bir delik arıyoruz. Arabayı hemen kenara çektik, bendeniz öncü kuvvetler olarak indim arabadan ve yaya olarak geçeceğimiz iğne deliğini keşfe hazırlanıyorum. Almanların araba ile eski şehre antik bir kapıdan girmemize izin vermeleri bana imkansız gibi geldiği için biraz bekledim, önümüzdeki daracık kapıdan birkaç arabanın geçtiğini gördüğüm anda, attım kendimi sağ koltuğa ve “Allah Allah” sesleri arasında Rothenburg a girdik ve girmemizle birlikte hemen solda “Gasthof zum Breiterle” belirdi….
KULE VE GASTHOF BREİTERLE Çevredeki en genç yapı 200 yıllık olunca,kaldığımız güzel ve eski binanın değerini çok iyi anlayabiliyoruz. Güzel odamıza yerleştik, biraz rahatlattık valizleri, 2 gece buradayız. Henüz hava kararmadı, attık kendimizi dışarı…
Rothenburg, Romantik yolun en bilinen, en çok fotoğraflanan, en sevilen kasabası, bir platonun üzerinde yer aldığı için savunma duvarlarına ek olarak, yüksekteki pozisyonu savunma avantajı sağlıyor. Arşivlerdeki en eski belgeler, 960 yılını gösteriyor, şaka gibi tarih, 1000 yıldan eskiye gidiyor… Bizim ülkede bu tarihlere alışığız tabii ama Avrupa için çok erken bir tarih… Kenti çeviren surlarda 42 tane kule var, girişte birinin altından geçtik, her yönde böyle kuleler, bazılarının altında ise şehre giren yollar var, hala aynı yolar kullanılıyor.
ROTHENBURG - ALTFRANKİSCHE WEİNSTUBE Almanya da birçok lokantada akşam yemek servisi 20.30 da kapanıyor, aylar önceden yerini saptadığım üst kattaki odalarında 6 ay öncesinden bile yer bulamadığım “Altfrankische Weinstube” yi kaçırmayalım… Rödergasse den çıktık yola, çok güzel binaların önünden geçiyoruz, bir kısmı otel ve gasthaus haline getirilmiş, çiçekler içinde misafirlerini bekliyorlar.
Asıl turumuzu yarın sabaha bırakarak, Markt platz yolu ile hedefi buluyoruz. Manastıra komşu bir dar sokağın yanında yeşillikler, çiçekler içinde bir masal evine giriyoruz… Ahşap kirişlerle süslü, basık ve küçük pencereli alt kat, tamamen yemeğe ayrılmış, içerdeki salon diyebileceğimiz yerde bir düğün kutlaması var. Geleneksel köy aletleri, sepetler, kuru çiçekler her yerde, tam zevkime göre… Eti ve şarabı, üstüne de kahvesi ile iki kişi 39 € ödeyince burayı daha da beğeniyorum.
Gece dönüşte geçtiğimiz Markt platz daki Belediye binası çok güzel ışıklandırılmış.
BELEDİYE BİNASI Saat tam 22.00 de meydanın karşısındaki Danışma meclisi binasında, çatının hemen altında iki pencere açılıyor ve meşhur Katolik komutan general Tilly ve belediye başkanı Nusch arzı endam ediyorlar birkaç dakika… 1631 deki bir olayı hatırlatıyorlar: Katolik orduları şehri kuşatıyor ve general Tilly, kim 3,5 litrelik şarap sürahisini başına diker içerse, şehri yağmalamayacağına söz veriyor. Belediye başkanı da bu işi başarınca, işte her ikisi de bu binada ölümsüzleşiyor… İki düşman karşı karşıya
İKİ DÜŞMAN KARŞIKARŞIYA
Dönelim artık odamıza, gerisi yarına…
Kahvaltı, tam bir Alman kahvaltısı, hiçbir Avrupa ülkesi ile boy ölçüşemez, hele güney Avrupa da böyle kahvaltı hiç bulunmaz. Amerikalı ve Japon ailelerle birlikte ediyoruz kahvaltımızı ve dün akşam yarım kalan turumuza yine Markt platz daki St. Georg çeşmesi ile devam ediyoruz. Bu bölgede St. Georg hep baş rolde, ejderhayı öldürüyor ve şehri koruyor. Herrn gasse den bir başka kapıya atlıyoruz, burada kapıdan kuleden bol bir şey yok
ROTHENBURG UN EVLERİ Herrngasse nin her iki yanı bakmaya doyamadığım binalarla çevrili, sokağın sonu Burg tor da bitiyor.
DAR GEÇİTLER
Yani artık kalenin bahçe kapısına geldik… İki tarafında alçak kuleler, bugün ortada olmayan kaleyi işaret ediyor.
BURGTOR Kapıdan,eski kalenin bahçelerine çıkıyoruz,şimdi yüksek bir tepenin üzerindeyiz, ilginç bir yerleşim, düzlükten şehre girdik ama şehrin diğer tarafı yüksek bir yar ile aşağıdaki muhteşem Tauber vadisine açılıyor, seyretmek bile çok huzur veriyor, yeşillikler arasından Tauber akıyor aşağıda, bisikletli gruplar döne döne nehri izliyorlar..
ROTENBURGUN TEPEDEN GÖRÜNÜŞÜ - FARELİ KÖYÜN KAVALCISI Arabamızı alıp, yeniden kulelerin, kalelerin dışına çıkıyoruz ve Tauber nehrini izleyerek Creglingen de ilk molayı veriyoruz.
Creglingen, yine Tauber kıyısında minik bir kasaba, zarif köprüyü geçerek giriyoruz ve izlerini ancak ilginç kulelerinden anlayabildiğimiz surları görmeye çalışıyoruz.
TAUBER ÜZERİNDE KÖPRÜ - CREGLİNGEN KULE EV Kuleler bugün yerleşim içinde kaldığından tepelerine evler yapılmış, masallardaki evler gibi… Eğri, küçük, yüksek… Oturanlar var halen bu kulelerde, üst kat penceresinden aşağıya kedileri inebilsin diye mini rampalar bile yapmışlar.
KEDİ RAMPALI KULE EV - PENCERE ÖNÜNDE TİYATRO DEKORU Kasaba içinde dolaşıyoruz biraz, yol inşaatı zorlaştırıyor geziyi, köşe binalar çok güzel, geç devirde yapılmış tuğla yapılar ise görüntüyü biraz karıştırıyor.
RÖTTİNGEN - BELEDİYE BİNASI İkinci mola, 10-15 km uzaklıktaki Röttingen’de . Yine surlarla, kulelerle çevrili minik bir köydeyiz. Tam karşıdaki Memo Kebap köşe başını tutmuş… Yanındaki dar sokak Barok belediye binasının olduğu küçük meydana çıkıyor.
RÖTTİNGEN İN GÜZEL EVLERİ - RÖTTİNGENİN GİRİŞ KULESİ - ORTAÇAĞ KÖYÜNDE MODERN GÜZELLİK Tepedeki harabe şatoda 1984 den beri her yaz tiyatro ve konserler veriliyor… Çok fazla oyalanmadan yönümüzü Weikersheim’e çeviriyoruz.
Weikersheim bağları ve sarayı ile meşhur, Romantik yol un önemli kasabalarından biri…. Saray, Hohenlohen sülalesine ait, Versailles tipi çok güzel bahçelerle çevrili ve Rönesans üslubunda.
WEİKERSHEİM SARAYI BAHÇELERİ - WEİKERSNEİM SARAYI Hemen biletimizi alıp 12.00 turuna yazılıyoruz. Sarışın, yeşil gözlü hanım rehberimiz öncülüğünde merdivenler, kuleler, odalar, salonlar dolaşılıyor, duvarlarda şatonun sahibi ve sülalesine ait portreler rehber hanıma o kadar benziyor ki, eşim ve ben gülümsüyoruz, sanki tüm köy halkı da birbirine benziyor !
SARAY VE BAHÇELER - SARAY CÜCESİ Sarayın en önemli özelliği tüm mobilyaların orijinal oluşu, bir diğer özellik de saray da çalışan personelin bahçedeki cüce heykelleri, aşçılar, bahçıvanlar hep cüce. Çok güzel planlanmış, düzenlenmiş Fransız tipi bahçeler içinde Weikersheim sarayı gerçekten şık.. Öğlen oldu, bir şeyler yemenin vaktidir. Markt platz da Grüner hof da sosis-bira ziyafeti iyi geliyor.
WEİKERSHEİM MARKTPLATZ - KÖŞE EV
Tüm köyleri dolaşmamız imkansız, ancak hedeflediğimiz birkaç tane daha kaldı, sırada biraz uzun isimli bir romantik kasaba daha var : Tauberbischofsheim
Tauber nehri kıyısını takip ederek ulaştığımız bu kasaba da akşama Şarap şenliği var, tezgahlar hazırlanıyor, bizim Türk dönerciler de yerlerini almışlar.
TAUBERBİSCHOFSHEİM BASTION CAFE - KULE TARİHE DİKKAT! Yaya sokağı boyunca hafif bir yokuş çıkarak, bugün artık izi çok zor görülebilen şatonun heybetli kulesini görüyoruz.
KİRİŞLİ EVLER Dönüşte Tauber kıyısında yaptığımız kısa yürüyüşte Almanların “Plaj “sevdasına tanık oluyoruz. Nehir kıyısındaki bir platforma kum dökülmüş, birkaç şezlong ve tahta masa, birkaç şemsiye ile bir plaj havası verilmeye çalışılmış, bir de Plaj büfesi faaliyette… Eskişehir de Porsuk kıyısında olur da burada olmaz mı yani ?
TAUBER BEACH
Dönüş yoluna geçelim, geliş yolunda transit geçtiğimiz son durağımız Bad Mergentheim e uğrayalım, beş çayı yerine buralarda çok alıştığımız “saat beş şarabı”mızı söyleyelim garson kızımıza.
Bad Mergentheim, Romantik Yolun tek termal merkezi ve Ulu Alman Teuton şövalyelerinin de şatosu burada… Kasabanın bir surla çevrili olduğu çok belirgin, gözle görülen bir kalıntı göremedim ama sur çukurlarının içine yapılmış kapalı otopark her şeyi açıklıyor. Çok tipik bir Markt platz var tam ortada, etrafı harika binalarla çevrili ve burada da en eski ve en güzel yapılardan biri yine bir eczane.
BAD MERGENTHEİM MARKT PLATZ - EN GÜZEL BİNALAR ECZANE Arka sokaklardan birisinin adı “Türken gasse”.Viyana kuşatması sırasında, Alman şövalyeler esir aldıkları Türkleri buraya getiriyorlar ve bu sokak ta işte o günlerden hatıra… Vatana geri döndüler mi, yoksa yerli nüfusa karışıp gittiler mi bilinmez…?.İlerde yeşil bir parkın içinde Alman şövalyelerinin şatosunu görüyoruz, park çok güzel, serin yeşillikler içinde kafeler var ama bizim gözümüz Markt platz daki kafelerde.
TEUTON ŞÖVALYELERİNİN ARMASI - BİSİKLETLE TUR KEYFİ İki rose şarap, her kadeh 250 cl., 6.50 €, dünyanın en eski şarap üreticilerinden olan ülkemde iyi bir kafede kaça ???
Dönüşe geçiyoruz, aynı güzellikleri, aynı yeşillikleri izleyerek, Tauber vadisinden Rothenburg a geri dönüyoruz. Würzburg a kadar çıkamadık ama Romantik yol un çok büyük bir kısmını gezdik. Şahane saraylar, masal şatoları, yeşiller, çiçekler, nehirler arasında çok güzel 3-4 gün geçirdik, bisikletle bu turu yapanları çok kıskandık, dağlara yürüyenlere gıpta ile baktık… Yarın yolcuyuz yine, Schwarzwald lere =Karaormanlara gidiyoruz. Üyesi olduğumuz şirketin Karaormanların kalbindeki küçük bir köyde yer alan tesislerinde bir hafta kalacağız ve günlük geziler yapacağız.
Yarın yolda neler göreceğiz, nerelerden geçeceğiz, köyümüz nasıl bir yer? Cevaplar çok yakında… Hoşça kal Romantik Yol…
|