Nice-cote d AZUR... | |
Bu sene yeni yıla eşimle birlikte Cote d Azur’da girmeyi planladık. Bunun için üç günlük Nice turlarından birine katılmaya karar verdik. Tur programımız şu şekildeydi:
2.gün: Cannes turu ve yol üzerinde Saint Paul de Vence 3.gün: Monako turu, yol üzerindeki Fregonard parfüm fabrikası turu ve Eze. İlk gün akşam üzeri indik Nice’e. Hava İstanbul ve tüm Avrupa’da karlı ve soğuktu ama Nice’te bizi 15 derecelik harika bir hava karşılamıştı. Şehir turunda meşhur Promade des Anglais Caddesi boyunca ilerleyerek ,liman ve Massena Meydanı gördük. Burada cok önemli bir Rus-Ortodosk Katedrali var. Biz hava karardıktan sonra şehir turumuzu yaptığımız için uzaktan otobüsün içinden görebildik. Zamanı olanların gündüz gezmesini tavsiye ederim. Nice’te ulaşım cok kolay.Şehrin merkez noktası Massena Meydanı ve buraya baglanan uzun alısverıs caddesi olan Jean Medicen Caddesi. Jean Medecin Caddesi’nin başından başlayan ve çevreyi seyrederek gidebilceğiniz metro,limana kadar ulaşıyor. Biz bu turdaki en ucuz otelde kaldık.Adı COMTE DE NİCE’ti.2 yıldızlı otelimiz temiz ,küçük ve sevimli bir oteldi. Bir aile tarafından işletilen otelimiz şehir merkezine ve metro istasyonuna çok yakın olması sebebiyle tavsiye edebileceğim bir oteldir. Akşam otele yerleşikten sonra dolaşmaya çıktık.
Buradaki SAFARİ isimli restorant tevsiye edildi ve bizde gittik. Çok lüks olmayan ama Nicelilerin tıka basa doldurduğu bir mekandı. Şansımıza masa bulduk ve oturduk. Bizden sonra gelenler hep sıra bekledi. Nice’in spesiyali “deutbt de beef” miş. Bizde onu istedik, çok da memnun kaldık. Kısaca üzerinde soslu et parçalarının olduğu etli ravioli gibiydi diyebilirim:) Oradan çıkınca otele döndük.
2.gün harika bir havayla uyandık. Günün başlangıcında Cannes yolu üzerindeki Saint Paul de Vence’e uğramak vardı. Bu arada Promade des Anglais’de sabah yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim.Tüm Niceliler bunu yapıyor.Masmavi bir deniz,harika bir sahil ve yürüyüş yolu, tek sorun plajın taş olması. Ama gördüğüm en temiz denizdi. 11 km açıkta denizin fıltre edildigini öğrendik.
Saint Paul de Vence orta çağdan kalma harika taş binalar ve arnavut kaldırımlarıyla döşeli bir yer sanki bir kale.Hiç bozulmadan bu güne kadar kalmış. Şehir sanat galerileri ve hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu. Biraz pahalı olsa da harika tablolar vardı.Biz buradan kendimize hatıra olarak gerçek çiçeklerin kurutulmasıyla yapılan panolardan aldık ve evimize astık. Tavsiye ederim orjinal birşey.
Cannes, film festivalinde gördüğümüz gibi küçük ama sevimli bir şehir.Sahili Nice kadar güzel olmasada kum olması ayrı bir güzellik katmış. Cannes da festival binası önünde kırmızı halı 12 ay boyunca duruyormuş ama formaliteden bir halı, bizde üstünde fotoğraf çektirdik. Binayı görünce şaşırmayın,çok sıradan bizdeki 80lı yılların kültür merkezlerine benziyor.
Alışveriş için sahil boyunca çok lüks markaların mağazaları var.Size alişveriş için bir arka paralelde olan iç taraftaki caddeyi tavsiye ederim. Yemek için ise fesival binasının karşısında sahil yolundaki ROMA Caffe’yi tavsiye ederiz. Burası da tam restorant olmamakla birlikte şık ve eğlenceli bir yer.Tatlı olarak banana spliti ve profiterolü tavsiye ederim enfesti. Negreco Otel Nice’in simgesi ve aynı zamanda devlet konuk evi.Burayı gezebilirsiniz Promade’in üstünde, görmeme şansınız yok. Yılbaşı gecesi Nice’te rehberimizin bize sunduğu alternatiflerden birini seçtik.Şirin güzel bir mekandı.Yılbaşı için hazırlamış menüyü aldık. Fransızların meşhur kaz ciğerini denedim. Hiç beklediğim gibi değildi. Püre gibi öğütülmüş şekildeydi ve tadıda güzel değildi.Eşimde başlangıç olarak somon fümeli bir tabak tercih etti.
Yemekten sonra lokantada cok zaman kaybetmedik ve yeni yılı Massena Meydanı’nda turistler ve Nicelilerle birlikte karşıladık.
Son gün 1 ocak olduğu icin her yerin kapalı olmasından dolayı Monako’ya öğleden sonra gittik.Yol üstünde Villefrance adında harika bir yerde fotograflar çektik.Çok güzel bir koy olan mavi ve yeşilin içiçe olduğu enfes bir yerdi.Tatil için buraya gelmek çok güzel olurdu.
Monako öncesi Fragonard’ın parfüm fabrikasına uğradık Eze’de.Buradan yüz kremini bol bol alın.Gerçekten mükemmel bir krem ve fiyatı çok uygun. Burası parfümlerin esanslarının satıldığı yer. Hem üretim hem satış yapılıyor. Parfümleri buradan uygun fiyata alabilirisniz. Erkekler için de aftershave i tavsiye ederim. MONACO bildiğiniz gibi çok küçük ama cok pahalı ve lüks bir ülke. Burdaya gittiğimizde zevk, zenginlik ve lüksün sınırlarının zorlandığını anlıyorsunuz.
Saray bölgesi ve bahçesinden Monaco limanına tepeden bakmasını ve fotograflamanızı tavsiye ederim.
Oceanografı müzesi(Kaptan Custo),kralın sarayı yani eski Monako’ya, ilk olarak uğradık.Oceanografi müzesi mutlaka görülmesi gereken enfes bir yer.
Şehire gelince yollarda forumla 1 den kalan lastik izlerini görüyorsunuz. Harika bir atmosfer yaratıyor. Ülke çok küçük olduğu için Hong Kong gibi yükselerek büyümüş.Devamlı merdivenler var.Yorucu bir gezi oluyor. Kumarhaneler bölgesine gitmelisiniz.Burda size tabiki Büyük Kumarhaneyi tavsiye ederim. İlla kumar oynamanız gerekmez, müze olarak da gezebilirisiniz. İlk girişte sizin adınıza giriş kartları veriyorlar ve o kartlarla içeride istediğiniz gibi gezip,kumar oynayıp ,oynayanları seyredebiliyorsunuz.Paris operasıyla aynı mimar tarafından dizayn edilmiş eski bir yapı. Biz oynamaktan cok oynayanları izledik.
Cafe de Paris ve Hotel de Paris ve Hermitage Hotel meydandaki en bilindik yerler.Bol bol Ferrari görüceksiniz hatta bıkıcaksınız. Monako gezimizden sonra gece otelimize döndük. Ertesi gün kahvaltıdan sonra otelimizden ayrıldık ve havaalanına gittik. Çok kısa olmakla birlikte çok dolu dolu ve güzel bir tatil geçirdik. Tabiki havada bize istediğimiz gibi rahatça gezme imkanı sundu. Biz çok sevdik, herkese tavsiye ederiz. YAZIMI HAZIRLAYAN ESIME SONSUZ TESEKKURLER. |