Arabamla Dünya Turu – Fas 6 (Meknes, Volubilis)


O bahsettiğim önceki Fas seyahatinden hatırladığım Meknes, Fes yolunda otobüsün kısa bir süre bir ‘bâb’ın (Arapça’da ‘kapı’ demektir) önünde, toz-toprak bir meydanda durduğu ve bizim ayak üstü soğuk birşeyler içtiğimiz durak noktasıydı. Sonra da Fes’e devam ettik. Neden Meknes’i gezdirmediklerini bilmem. Halâ öyle mi, onu da bilmiyorum. Halbuki, Meknes en az Fes kadar ilginç bir kent.


Bab Lala Awda. İşte, önceki seyahatimizde önünde durduğumuz kapı da buydu

Tarihi 8. yüzyıla kadar uzanıyor, Meknes’in. Berberî Miknasa aşireti tarafından kurulduğundan, adını buradan alıyor. 9. yüzyılda Murâbıtlar tarafından ele geçiriliyor. Kurulan ilk kale ve yerleşimler daha sonra Muvahhidler tarafından yerle bir ediliyor ve yerine daha geniş bir alanı çevreleyen yeni kale yapılıyor. Arkasından Merinîler ve Wattasîler (bunlar da Berberî)… Daha da ayrıntısına girmeyeceğim. Bölgenin, ama özellikle Fas’ın tarihi biraz karışık, fazla kafanızı karıştırmak istemiyorum. Aslında, okurken benim de kafam karıştı, zaten. Meknes’ten fotoğraf altları ile ayrılalım.


Bu da Bab Mansour… 

Mansour adını, mimarı olan El-Mansour’dan alıyor. İnşasında -daha sonra anlatacağım- antik Volubilis kentinden getirilen taşlar da kullanılmış. Bir söylentiye göre, kapının yapılmasını emreden Mulay İsmail, inşaat tamamlandıktan sonra gelip kapıyı incelemiş ve El-Mansour’a “Bunun daha iyisini yapamaz mıydın?” diye sormuş. Soruya içerleyen El-Mansour da “Evet” demiş, “yapabilirdim!”. Mulay İsmail El-Mansour’un bu pervasız cevabına daha da sinirlenip, onu cezalandırmış. Ancak bu iddiayı çürüten de tarihin yine kendisi: Mulay İsmail, kapının tamamlanmasından 5 yıl önce ölmüş, çünkü. Artık, hangisine inanırsanız…

    
Büyük Cami’nin girişi          -       …ve ‘sebil’i


    


Bu da Büyük Cami’nin karşısındaki Bou Inania Medresesi’nin avlusu. En altta, duvar süslemelerindeki o inanılmaz el emeği-göz nuru işçiliğin detayını görüyorsunuz


    
Medina’da kapılar


Medina’nın sokaklarından



Mulay İsmail’in türbesi

    
…içerden           -           Tavan süslemesi



Gece Medina sokaklarından…
 


Fas’ta kahve kültürü çok yaygın; tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi…

Walili, Meknes’in hemen kuzeyinde yer alan bir kent. Önemi, burada bulunan ve şimdiki adına esin kaynağı olmuş Volubilis antik kentinden geliyor. Volubilis, Roma İmparatorluğu’nun parlak dönemlerinde, Kuzey Afrika’ya kadar genişlemesi sırasında, bölgeye verilen adıyla Mauretania Tingitana ülkesinin idari ve ticari merkezi olmuş önemli bir kent. M.S. 1 ilâ 3. yüzyıllar arasındaki Roma mevcudiyetinden sonra, Romalılar’ın Berberi baskısından yılıp, çekilmelerinin ardından da bir müddet kullanılmış. Ancak, 4. yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen büyük bir depremde de yerle bir olmuş. Kuzey Afrika’da bulunan en iyi korunmuş(!) Roma kalıntısı olarak kabul ediliyor ve -tabii- UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.



    
Volubilis’ten kalanlar


Volubilis’te, kalan birkaç mozaik, doğanın insafına bırakılmış vaziyette. Bunlardan bir tanesinin resmini koymak istedim; eşeğe ters binmiş bir akrobatı canlandırıyor. Bu size bir şey hatırlattı mı?


Volubilis’ten ayrılıp, Fes’e doğru devam ediyorum.