Arabamla Dünya Turu – Senegal 2-Son (Cape Skiring, Kolda, Touba)


Gambiya’dan Senegal’e geçişim pek zor olmadı. Bu sefer har(a)ç da almadılar, nedense. Senegal’in Casamance (Portekizce, Casamança) bölgesindeyim. İstanbul’da, fahri konsolosun dediğine göre ‘teröristlerin bölgesi’ burası. Yukarıda Portekizce’sini yazmamın nedeni, buranın eskiden Portekiz sömürgesi olan Portekiz Ginesi’ne, ya da şimdiki adıyla, Gine-Bissau’ya ait olması. Ancak, Fransızlar’la 1888’de yapılan bir anlaşma sonucu, Fransızlar’a bırakılmış ve Senegal’in bir parçası olmuş.

Bölgenin bağımsızlığı ya da özerkliği için mücadele eden MFDC örgütü, 1985’te silahlı direniş kanadını oluşturmuş ve 1990’dan itibaren de bu yöndeki eylemlerine başlamış. Silahlarını el altından, İran’dan temin ettiği anlaşılan örgütle çeşitli defalar ateşkes ilân edilmiş. 2010’da İran’dan MFDC için gönderilen silahların Nijerya’nın Lagos Limanı’nda yakalanmasının ardından Senegal İran’daki elçisini geri çağırmış, falan.

Ufak-tefek olaylar dışında, şu sıralar bölge sakin. Ülkenin önemli turizm merkezlerinden Okyanus kıyısındaki Cape Skiring’de de turistik tesisler yavaş yavaş çalışmaya başlamış. Benim hedefim, bölgenin en büyük kenti Ziguinchor. Orada, bir Fransız (bayan)-Senegalli çiftin yeni kurup, işletmeye başladığı Camping Casamance’de kalacağım.

Benden başka kalan kampçı yoktu, ta ki ben yerleşene kadar. Geç saatte, İsviçreli genç bir çift de geldiler, yine bir Land Rover’la. Onlar kuzeyden geliyor. Gine’ye kadar gidi, artık dönüşe geçmişler.


Lando, çamaşırları da asınca tam bir Çingene kampı görüntüsüne büründü : )

İki gün çamaşır yıkayarak, yazı yazarak vakit geçirdim, Ziguinchor’da. 5 Nisan Perşembe sabahı yola çıkıp, doğuya doğru giden yola saptım. Yaklaşık 190km’lik yolu beş saatte gidip, Kolda’ya vardığımda, sürekli çukurlardan kaçmaya çalışmaktan kollarım ve omuzlarım, vites değiştirmek için debriyaja basmaktan da sol bacağım ağrıyordu.




Kolda pazarından…

Kolda’dan sonra, Gambiya’nın doğu sınırını yalayarak Tambacounda’ya vardığımda saat gece 8’i gösteriyordu.

Cuma erkenden yola çıktım. Bugün Senegal’in en kuzey-batısında, Moritanya sınırının hemen dibindeki sahil kasabası Saint-Louis’e varmak niyetindeyim. Ancak, yolumu Touba üzerinden çiziyorum, özellikle. Zaten, aslında haritada en kısa güzergâh da böyle. Ancak, Touba’ya girmeden, yolu biraz uzatarak, Dakar-Saint-Louis karayoluna çıkarak, sürekli asfalt yolda kalınabiliyor. Benim buna rağmen Touba üzerinden gitmek isteyişimin nedeni, buranın İslam dini için önemli bir merkez oluşu. Bir Sûfî tarikatı olan Müridizm’in kurucusu Şeyh Aamadu Bamba Mbake’nin yaşadığı -ve öldüğü- kent olan Touba (tûba olarak okunuyor ve anlamı da zaten Arapça’dan Türkçe’ye geçen tûba, yani ‘saadet’ demek) her yıl, tarikatın müridi milyonlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor. Touba, Dakar’dan sonra Senegal’in en büyük ikinci kenti. İddiaya göre Şeyh Aamadu Bamba (ki, kendisi aslen kentin hemen güneyindeki Mbake’den) burada bir ağacın altında transa geçtiğinde, gökyüzünden kozmik bir ışığın yeryüzüne indiğini görür. Bunun üzerine de bu ‘saadet kenti’ni kurar.

Müridî tarikatı, Senegalli Müslümanlar’ın (ülkenin %90’ından fazlası Müslüman’dır, bu arada) önemli bir kısmını temsil ediyor. Bu nedenle de, ülkenin ekonomisi ve siyasetinde önemli söz sahibi durumundalar. Aamadu Bamba’nın temsili resmini ülkenin hemen her yerinde, duvarlarda, bill-board’larda, minibüslerin arkalarında görmeniz mümkün.


Şeyh Aamadu Bamba (Wikipedia’dan araktır)


…ve temsili resmi. Bazen çok aceleye getirilmiş oluyor. Bu iyilerinden (Bu da Wikipedia’dan arak)

Touba’ya vardığımda, Cuma namazı dağılmaktaydı. Afrika’nın en büyük camilerinden olan Touba Camii’nin, en yükseği 87m olan beş minaresi var. 10,000 kişi aynı anda namaz kılabiliyormuş. Şeyh Aamadu Bamba’nın mezarı da bu camiin içinde.


Touba Camii

     
Güneş saati    -    Camiin mimberi… Avize Çin’den gelmiş(!)

    





…ve diğer resimler

Saint-Louis ve Senegal’den çıkış

Saint-Louis’nin bir özelliği var; Fransızlar’ın Afrika’daki ilk yerleşimleri olması. Aynı zamanda, Fransız Batı Sahrası kolonisinin de başkentliğini yapmış. Saint-Louis, Senegal-Moritanya sınırını oluşturan Senegal Nehri’nin denize döküldüğü yerde bulunuyor, Saint-Louis. Şehir; nehrin geniş ağzının ortasında bulunan ince uzun N’Dar Adası, adayla deniz arasındaki nehrin bir kıyısını oluşturan, kuzeyden-güneye iğne gibi uzanan Barbarie Yarımadası ve şehrin anakaradaki kısmından oluşuyor. 1659’da Fransızlar ilk olarak N’Dar Adası’na yerleşmişler. Daha sonra da Barberie Yarımadası ve anakaraya yayılmışlar. Kolonyel mimarisini, bozulmadan -ve hiç bakılmadan- günümüze taşıyan şehir, Unesco’nun Dünya Mirası listesindeki yerini de almış.


Saint-Louis’in Barberie Yarımadası tarafında balıkçı tekneleri

Anakarayı adaya bağlayan uzun bir köprü var; adı Faidherb Köprüsü. Adını, Fransız koloni valisi Louis Faidherb’den alan 507m uzunluğundaki bu çelik köprü, 1897’de Fransızlar tarafından tamamlanıp hizmete veriliyor. 78m uzunluğundaki, anakara tarafından sonraki ikinci parçası, ekseni etrafında 45° dönerek büyük gemilerin Senegal Nehri’ne girmesine olanak sağlıyor.


N’dar Adası tarafından Faidherb Köprüsü

Saint-Louis’de, Barberie Yarımadası’nın ucunda, okyanus kıyısında Camping Ocean’da kaldım. Okyanus kıyısındaki kampingin tek müşterisi bendim. Dolayısıyla da, ’kral bendim’. İki gece kalıp, yazılarla, fotoğraflarla uğraştım.


Camping Ocean’da tek başıma


Okyanus kıyısı, köpekler ve çöpler (Kim böyle toplamış,bilmiyorum)


Senegal’e kendi araçlarıyla gideceklerin dikkatine!..

Kendi aracınızla Senegal’e gidecekseniz, önceden uluslar arası ehliyet edinmeyi unutmayın (Türkiye’de -maalesef- Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu -TTOK- tarafından veriliyor). Ülkenin diğer yerlerinde değil ama, özellikle Saint-Louis’de (ülkeye kendi araçlarıyla gelen turistler genellikle Moritanya’dan ve ilk önce Saint-Louis’ye giriyorlar da) trafik polisleri bu konuda çok hassaslar (yoksa, ‘uyanıklar’ mı demeliyim?). Senegal’de yabancıların uluslar arası ehliyet bulundurmaları zorunlu. Zorunlu olan bir başka belge de, Carte Brune, yani ‘kahverengi kart’, ya da trafik sigortası. Ama, bu konuya 2. Senegal yazımda değinmiştim, zaten.

Neyse! Uluslar arası ehliyeti olmayanlar Saint-Louis trafik polislerince hemen ‘avlanıyor’, benim gibi. Daha gittiğimin ilk günü avlandım. Kurtuluşum ancak ‘çorba parası’yla oldu, tabii.

8 Nisan Pazar sabahı, kısa bir yolculukla sınıra vardım. Senegal’den (Saint Louis’den, aslında) Moritanya’ya geçmek için iki seçenek var; ilki Ndiago’daki baraj üzerinden karayoluyla, diğeri ise, Moritanya’daki Rosso’nun karşılığı Richard Toll’dan feribotla. Gambiya’da Banjul’a gitmek için feribot kuyruğunda beklediğim 18 saatten sonra, feribotlardan -en azından Afrika’da- uzak duruyorum.

Senegal’i böylece bitirmiş oluyoruz. Bir sonraki yazıda Moritanya’da buluşacağız.

Esen kalın.