Slovenya'nın Romantik Gölleri: Bled ve Bohinj - 1


Geçtiğimiz Kurban Bayramı tatilinde ilk seçeneklerimiz olarak, Prag-Budapeşte ya da Cenevre-Annecy–Paris için THY Shop&Miles’dan 3 ay önceden rezervasyon talebimize rağmen bilet bulunmayınca, üçüncü tercihimiz olan 9 günlük Hırvatistan-Bosna Hersek gezimiz için 20 Ekim Zagrep gidiş 28 Ekim Saraybosna dönüş ve 22-Ekim Zagrep-Dubrovnik iç hat uçak biletlerimizi aldıktan sonra gezilecek yerler hakkında internetten bilgi toplamaya başladım. Özel bloğunda, Venedikten başlayıp Slovenya, Hırvatistan Bosna Hersek’i içine alan seyahatini anlatan bir gezgin, yazısında Bled ve Bohinj göllerini çok methetmişti. Geçen Sonbahar, Çağatay Yolda programında Slovenya’yı, bir gün denk getirip gitmeli diyerek hayranlıkla izlediğimi hatırlayınca, iki gün Hırvatistanın kuzey batı bölgesini gezip görme yerine, yeşil pasaport kolaylığımızla, Avrupa birliği üyesi olarak Türkler’den vize isteyen Slovenya’nın, bu bölgesini programa almayı düşündüm ve Zagrep’ten Lyubljana’ya gidiş alternatiflerini araştırdım. Sonuçta trenle seyahat, en mantıklı seçenekti.

 
 

 


Ljubljana Nehri kıyısındaki kameriyeli iskele...

 

 
Eski ayakkabıcılar...
 
 

Sabah erken saat 06.50 İstanbul-09.10 Zagrep uçak, 12.30 Zagrep- 14.50 Ljubljana tren, 16.00 Ljubljana- 16.45 Bled otobüs gidiş saatleri dönüş için de ısmarlama gibi inanılmaz şekilde birbirleriyle bağlantıları denk gelince, hayalim gerçekleşmiş oldu ve programımıza hiç hesapta yokken iki gece Bled Gölünde konaklamayı dahil ettim. Bu programı, uçak biletlerini almadan önce belirlemiş olsaydım, Zagrep yerine THY’nin haftada 3 gün (Ptesi.,Çarş.,Cuma) uçuşlu Ljubljana uçağı ile direk gidiş ve oradan, havaalanına 35 km uzaklıktaki Bled yolculuğu çok daha isabetli olacak, bütün bir gün zaman kaybı yaşanmayacaktık. Ayrıca yolculuğa bir gün daha önce çıkacağımızdan, önceki programımda olupta iptal ettiğim Zagrep’e 2.5 saat mesafedeki Plitvice göl ve şelalelerini de görme şansımız olacaktı.

 

 


 

Bled Gölünde mavi zaman manzarası...

 
 

20 Ekim Ctesi, ulaştığımız Zagrep havaalanından 30 Kuna (1 Kuna=0.315 TL) ücretli otobüsle, garaja 25 dk da ulaştık. Dışarı çıktığımızda caddenin karşı sırasından geçen (2, 6 nolu) tramvayla üçüncü durakta inip, Glavni Kolodvor tren istasyonuna geldik. Gidiş dönüş tren biletimizi (kişi başı 44 EU) ve türlü çeşit lezzetli böreklerin satıldığı büfeden, trende öğle yemeğimiz için, börek (patatesli, peynirli, kıymalı, tatlı olarak elmalı tarçınlı) ve meyve sularımızı aldık. Sonbahar renklerinin hakim olduğu manzaralı vadide çok keyifli yolculukla (bu arada Hırvatistan-Slovenya sınırında yarım saat mola verildi, pasaport kontrolleri yapıldı) biraz gecikmeli saat 15.10 da vardığımız Ljubljana tren istasyonunun tam karşısında çevre kasabalara gidecek otobüsler yan yana sırayla dizilmişlerdi. Bled otobüsü az önce saat 15 te kalkmış. Yaz aylarında kalkış, saat başı iken, bir sonraki otobüsün hareket saati 16 yerine 17 ye alınmış. Bu sebeple Bled’ e geç vardık ama ben bu 1.5 saatlik arada Ljubljananın eski kent merkezini iyi kötü görmüş oldum. Sağolsun, benim kadar her yeri görme meraklısı olmayan eşim, sen git gör otobüs saatinde burada ol diyerek, valizlerle istasyonda kahve içimli beklemeyi tercih etti.

 
 

 


Bled Pastası...

 

 
Gündoğumunda Bled Gölü pembeleşiyor...
 
 

Gezi öncesi, Ljubljana kent haritasını çalışırken, gezilecek tarihi merkezin konumunu, tren istasyonuna göre zihnimde not almışım, hızlı yürüyüş temposu ile az sonra karşıdan görünen kaleyi de belirleyici alıp şehrin ortasından geçen Ljubljanica nehrine ulaştım. Şehri, restore edilmiş güzel binaları, köprüleri, kalesi ile Prag’a benzettim. Oldukça şık giyimli insanlar, nehir kenarındaki özellikle üçlü köprü yakınında ki cafelerde sıcak sonbahar güneşinin keyfini çıkarıyordu. Nehre paralel bir caddenin bütün sokak başlarında gerili iplere çamaşır serer gibi eski ayakkabıları bağcıklarından asmışlar, ne ifade ediyordu bilmiyorum ama gerçekten çok ilginçti. “Burada bir gece konaklayıp, kalesinin, nehir gezisinin, sabah erken eski sokakların keyfini yaşamak vardı” diye hayıflanarak, fotoğraflar çektikten sonra merkezden 15 dakika mesafedeki istasyona geri döndüm. 6 EU luk ücretli otobüsle, yol süresi 1 saat 15 dk. süren Bled’e, günbatımına yakın ulaştığımızda, booking com.dan rezerve ederken konumunu, otobüs durağına ve göle yakın mesafesine göre belirlediğim, durağın hemen arkasındaki Jelovica Hotel i çok çabuk bulduk. Eşyaları odaya bırakıp, fotograf için hiç değilse günbatımı sonrası mavi zaman güzelliğini kaçırmamak üzere otelin ön bahçesine bitişik Spa Parktan kolayca göl kenarına indik.

 

 


Bled Gölü kenarında Spa Park...

 

 
Bled Gölünde sonbahar renkleri...
 
 

Bir saat kadar çarşıyı ve göl çevresini dolaşırken, Bled’in ışıklandırılmış kalesi, içinde kilise olan ortadaki minik adası ile gölün muhteşem güzelliği, iyiki gelmişiz dedirtti. Son derece lezzetli soğuk sıcak yemekleri, iki çeşit çorbası, salataları, tatlıları ile açık büfe 9 EU gibi çok ehven fiyatlı otel restoranındaki akşam yemeğinden sonra, bloğunda “konaklamasanız bile mutlaka pastasının tadına bakın” diyen bir gezginin uyarısını dikkate alıp, ünlü Bled pastası ve kahve içimi için göl manzaralı Park otelin teras cafesine geldik. Açık alanda gölün gece manzarasının ve bol kremalı görünüşünün aksine, köpük gibi çok hafif, lezzetli pastanın tadını çıkarırken, zarif garson hanımın jesti polar şala bürünüp, son derece güzel ve romantik müzik eşliğinde dinlenmek, günün bütün yorgunluğunu aldı. 4 yıldızlı Park otel konforu nasıldı bilmiyorum ama bizim konakladığımız ve çok memnun kaldığımız 3 yıldızlı oda ücreti günlük 90 EU olan Jelovica Hotel, her bakımdan dört dörtlüktü. Vakit bulamadık oysa kapalı havuzu ve spa hizmetinden yararlanmak elbette güzel olurdu.

 

 


Bled Adası..

 

 
Bled Gölü yürüyüş parkuru...
 
 

Gezilerimin en güzel zamanı, sabahın ilk ışıklarının ortaya çıktığı andır. Özellikle ilk gün, gezi heyecanı yüzünden, çoğu kez zaten uyku tutmadığından sabahı zor ederek, gün doğumu ile pencerenin önünde havanın aydınlanmasını beklerken, bulunduğum yeri keşfe çıkmak için dakikaları sayarım. Geziye kiminle gitmişsem, ister aile fertlerim, ister arkadaşlarım olsun onları erken kalkmaları için zorlamadan, sokaklarda biraz hareket başlar başlamaz kendi başıma dışarı çıkıp, kahvaltı saatine kadar bulunduğum kenti oralı gibi yaşamak için, kah yürüyerek, kah varsa tramvaya binerek yerel halkı gözlemlerim. O arada turist kalabalıkları bastırmadan, görülecek en önemli tarihi mekanları, sokakları, meydanları, anıtları istediğim gibi fotoğraflar çekerek ve adeta 1,5-2 saat o kent sadece benimmiş gibi hissederek, gezmenin keyfini yaşarım. Bunun için önceden, gidilen kentlerin haritalarını otel konumuna göre adeta ezberlerim.

 

 


Bled Gölüne yaraşır güzellikte bir ev...

 

 
Bled Gölü yürüyüş yolunda manzaralar...
 
 

Bled’te aynı şekilde, bir gece önce otelin sağ yönüne doğru yürürken fikir edindiğimizden, “sakın sabahın erken saatinde beni uyandırma” diye tembih eden ve uyumakta olan eşime bu defa sol yöne doğru gideceğimi haber verip saat 7 de göl kenarına indim ve benim gibi 2-3 erkencinin peşinden, göl çevresindeki ormanla kaplı dağ yamacının patika yolunda yürümeye koyuldum. Hava yeni yeni aydınlanıyordu, güneşin göl üzerine düşen pembe renkleri ve suya eğilmiş ağaçları görüntülerken resmen ayağım yerden kesilmiş, rüyada gibi ilerliyordum. Gölün romantik güzelliği, sakinliği, sonbaharın muhteşem renkleri ile yaşadığım coşkuyu, kelimelerle ifade etmem olanaksız. Bir yandan da bu güzellikten mahrum olan eşimi uyandırmak için niçin zorlamadım diye kendime kızarak, fotoğraf molaları ile bir saat kadar 7 km lik çevrenin üçte birini katetmiştim. Saat 9 da kahvaltıda olabilmek için dönmeye karar verdim ki, arkamdan beni merak edip yalnız bırakmamak için gelmekte olan eşimi gördüm. Daha bir sevinçle az daha ilerleyip, birlikte dönerken, yükselip ortalığı ışık seline boğan güneş ışınları ile yüzyıllık ağaçların sonbahar renklerinin eşsiz güzelliği çok daha belirmişti. Bu doyumsuz güzelliğin fotoğraflarını çeke çeke otele döndük, kahvaltımızı yaptık, bir saat kadar bu defa aksi yönde çevrenin gündüz görünümünü seyrederek, saat 11 otobüsü ile Bohinj gölüne gitmek için otelimizin hemen önündeki durağa geldik.

 

 


Bled Gölünde kayıkhane...

 

 
Bled Gölü Pletna İskelesi...
 
 

Deniz seviyesinden 500 m. yüksekte, buz devrine ait gölü ile ünlü Bled, Slovenya’nın kuzey batısında Julian Alplerinin eteğinde Sava Bohinjka ve Sava Dolinka nehirlerinin kesiştiği yerde bulunur. Çevresindeki yürüyüş yolu 7 km, uzunluğu 2120 m, eni 1380 m, en derin yeri 30.6 m. dir. Avusturya Macaristan İmparatorluğu zamanında sahip olduğu şifalı suları ile aristokrat ailelerin cazibe merkezi olmuştur. Günümüzde de, ılıman iklimi bol oksijenli havası, dağcılık, kayak, bisiklet, at biniciliği, kürek çekme yüzme, kano, yelken, balıkçılık, golf gibi geniş yelpazeli spor etkinlikleri ile Slovenya turizminin gözde bölgesidir. İçinde kilise barındıran minik adası ve kalesi ile fotoğraf meraklılarının da çok fazla rağbet ettikleri Bled Gölünde, Pletna adı verilen gondol tarzı kürekle yönetilen sandallar, 1506 yılından beri yapıları hiç değişmeden ziyaretçileri adaya taşımakta devam etmektedirler...

 
Devam edecek...




 Yazılan Yorumlar...
dentist
(22 Eylül 2013)
Setenay hanım çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için,küçük ve göl kenarı diye seçtik evet,biz 1 gun ljubljana da kalıcaz 2 gunde bledte olucaz.sakın ve dınlenme amaçlı gezı olucak.bisiklet kiralama sansımız olur mu sızce bledte?
Setenay Süzer
(22 Eylül 2013)
Merhaba Enis Bey,
Otelinizi buldum yeri gerçekten çok güzel.Booking com dan kalacakmış gibi Kasım başında her iki otelde 3 gecelik oda fiyatlarını karşılaştırdım .Sizinki 12o TL daha fazla .Göl kıyısında olduğu için belki tercih ettiniz.Ancak kişisel tercihim yine Jelovica olurdu.Çünkü yoğun gezi programı nedeni ile sabahtan akşama kadar dışarda olup otele sadece yatmaya gidiliyor.Konum hemen hemen aynı Jelovica tertemizdi ve özellikle yemekler çok iyi ve ucuzdu.Her halukarda çok iyi bir gezi olur.Yeterki hava güzel olsun bizde Ekim sonu gitmiştik şansımızdan pırıl pırıl açık güneşli günlere denk geldik.Bohinj e mutlaka gidin.Hatta araba kiralayacaksanız Slzburg 45 dk mesafede çok yakın,görmediyseniz orayıda programa alabilirsiniz.Salzburg ve Salkammer göller yöresi Avusturyanın mücevheri bölge.Hele Sonbaharda k,mibilir nasıl olur .Bled bu kadar yakın oluşu ayrı güzellik.
Başka sorularınız olursa memnuniyetle cevaplarım,
Selamlarımla
dentist
(22 Eylül 2013)
setenay hanım,jelovıce hotel ın altında bulunan,vila prezen hotel de 2 gun kjalıcaz kasım bası.sızce dogru secım mı?
Setenay Süzer
(18 Ocak 2013)
Değerli arkadaşlar,geziler de, fotograflar da paylaşılınca güzel ,bu sayede gezi heyecanını yeniden aynen yaşamış oluyorum,darısı siz gezi severlerin başına diyerek,güzel yorumlarınız için teşekkürler ederim.Selamlarımla
TAMER
(16 Ocak 2013)
Setenay Hanım, hiç aklımızda olmayan rotaları defterlerimize yazdırdınız yine... Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş... Fotoğraflar usta işi... Çok keyif dolu bir gezi olduğu kesin.
NEŞE
(15 Ocak 2013)
Plan eksiksiz ,gezi şahane,fotolar fevkalade....Setenay Hanım,siz de bizim usul geziyorsunuz ve önceden planlıyorsunuz...Bu bölgeye gitmedim ama çok çok istiyorum ve giderken de sizin yazıyı yanıma alacağım tabii...çok teşekkürler...
hakangeziyor
(05 Ocak 2013)
Setenay Hanım, yakın sayılabilecek bir tarihe kadar açıkçası Ljubljana ve Bledin bu kadar gezilesi ve görülesi bir yer olduğunu bilmiyordum. Bir arkadaş grubum günü birlik de olsa başka yerden buraya bir gezi yapınca açıkçası gördüğüm fotolara bayıldım. Aynı şekilde sizin fotolarınız ve detaylı anlatımınız da gerçekten çok keyifli. Gezdiğiniz yerleri hem de yaptığınız harcamalarla bizlerle paylaşmanız müthiş güzel. Çünkü pek çok insan kendi gezmek ister ama nasıl yapacağını, kaç paraya patlayacağını bilmediği için cesareti kırılır. Çok çok teşekkürler...Kaleminize sağlık...