Lale Zamanı Hollanda: 3 (Son) (Keukenhof Parkı ve Bloemencorso)



Hollanda gezimiz devam ediyor… Kapıları, her yıl Mart sonundan Mayıs sonuna kadar açık olan 32 hektar büyüklüğündeki Keukenhof lale bahçesi, dünya’nın en güzel çiçek parkı. En fazla fotoğrafı çekilen mekânlardan biri olması dolayısıyla Hollanda, İlkbahar’da turistlerin gitmek için en çok rağbet ettikleri bir ülke. Amsterdam’ın güney batısında ve Haarlem şehrinin güneyindeki Lisse kasabasının sınırları içinde yer alır. Kelime anlamı Felemenkçe ‘mutfak bahçesi’ olan Keukenhof, 15.yy da av alanı iken, sahibi olunca ona Keukenhof adını veren Jacoba van Bavyera, bu büyük alanda kraliyet ve varlıklı aileler için tahıl, sebze meyve yetiştirmeye başlamış. Kontesin vefatından sonra arazi, zengin tüccar aileleri içinde pek çok el değiştirmiş. 1641 yılında VOC (Doğu Hindistan şirketi) başkanı Adriaen Maertensz Bloc burada, emeklilik dönemi için malikâne yaptırmış. Arazinin  sonraki sahibi Baron ve Barones van Palladt 19. yy da malikanenin çevresini düzenlemesi için, Amsterdam daki  Vondel Park’ın  peyzaj mimarı olan Jan David Zocher ve oğlu Louis Paul Zocher’i davet etmiş. Sonuçta onların İngiliz tarzı tasarımı ile bugünkü Kukenhof’un ilk çekirdeği ortaya çıkmış. 1949 yılında, Lisse belediye başkanı, lale ihracatçılarının desteği ile çiçek çeşitlerini dünya pazarı için sergilemek ve halkın da yararlanması için kamuya açık park olarak hizmete açmış. Her yıl başta lale olmak üzere 7000 soğanlı çiçek çeşidinin ekildiği Keukenhof, günümüzde kraliçenin himayesinde bir vakıf tarafından yaşatılmaktadır. Hollanda turizminin amiral gemisi sayılan ve yeryüzündeki cennet olarak anılan Keukenhof’u ilk açıldığı yıl 200 bin kişi ziyaret etmiş. Geçen yıl ziyaretçi sayısı 1.3 milyon kişiye ulaşmış.



  

Keukenhof Parktan görüntüler...


2013 yılında 21 Mart ile 20 Mayıs arasında sabah saat 8 den, akşam 19.30 a kadar ziyaretçilerini bekleyen Keukenhof parkı giriş ücreti, erişkinlere 15 EU, 4-11 yaş çocuklar için 7.5 EU, araba park ücreti 6EU. Park kurulduğu yıldan günümüze, devamlı yeni, değişik peyzaj uygulamaları ile geliştirilmekte, görsel güzelliği yanında her yıl farklı ülkelerin temel özelliklerinin gösterildiği temalarla ziyaretçilerin ilgisi canlı tutulmaktadır. Bu yılki tema, ‘Big Ben’ ve ‘Tower Bridge’in muhteşem çiçek mozayiği başta olmak üzere pek çok ikonik kompozisyonla, Birleşik Krallık  (İngiliz bahçeleri) seçilmiş. Park hizmeti olarak Keukenhof sitesinden, önceden başvuru  formu doldurup  tekerlekli sandalye ve elektrikli scooter temin edebiliyorsunuz. Tekerlekli sandalye ücretsiz, scooter 10 EU ücretli.(Bloemencorsonun yapıldığı gün -2013 yılı için 20 Nisan-bu hizmet verilmiyor).


Gün boyu gezerken dinlenme ve yemek için özellikle çiçek pavyonlarının çevresinde pek çok cafeler bulunuyor. Gruplar için bu cafelerde parkın internet sitesinden rezervasyon imkânı var. Yiyecek ve içecekler çok çeşitli, diyet yapanlar için bile (glütensiz sandviçler vs.) menüler hazırlanmış, ücretler Avrupa standartlarına göre oldukça hesaplı. Öğle yemeği için bizim de tercihimiz, kalabalıktan masa sandalye bulmak imkânsız olduğundan, cafenin alçak duvarına dayanıp leziz sandviç, içecek ve patates kızartmasını afiyetle yemek oldu.



  

Keukenhof Dreamland lalesi...


Gezilebilen sembolik bir yel değirmeninin,100 kadar sanat eseri heykelin, içinde kuğuların süzüldüğü göletlerin, fıskiyeli havuzların yer aldığı Keukenhof Parkındaki türlü çeşit asırlık ağaçlar, Japon  bahçesini süsleyen Sakuralar (yabani kiraz çiçeği ağaçları) ve  7000 bin soğanlı çiçekten hariç, sezon boyunca parkın içinde yer alan kapalı seralar tipinde pavyonlarda 30 kadar, gün gün takvimi önceden belirlenip ilan edilmiş süreli çiçek tanzim ve şovları da son derece ilgi çekiyor. Orange Nassau, Juliana, Willem Alexander, Beatrix  gibi Hollanda Kraliçesinin, prens ve prenseslerin adı verilen bu pavyonlarda görenleri büyüleyen, dünyanın en nadide lale çeşitleri, rengarenk orkideler, açelyalar, zambaklar sıklamenler, krizantem, ortanca, sümbül  frezya, nergis, gül  ve karanfiller arasında  rüyada gibi  gezinirken yaşanılan güzelliğin ve mutluluğun tarifi mümkün değil.  80 kadar katılımcı Hollanda çiçek yetiştirici ve ihracatçı firması, her yıl farklı gösteriler sunmak için 2 ay süren bu sezonluk görsel şölen için, yıl boyu çalışmalarını sürdürüyorlarmış. Park içindeki piknik alanlarından yararlanmak ta mümkün.



  
Solda açelyalar, sağda ise ters lale (ağlayan gelin)...



Amsterdam’dan, Keukenhof Parka  gidiş rotası seçenekleri;

1-Araba kiralayarak Keukenhof’a ulaşmak. Girişin karşısındaki alanda park ücreti; 6 EU.

2-Amsterdam kalkışlı yerel turla yapılan paket turda iki seçenek var; biri toplam beş saatlik program (gidiş geliş iki saati yolda geçeceğinden park için ayrılan üç saat bence yeterli değil), diğeri 10 saatlik program, sabah 9 da başlayıp akşam 19’da tamamlanıyor. Ücret 54 EU, kalkış yeri Damrak caddesindeki turizm firmalarının satış bürosu önü. İstenirse konaklanılan otellerden verilen saatte hazır olmak üzere ziyaretçiler toplanılarak merkeze getiriliyor. (Ücret fazla gelmezse, daha önce denediğim için biliyorum, bence tercih edilecek en iyi gidiş yolu)

3-Trenle Amsterdam’dan Schiphol havalimanına (gidiş dönüş kişi başı 6.40 EU)  ya da Leiden’e  gidip  istasyonun yakınındaki alandan (Schiphol’den 858 nolu, Lieden den 854 nolu) otobüslerle parka ulaşım ve giriş ücreti=Kombine  bilet,  gidiş dönüş kişi başı 22.50 EU (65 yaş üstü 18.50 EU,4-11 yaş çocuk için 12.50 EU) ücretle  ulaşım mümkün. Kombine bilet için, Schipol havalimanı ve Amsterdam Central istasyonundaki Turizm bürosundan ya da önceden Keukenhof internet sitesinden online bilet alınabilir.



  

Solda Willem Alexander pavyonu, sağda ise sarı ters lale (ağlayan gelin)... 



Sarı kırmızı Aleppo lalesi... 



‎Keukenhof otobüs kuyruğunda teselli müziği...



Biz, Schiphol’de çok fazla otobüs kuyruğunda bekleniliyor diye duyduğumuzdan, Leiden’e gidişi tercih ettik. Amsterdam central istasyondan tren bileti alırken Keukenhof kombine bileti de aldık. Saat 09 gibi ulaştığımız Leiden tren istasyonun arkasındaki otobüs durağında 854 nolu otobüsün ucu, başı görünmez uzunluktaki kuyruğuna girdiğimizde kalabalık önce gözümüzü çok korkuttu. Öğlene ancak sıra gelir dedik ama sistem çok güzel organize olmuş, fazla sayıda, dolduktan sonra kalkanın hemen peşinden gelen otobüse binmemiz yarım saat sürdü. Leiden–Keukenhof yolculuğu 35 dakika sürüyor. Kombine bilet sayesinde ayrıca giriş kuyruğunda vakit kaybetmeden içeri girdik. Hostes kızlar isteyene park hakkında bilgi veren ve planının bulunduğu kitapçıkları satıyor. Plana göre gezmek en doğrusu, her yerini görmek için fotoğraflar çeke çeke dolaşmak çok vakit alıyor, arada yer bulunursa cafelerde dinlenmekte gerektiğinden yorucu da olsa, parkta tam gün geçirmek hiç fazla gelmiyor. Sonuçta, tanrının insanoğluna verdiği  en güzel armağanı olan çiçeğin türlü çeşidinin  bir arada seyredilmiş olması her zaman yaşanılacak bir olay değil. Senede bir gün yapılan Blomencorso (Flower Parade)yu da denk getirip gittiğimizden o gün bizim için tam bir şölen oldu. Parkı gezerken dikkatimizi çeken güzel bir ayrıntı, engelli arabaları ile gelenlerin çokluğu idi. Hayatımda bu kadar çok engelliyi bir arada görmedim, bizde bu tür sağlık sorunu olanlar genelde evlere kapanıp dışarı çıkmadıklarından, özellikle gezinti alanlarında nadiren görürüz. Oysa, yaşama sevincini doruğa çıkaran böylesi güzel ortamlarda gün geçirmek, en çok onların hakkı olmalı. Keukenhof Park yönetiminin, sosyal hizmet anlayışı ile isteyene ücretsiz engelli arabası temin etmelerinin elbette büyük rolü var.



  

‎Bloemencorso...


‘Çiçek alayı’ anlamındaki Bloemencorso resmi geçidi, her yıl nisan ayının üçüncü cumartesi günü Kuzey denizi sahilinde yer alan balıkçılık, çiçek ve deniz turizmi sayesinde gelişmiş, ünlenmiş  Noordvijk  kasabasından sabah 9 da başlayıp Kuzey’e doğru 40 km lik yolu gün boyu belirli tempoda katettikten sonra  saat 21 de Haarlem şehrinde  son buluyor. Bir gün önce Cuma akşamı Noordvijk te saat 19.30-22 arası, bin bir emekle hazırlanmış çiçek arabaları, ışıklandırılmış halde halka gösteriliyor, aynı ışıklı gösteri Cumartesi gece alay Haarleme vardıktan sonra da tekrarlanıyor. Onun seyri de mutlaka görsel şölendir. Bloemencorso internet sitesinde, konvoyun rotası, gün boyu nerelerden hangi saat geçeceği önceden belirtilmiş. 2013 yılı için, 20 Nisan Cumartesi günü Keukenhof çevre yolundan saat 15.35’te geçeceği yazılı. Her yıl belli bir tema seçilip, kompozisyonlar temel olarak bu temaya göre hazırlanıyor. Günün sonundaki yarışma sonucu, kompozisyonun en güzeli seçildiğinden, birinciliği kapmak için hazırlıklar çok önceden özenle  yapılıyormuş. 2009 yılı teması ‘Kitap’tı. 2013 için ‘Bon Appetit’ olarak karar verilmiş.

Keukenhof parkının hemen her bölgesini beş saate yakın gezip gördükten sonra, Bloemencorso konvoyunu iyi seyredebilmek için yer bulma amaçlı, güya erken gittiğimizi zannedip, saat 15’te parkın girişinden itibaren çok sık aralıklarla yön gösteren levhaları takip edip, konvoyun geçeceği yola geldiğimizde, sağlı sollu dizilmiş, kilometrelerce uzayan insan kalabalığı ile karşılaştık. Yolun karşısındaki çayırlı yamacın üzerindeki bölüm, hem oturmak hem de kuşbakışı seyretmek için daha revaçtaydı ancak epeyce yol gitmemize rağmen bir boşluk bulup yerleşemedik. Ayrıca konvoyun hangi yönden geleceğini bilmeyince fotoğraf çekimi için konum ayarlamak ta zor oldu. Sonunda yol üzerinde önde karşılıklı konumda yer bulup beklemeye koyulduk.( Keukenhof’u arkanıza aldığınızda sağ yönden geliyor, karşı yamaçta yer bulunursa soldan geleceğini bilmekte yarar var).



  

‎Bloemencorso’dan devam...


Dört günden beri pırıl pırıl güneşli gökyüzü öğleden sonra gri bulutlarla kapandı ama yağmur yağmadığından fotoğraf çekimi için sorun olmadı. Profesyonel fotoğrafçılar ve TV ekipleri, yer yer enikonu yüksek platformlar kurup üzerinde üçayaklara takılı en gelişmiş kameralar ve yardımcı ekipmanlarla pozisyon almış bekliyorlardı. Tam zamanında bandoların çaldığı müzik eşliğinde muhteşem kompozisyonlu 20 büyük alçak resmigeçit arabası, 30 daha küçük yine çiçeklerle bezeli vasıtalar önümüzden yavaş yavaş geçide başladı. Bir yandan kompozisyonun tamamını ve ayrıntılarını görmek, bir yandan doğru fotoğraf çekimi için çabalarken müthiş heyecan yaşanıyor. Tam olarak zaman aklımda kalmadı ama kızların da aralarında olduğu sayıları 8-10 kadar bando ekipleri de aralarda gösteri yaptıklarından, konvoy geçişi galiba bir saate yakın sürdü. Gün boyu parktaki canlı çiçek dizaynlarını görüp fotoğrafladıktan sonra, bu renk cümbüşü içinde inanılmaz güzellikteki birbirinden çok farklı, her biri diğerinden orijinal kompozisyonların seyri, gezinin kreması oldu. Sadece fiziki yorgunluktan değil görsel güzellik yoğunluğundan da halimiz kalmamıştı, parka geri dönüp bir cafeden çayla kek alıp nasılsa boş bulduğumuz iki sandalyeyi kaparak, bir süre dinlenebildik. Daha sonra, görmediğimiz iki pavyonu da gezip saat 17.30 da dönüş için otobüs durağına geldik ki adeta mahşer günü kalabalığı ile karşılaştık. Otobüslerin birbiri ardına gelmesine rağmen kuyrukta bir saatten fazla bekledik. Ulaşımda organizasyonun başarısı süperdi. Çoluk çocuk  saatlerce ayakta beklemek hiç kolay değilken, güler yüzlü kızların sepetler içinde kuyrukta bekleyenlere sıra ile şık ambalajlı şeker ikramları ve orta yaş  hanımların oluşturduğu bando takımının çaldığı hareketli şarkılar  ve marşlarla insanlara moral  verip, kuyrukta  bekleme vaktini  daha hoşça  geçirtmeye gayret ettiler. Bu nedenle itiraz anlamında kimseden ses seda çıkmadı. Otobüse binebildikten sonra Leiden’e, oradan trenle gözümüz, gönlümüz inanılmaz güzellikler ve mutlulukla dolu olarak Amsterdam’a geri döndük.

…………





Bloemencorso...


Yağmurlu geçen son gezi günümüzde sabah erken gidip VanGogh müzesini gezdik. Hemen önündeki ünlü Rijskmuseum’un büyük bölümü restorasyondaydı. Buna rağmen kapısında ziyaretçi kuyruğu uzayıp gitmişti, önceki gidişlerimde iki kez ziyaret etme şansını bulmuştum, o nedenle aklım kalmadı. On yıldan beri devam eden ve 375 milyon EU harcama gerektiren restorasyonun bitmesi üzerine bu yıl 13 Nisanda Kraliçe Beatrix tarafından görkemli bir törenle açılışı yapıldı. Dünyada gezilecek daha pek çok güzellik varken, bütün önemli etkinliklerini gördüğüm Hollanda’ya yeniden gitmeyi artık düşünmem ama fırsat olursa, sadece Rijksmuseumu bir kez daha görmek isterim. Sizin de Amsterdam’a yolunuz düşerse yenilenmiş haliyle bu muhteşem müzeyi sakın kaçırmayın ve görmeden dönmeyin derim.

Yaşamımızın beş gününü rengârenk boyayarak kendimizi ayrıcalıklı hissettiren gezimiz, her dakikası dolu dolu çok özel ve güzel geçti. Yoğun iş yaşamı ile geçen kış günlerinin sonunda siz de kendinizi şımartmak ve ödüllendirmek isterseniz ‘Lale Zamanı Hollanda’ gezisini programınıza alın derim. Önereceğim bir diğer önemli konu da; Hollanda’ya organize turla gitmek yerine, geziyi kendiniz programlayın ya da tura katılsanız bile Damrak’taki yerel turların programına da göz atın. Bu yıl merak edip, 23 Nisan Hollanda gezisi yapan bütün tur şirketlerinin extra tur programlarını inceledim. 1995’te gittiğimdeki program bu güne kadar hiç değişmemiş, hepsi de birbirinin kopyası olarak aynı. İlk gün şehir turu ve elmas satan mağaza ziyareti, diğer günler Volendam Marken adası ve tam gün Büyük Hollanda turu. Fazla gün varsa Brugge-Gent gezisi yapıp dönüyorlar. Bu program, yılın diğer mevsimleri için geçerli olabilir ama Lale zamanı oraya gitme şansını bulanlara  Keukenhof’u göstermeden ya da elmas mağazası yerine Rijksmuseum ziyareti yaptırmadan  getirmek büyük haksızlık. Bazı tur şirketleri, hazırladıkları internet sitelerinin sayfalarına (sanki götürüyorlarmış gibi) Alkmaar peynir pazarı, Bloemencorso fotoğraflarını tanıtım olarak koymuşlar. Programlarında var zannedip baktığımda sadece pazarlama amaçlı, fotoğrafları paylaştıklarını anladım. Sayıları dört ya da beş tur şirketi bu işi gerçekten çok iyi yapıyorlar ancak onlara da orta direk bütçeli herkesin ulaşması ne yazık mümkün değil.







Bloemencorso...


Son söz; Hollanda gezisi herkes için imkan dahilinde olmayabilir. Şu sıra,  İstanbul’umuzun da en güzel zamanı. Erguvanlar, baştan sona Boğaziçi  sırtlarını eflatuna boyamış, laleler her yerde özellikle Emirgan, Fethi Paşa Beykoz koruları, Hidiv Kasrı, Gülhane, Göztepe Parkı   ve sahil boylarında almış başını gitmiş. İstanbul’da oturanlar ya da gelebilecekler için önümüzdeki iki haftayı mutlaka değerlendirerek İstanbul’un erguvan ve lale güzelliklerini yaşamalarını öneririm

Gezialemi’ne paylaşım imkanı verdiği için teşekkürler ediyorum.



Yeni gezilerde buluşmak üzere.



Hoşçakalın…









 Yazılan Yorumlar...
Setenay Süzer
(30 Mart 2016)
Gezenbilir Erhan Bey,neyseki ucundan kıyısından sorunuzu görüp gezi öncesi yakalayabildim.Herşeyden önce size bravo yeni ayaklanmış bir çocukla yurtdışı gezisi kolay değil ama yabancılar devamlı çocuklarıyla geziyor.Size göre en uygunu araba kiralamak gibi göründü parkta yere serilecek örtü, piknik malzemesi çocuk eşyaları vs. lazım olur,araba ile taşımanız kolay olur,orada rahat bir köşe bulup oturursunuz.Çocuk önceliği dikkatimi çekmedi ama mutlaka vardır ,sonuçta medeni insanlar.Bloemen corso için resmi geçidin bittiği yer olan Harlemde bir gece konaklamak iyi fikir gece ışıklı gösteri orada oluyor çünkü.Programdan öğrenebilirsiniz.Mail adresime yazın lütfen daha detaylı bilgi alışverişi yapabiliriz
gezenbilir
(30 Kasım 2015)
Setenay Hanım Merhaba,
Eşimin yıllardır istediği ama sıra gelmeyen lale zamanı hollanda gezimizi kısmetse 2016 nisanda bloemencorseye denk gelecek şekilde gerçekleştireceğiz. birkaç sorum olacak cevaplayabilirseniz sevinirim. biz 9 gün için gidip keukenhof,bloemencorse ve kral gününü de içine alan bir gezi planlıyrouz. ancak 1.5 yaşındaki oğlumuzla zor bir gezi olacak kalabalıkta. özellikle bahsettiğiniz kuyruklar vs sırasında durmayacaktır. bunun için bir öncelik falan farkettinizmi keukenhof ya da otobüs sıralarında? keukenhof ve bloemencorse için noordvjick, leiden gibi yerlerde kalmalı mı sizce yoksa amsterdamdan gidiş gelişler şeklinde mi yapılmalı.vakit bol olduğundan keukenhofla bloemencorseu aynı gün yapmayalım diye düşünüyorum ve hem gündüz hem gece geçişini görmek istiyorum. daha sorular var ama bakalım bunları görecekmisniz :)
Setenay Süzer
(26 Nisan 2013)
Hakan Bey,
Ne güzel haber,Mayıs ta Amsterdam Jordaan bölgesi kanal boylarındaki ağaçlar da tam yapraklandığından gezmeye doyum olmaz.Keukenhof yolculuğu gözünüzü korkutmasın bizim gittiğimiz gün, Bloemencorso denk geldiği için izdiham oldu,schipol hava alanından erken gidilirse sıkıntı olmaz sanırım.Rijksmuseumu düşünürseniz önceden on line bilet almak işinizi çok kolaylaştırır.Dönüşünüzde yaşadığınız güzellikleri paylaşımınızı bekliyoruz.Şimdiden çok keyifli bir gezi olmasını dilerim.
hakangeziyor
(26 Nisan 2013)
Setenay Hanım, çok yakın bir tarihte Amsterdam ve lale zamanı hakkında hararetli bir sohbetin tam üstüne geldi bu keyifli yazınız. Elbette müthiş görselliği de buna eklemeliyim. Ben gördüm ama eşim Amsterdamı görmek istiyor. Sizin anlattıklarınızı değerlendirince Mayıs ayı son derece makul bir seçenek olarak görünüyor. Hem biraz havalar da toparlanmış olur. Kaleminize sağlık...
Bu arada Gezialemi olarak biz de aramızda bulunduğunuz için çok mutluyuz...Nice yazılara inşallah :)