Yol Nereye Biz Oraya - 4 : Fethiye / Ölüdeniz....


Gezimiz devam ediyor... Program,  Kalkan’da
konaklamak üzere ayarlanmış olduğundan Fethiye ile ilgili herhangi bir
hazırlığımız bulunmuyordu. Kalacak yer yada gece için herhangi bir program ne
yazıkki yapmamıştık. Kalkan-Fethiye arası yaklaşık 80 km. Bu da demek oluyor ki,
bir buçuk saati bulan kısa bir yolculuk bizi bekliyor.

 

Önlü arkalı iki araba yolu tamamlayıp merkeze ulaştığımızda
saat 09:30 sularını göstermekteydi. Fethiye’ye geldik gelmesine ama asıl iş, bu
saatten sonra konaklıyacak yeri bulmakta idi. Tabii yer bulunur bulunmasına
ama, bizim saatlerce dolanacak takatimiz kalmadığı için, bir an önce
oyalanmadan otel yada benzeri bir yere girip odalarımıza kavuşmaktı
hayalimiz..Neyseki şans bizden yana oldu ve fazla oyalanmadan, şirinmi şirin
bir butik otelin kapısında bulduk kendimizi. (Oda + kahvaltı  110 tl) Beyler rezervasyon bölümünde oda
işlemlerini hallederken biz bayanlar, ikram edilen kahvelerimizi içerek, yorgunluk
gidermeye çalıştık.

                          

                             

Akşam yemeğimi kalır bu saate, kaçırmışız elbette. Fakat otel
müdürünün içine sinmemiş olsa gerek ki biz, ’’ne yesek’’ diye kıvranırken otelin
bahçesinde ki havuz başında, bizler için hazırlanan bir masanın olduğu haberi
geldi. Bunun üzerine kendimizi atıverdik bahçeye. Havuz ışıl ışıl.. Hazırlanan
masa ise ziyadesiyle doluydu, yok yok üstünde.. Tekrardan bir teşekkür edelim
otel çalışanlarımıza, o saatte bizim için seferber oldular,  sağ olsunlar.
Gerçi keyif ile dört döndükleri
belliydi etrafımızda, ama insan her zaman denk gelemiyor; böylesine naif,
misafirperver ve memnuniyet odaklı otellere.

Keyifli bir yemek hoş muhabbetler sonrası meşhur Fethiye
gecelerine, kendimizi atsak mı diye düşünürken, ( ertesi gün yoğun geçecek
tempomuzu hesaba katıp) odalara çıkıp dinlenme fikri daha cazip geldi..

 
 

 
Sabah kahvaltısının ardından otelden çıkışımızı yapıp, sahil
turu yapmak üzere yola koyulduk.. Biraz Fethiye turu yapıp ardından Ölüdeniz’e
geçmek vardı rotamızda..Fethiye’de olup ta ünlü ‘’PASPATUR ÇARŞISI’’ nı  gezmemek
olmaz .Tarihi dokusu bozulmadan,  çoğu
yerin  restorasyondan geçerek aynı haz ve
tat içerisinde ziyaretçilerini karşılıyor olması harkulade bir şey.. Güzeller
güzeli çarşıda  gezmenin ve  alış-veriş yapmanın keyfi üzerimiz de iken,  gelin şöyle bir Fethiye turuna çıkalım hep birlikte..

 

      

 

                          

 

 

 

Akdeniz'in içinde irili ufaklı adaların serpiştiği, arkası
çam ormanlarıyla çevrili, kuzeye açık bir koyda yer alır Fethiye Körfezi.
Fethiye; Persler, Likyalılar, Karyalılar ve Romalılar
dönemine ait izleri üzerinde bulunduran, kültürel zenginliği ve coğrafyası ile
önemli turizm merkezlerindendir. 
Karayolunda; Muğla Antalya ve Burdur  bağlantılı üç anayol sizi Fethiye’ye
ulaştırır. Hava yoluyla ise ulaşım için en yakın alan 50km uzaklığındaki
Dalaman ve 255km uzaklığındaki Bodrum havaalanıdır. Deniz yoluyla gelmek
isterseniz,  Türk deniz yollarına ait
gemilerİ tercih edebilirsiniz. Yaz aylarında düzenlenen Akdeniz turlarıyla,
uğrak noktaları olan Fethiye’ye de geldikleri 
için, rahat ve konforlu bir ulaşım yolu seçebilirsiniz.(Aynı zamanda  korunaklı bir doğal yapıya sahip Fethiye
limanı bütün yatçıların uğrak yeri haline gelmiştir. )

 
 
                           

 

 
 

Gezilecek ve görülecek o kadar çok yere sahip ki Fethiye,
öyle bir gün iki gün yetmez gerçekten.. Eşsiz hazineleri içinde barındıran
güzeller güzeli Fethiye için ne söylense az kalır herhalde. Tarihi kültürü,
etkileyici ören yerleri,  plajları, su sporları
için muhteşem koyları, yamaç paraşütü için uygun alanları hatta kış sporları
için kayak alanları ( merkeze 80 km uzaklığındaki Eren Dağında yapılmaktadır.),
meraklıları için her yıl düzenlenen yağlı güreş turnuvalarıyla her zevke uygun
alternatifler sunmaktadır Fethiye..


Safari turları için Seki yaylası civarı, Trekking için Lykia
yolu, Kürek sporu için Karagözler mevkisi, Dalış için Dalyan koyu, Sarıyarlar, 
Barakuda, Afkule mağarası,  Rüzgar sörfü
için Patara kumsalı, çamur banyosu ve buz gibi suyunda serinlemek için
Babadağı, milyarlarca kelebek ile kucaklaşmak için Kelebek vadisi ve bir doğa
harikasının içinde adeta yeniden doğmak için Ölüdeniz, Fethiye’nin en popüler
ve turistik yerleridir.

Şehir içinde Likya döneminden kalma MÖ 4yy eserleri dikkat
çeker. Bunlar, şehrin simgesi haline gelen doğal kayaya oyulmuş kaya
mezarlardır. En güzel ve görkemlisi ise Amyntas’tır.

                                     

Amyntas mezarı..

 


 
                          

 

               
İlçede görülmeye değer bir çok lahit mezar bulunur. Bunlardan
en önemlisi yine Likya dönemine ait deniz içerinde yükselen eşsiz bir yapıt
gibi adeta gözler önünde kendini sergileyen kaya mezardır. Mezarın iki katlı ön
yüzünde dötgen, ahşap kirişleri andıran oymalar ve gotik sitili kemerli bir
kapağı bulunur. Kapağın her iki yanı savaşları resmeden freskler ile
bezenmiştir.
 
 
                              

 

Tarihi bir yolculuğa çıkmak geldi içinizden ve arkeolojik
geziler var düşüncenizde; öyleyse tam da yerindesiniz.. İşte sizin için
sunabileceğim alternatifler;
ARAXA antik kenti ( Fethiye’ye 40km uzaklıkta, ören köyü
sınırları içinde kalmış antik kentten günümüze sur kalıntıları, hamam ve Bizans
dönemine ait su yolu kalmıştır.)
 
                                     

 


TLOS antik kenti ( Fethiye’ye 45km uzaklıkta uçan kanatlı
atı Pegasus ile ünlenen mitolojik kahraman Bellaforonte’nin yaşadığı kenttir.)
 
                            

 


LETOON antik kenti , Pinara antik kenti, Cadianda antik
kenti, Telmessos antik  tiyatrosu,
Cezayirli camisi ( 1791 yılında Cezayirli Hasan Paşa tarafından yapılmıştır.
Hasan paşa ayrıca Kemer köprüsü, yayla yolundaki Paşa hanı, Yaka köyündeki su
kemerleri gibi bir çok yapıtı Fethiye’ye kazandırmış değerli bir isimdir.) Kayaköyü
ve hanları , meraklısı olanlara sınırsız hazineler sunmaktadır.

                                

 

 
                                      

 

 
 
                                             
                                      

 

 
  

Ve SAKLIKENT tabii ..(Fethiye’ye 50 km mesafede Muğla
Antalya il sınırını teşkil eden Karaçay dersi kenarında, uzunluğu 18km,  yüksekliği yer yer 600m’yi bulan, muhteşem bir
kanyon içine gizlenmiş eşsiz bir yer... Dimdik sarp kayalıkları, çınar ağaçları,
pırıl pırıl akan çoşkulu kaynak suları ile doğa tutkunları için dağcılık,
yürüyüş, yüzme olanakları sunan muazzam bir turizm cennetidir…)


 
 
                             

 

 
 
                             

 

 
 
                             

 

 
 

Fethiye hakkında edindiğimiz bu bilgiler ile şunu bir kez
daha anlıyoruz ki, bölgeyi keşif etmek öyle kolay kolay, saatler günlere sığacak
gibi değil.. Biz ise, vakitsizliğin istikrarı üstümüzde sadece Ölüdeniz ile
yetinmek zorunda kalıyoruz.
ÖLÜDENİZ ‘’ Tanrının Dünyaya Bağışladığı Cennet’’ olarak nitelendirilen
bir doğa harikası.3km'lik bir kumsala  ve
muhteşem manzaraya sahip, çam ağaçlarıyla kaplı doğal lagün görünümünde, eşi
benzeri olmayan bir güzellik.


 
 
 
                                       

 

 
                                            

Ölüdeniz ile ilk tanışmam seneler öncesine dayanmakta. Daha
6-7 yaşlarında iken ailem ile geldiğim bu yerler hafızamda çok net
olmasa da, lisede katıldığım bir okul gezisi ile tekrar gelme fırsatı bulmuş,
güzelliği ile hem yüreğime hem de beynime kazınmıştı Fethiye. O zamanlardan bu
zamanlara değişmiş elbet bazı şeyler. Tabii değişmeyen tek şey Ölüdeniz ve
denizin içinde iken seyiredilen manzara…İlk kez tanışan dostlarımızın  da hayranlığı, gözlerindeki ışıltıdan çok net
belli oluyordu..

Fethiye  merkezden, 14 km'lik mesafenin ardından ulaştığımız
Ölüdeniz ‘ de, ben yine eskisi gibi kamping alanları ile karşılaşacağımı
sanıyordum. Lakin  büyük bir sürpriz ile
şaşkınlığa uğradım. Tüm kumsal tamamiyle yenilenmiş, koruma altına alınmış
misalih derlenmiş toplanmış fakat o eski samimiyeti ve sıcaklığını kaybetmiş  adeta.. Arabalar,  otoparklara 
park ediliyor ve ücret ödeyerek plaj girişinden giriliyor.. Uzunca bir
yürüyüş yolu, akın akın insanlar, gelenler dönenler  tıklım tıklım bir plaj.. İnanılmaz bir
kalabalık…Beklediğimiz bir tabloydu bu ama bu kadar da değildi elbet.. Tüm şezlonglar
dolu ve  yer bulmak imkansız.. Hani bir
gıdımcık kumlarda yada çakıl taşların üstünde oturayım desen de yer  yok.. Sabahın 10’u ve hınca hınç dolu bir
kumsal…

 

                                        

 

 
                                                           

 


                                             

 

 
 
                                                            

 

 
 

Baktık olacak gibi değil; güneşin kavurucu ışınları
tepemizde ve kalabalık bizi bir hayli bunaltmışken bir kano kiralayıp kendimizi
masmavi suya emanet etmeye karar verdik. Şu güzelim suda serinlemek ve  yağlı tablo misali usta bir ressamın
fırçasından çıkmış gibi öylece duran manzarayı izlemek varken niye kumsalda
oturasın ki zaten...

 

                                                                   

 

                              

Sudan çıkmadan saatlerce yüzüp, doyasıya tadını çıkarttık bu
güzelliğin.. Yeşil ile mavinin oluşturduğu o muazzam renk ambiyansı içinde
resmen kaybolduk.. Lakin Ölüdeniz’den de ayrılma zamanı gelip çattı.. İstemeye
istemeye ‘’ Hoşçakal ‘’ derken, bolca foto ve video kayıtları ile
hatıralarımıza yenilerini ekleyip, yolumuza devam etmek üzere arabalara doğru
ilerledik..


Rotamız GÖCEK…

İyi seyirler...