Kazan: Nice Bin Yıllara...


Rusya Federasyonu’nda yer alan 21 özerk cumhuriyet içinde en zengin ve en gelişmişi olan Tataristan, aynı zamanda Türkiye’nin konsolosluk açtığı tek özerk cumhuriyet, 68 bin km2 büyüklüğünde ve 3.6 milyon nüfus sahip. Öte yandan Tataristan’ın başkenti Kazan, Ankara’nın Rusya Federasyonu’ndaki 3 kardeş kentinden biri. (Diğerleri Moskova ve Ufa)


Dünyada (Kırım ve Kafkasya dahil) 7 milyon kadar Tatarın yaşadığı, Tataristan’da ise nüfusun yüzde ellisinin Tatar olduğu kabul ediliyor, bu durumda Tatar ırkının yüzde 25’inin Tataristan’da yaşadığı söylenebilir. Tatar tarihinde ilk direniş 1774’de Pugaçov önderliğinde geçekleşmiş. Rus kaynaklarına göre bir isyankar, Tatar kaynaklarına göre bir kahraman olan Pugaçov önderliğindeki Tatar, Çuvaş ve Başkırt isyanı, zamanın çariçesi I.Katerina tarafından bastırılmış ama bu direnişin tamamen karşılıksız kaldığı söylenemez. 1778’de isyancı Müslümanlara bir dini merkez açmaları için izin verilmiş ve böylece Kazan’ın güneyindeki Orenburg’da Rusya’nın ilk müftülüğü açılmış. Ayrıca, Sovyetler Birliği döneminde Tatar-Başkırt Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti fikri gündeme gelmişse de politik nedenlerle gerçekleşmemiş, iki ayrı özerk cumhuriyet kurulmuş.


 

 

Başkent Kazan; Volga’nın bir kolu olan Kazanka ile birleştiği yerde kurulan ve zengin kültür ve sanat yapılarıyla dikkat çeken güzel bir kent. 2004’de 999. yılını kutlayan Kazan’ın merkezi Bauman caddesi, Moskova’nın Eski Arbat’ına veya İstanbul’un Beyoğlu’na benzeyen bir yaya bölgesi, tarihi Bogoyovlensky Kilisesi, Türk restoranı Antalya ve pek çok kafe buradadır.


Kazan’ın görülecek en önemli yerleri ise Kremil ve Suyunbike Kulesi’dir. Kremil (Kale) Moskova’daki gibi içinde hem hükümet binalarını hem de en önemlisi Suyumbike Kulesi (yıkılan Han Mescidi’nin minaresi) olan birçok tarihi yapıyı barındırmaktadır, 16 yy’da Ruslara teslim olmak zorunda kalan çocuk hükümdar Otemiş Han’ın annesi ve vasii Suyum Bike’nin adın taşıyan 53 mt’lik kırmızı tuğladan kule biraz yana yatmış duruşuyla Piza Kulesi’ni hatırlatsa da asıl önemi, ilk Kazan Hanlığı’ndan kalan tek eser olmasıdır.


 

Kazan Üniversitesi (Lenin, Tolstoy gibi öğrencileri de olan Avrupa’nın en eski üçüncü üniversitesi), Tukay Müzesi (Ünlü Tatar şairi Abdullah Tukay adına), Kütüphane, Sirk ve Zafer Parkı SSCB dönemi eserleri arasında sayılabilir. St.Peter ve St.Paul Katedrali ile tarihi İstasyon binası ise çok süslü cepheleri ile daha önceki dönemleri hatırlatır.


Krmil’in içinde ve şehre hakim bir noktada inşaatı devam eden Kul Şerif Mesciti (Dini lider Seyyid Kul Şerif adına yapılan cami) Kazan’ın 1000. yılı kutlamaları çerçevesinde yapılmaktadır. Soğan kubbeleriyle tipik Blagochovsky Katedrali ise mescitin hemen yanında yer alır. Kazan’ın 20 km kadar dışında inşaatı bitmek üzere olan bir başka tapınak -her bir kubbesinde bir tanesi yer alan ay, haç, yıldız ve diğer pek çok küçük dinin simgeleri ile- bütün dinleri bir araya toplamak iddiasındadır.


 

 

Nehirlerin don olmadığı zamanlarda Volga üzerinde iki saatlik bir yolculukla gidilebilen sit alanındaki Türk köyü (Bulgar Köyü olarak anılmaktadır) ziyaretçilerin rağbet ettiği diğer bir yerdir. Kazan gezimizi Rusların Volga, Tatarların ise İdil dediği ve İstanbul Boğazı’ndan daha geniş olan nehir üzerinde yaptığımız iki saatlik güzel bir gemi turu ile tamamladık.


Buradan nehir yolu ile; bir yandan Moskova ve St.Petersburg’a öte yandan Volgagrad ve Ufa’ya (Başkırdistan) ve ayrıca Hazar Denizi’ne (gemilerle), bunlardan başka Karadeniz’e ve İstanbul’a (yatlarla) ulaşım mümkün. İstanbul’dan direkt veya Moskova aktarmalı uçak seferleri de bulunan Tataristan’a vize, Rusya Federasyonu büyükelçilik veya konsolosluklarından alınıyor.


Bin yıllık Kazan, hem tarihi hem de coğrafi açıdan güzel ve görmeye değer bir kent, Nice bin yıllara…