Rüyalar adası Mikonos... | |
Bir önceki gece 20:00’ de Rodos’ tan hareket eden gemimiz ertesi gün sabah 07:30 civarında Mykonos sahillerine geliyor. Geminin Limana yanaşması ve Yunan yetkililerin iniş izni vermesi 08:00’ i buluyor. 24 saat buradayız. Mykonos’ da gemimizin yanaştığı bölge Yeni Liman diye adlandırılıyor. Şehir merkezinin bulunduğu bölge ise Eski Liman. Yeni Liman ile Eski Liman arası 3km’ lik bir mesafe, sahil kenarında ancak biraz yüksekten geçiyor ve kaldırımı olmayan gidiş geliş ama hayli dar bir yol. Yürünmez mi? Yürünür elbette ancak gündüz sıcak ve gece de karanlık olacağı için tercih etmedik tavsiye de etmeyiz. Gemimizin sağlamış olduğu adam başı 10 €’ ya sınırsız ring sefer biletimizi aldık. Ancak şunu da belirteyim, normalde gemide bu transfer biletini kara turları ile beraber satarlarken başka herhangi bir ulaşım olmadığını söylemelerine rağmen indiğimiz yerden biraz ileride Yeni Liman – Eski Liman arasında Belediye Otobüsleri çalışıyor, tek yön 1,60 €… Belediye Otobüsleri de bizim tur otobüslerinin aynısı aslında, Havaş Servisi gibi düşünün. Ancak kalkış ve dönüş saatleri sorun olabilir. Biz ring servisimizi gün boyunca üç kez kullandığımız için fiyat olarak da aynı fiyata geldi zaten. Mykonos’ un denize girilebilecek plajları arasında Elia, Paradise ve Süper Paradise plajları yer alıyor. Paradise ve Süper Paradise biraz daha elit, müzikli, danslı beach kıvamında. Denk gelirseniz “nü” lere de rastlayabileceğiniz plajlar. Elia ise biraz daha sakin ama bence daha rahat. Elia plajı için otobüsler hemen Eski Liman’ da Ote Bar’ ın arkasındaki otobüs durağından kalkıyor. Durakta kalkış ve dönüş saatlerini görebilirsiniz. Zaten Ote Bar ilk durak Elia plajı da son durak. Aşağı yukarı yarım saat sürüyor. Paradise Plajları için ise merkeze kadar yürüyüp sahildeki kiliseyi arkanıza alıp içeri doğru biraz daha yürümeniz gerek… Mykonos şehir merkezi çok küçük bir yer, gayet rahat yürüyerek dolaşabilirsiniz. Burada bence araba kiralamaya gerek yok. Sahilin kenarında çok güzel ve şık restoranlar ve kafeler var. Dolaşmaya başlamadan önce beğendiğimiz bir kafeye oturup birer Yunan Kahvesi içiyoruz. Aman Türk kahvesi istemeyin, bizde Türk kahvesi yok, Yunan kahvesi var diyorlar. Yıllarca iç içe yaşayınca yeme içme alışkanlıklarımız da birbirinin içine geçtiği için aynı tatlardan hoşlanmamız kadar doğal bir şey yok. Onlar Yunan kahvesi der biz Türk kahvesi hiç takılmam. Baklava da aynı, musakka da… Cacık olmuş cacıki, kalamar olmuş kalamari… Lezzet aynı mı? Aynı… Gerisi boş, yemek milliyetçiliği yapmanın ne anlamı var. Orada da aynı lezzeti bulabiliyor olmanın güzelliğini yaşamak varken hiç takıntı yapmam. Ancak laf aramızda bizim baklavamızın lezzetine yaklaşamazlar orası da ayrı. Kahvemizi yudumlarken etrafı seyrediyoruz, pırıl pırıl bir deniz, yeni yeni dükkanlarını açan güler yüzlü insanlar, restoranlara malzeme getiren küçük kamyonetli veya triportörlü adamlar… Herkes hayatından memnun gözüküyor. Mykonos, Santorini ile birlikte turizmden en çok para kazanan iki Yunan Adasından biri. Tertemiz ve her yer bembeyaz. İnsanlar dükkanlarının önünü bile bildiğin Vileda paspas ile siliyorlar. Takdir ettim. Deniz kenarından yürüyüp bu güzelliğin içine dalıyoruz. Sahil ile bütünleşmiş binaların önü hemen kafeler… Biraz sonra zaten bakıyoruz ki Küçük Venedik’ teyiz (Little Venice) Yunan’ lılar buraya Alefkandra diyorlar. Evlerinin balkonlarının denize doğru uzanması ve tam kıyı şeridinde bulunmaları yüzünden Venedik’ e benzetiliyor burası. Gayet hoş bir yer, güzel fotoğraflar alıyorum. Zaten Mykonos’ ta güzel bir foto alamayacağınız hiçbir yer yok. Kafanızı nereye çevirirseniz çevirin her yer insanın gözünü okşuyor. Kıyıdan devam edince meşhur yel değirmenlerine geliyorsunuz. Mykonos’ un simgesi olmuş yel değirmenleri aynı bizim Alaçatı’ da bulunan yel değirmenleri gibi. Fotoğraflarını çektikten sonra zaten sıcak olan havanın öğlen güneşi ile daha da artması yüzünden tekrar ara sokaklara dönüyoruz. Kısa bir yürüyüşten sonra tekrar ara sokaklara giriyoruz. Mykonos’ ta tüm sokaklar çok dar ve çok temiz. Tüm zemin beyaz boya ile dairesel olarak boyanmış. Beyaz badanalı duvarlar ile çok uyumlu bir görüntü oluşturuyor. Evlerin pencereleri ve merdivenlerin korkulukları ise mavi, kırmızı ve yeşil renklere boyanmış. Binalara sarılmış begonviller, diğer renkli saksı çiçekleri, hepsi muhteşem… Sokakları gezdikçe her yerde ayrı bir güzelliğe denk geliyorsunuz. Mykonos’ un dar sokaklarında dolaşmak bize çok keyif veriyor ama her ne kadar keyifli olsa da müthiş bir sıcak ile de aynı zamanda mücadele vermek durumunda kalıyoruz. Tabi arada bir şeyler içmek için bazı ufak molalar veriyoruz. Bu molalarımızın birinde tekrar Küçük Venedik’ e dönüp deniz kenarındaki cafe –restoranlardan birine oturuyoruz. Buz gibi biralarımızı eşsiz manzaramız eşliğinde yudumluyoruz. Yorgunluğumuzu biraz olsun atınca Mykonos’ un plajlarını görmek ve biraz da denize girmek amacıyla Elia plajına gitmeye karar veriyoruz. Elia plajı için otobüslerin Ote Bar’ ın arkasındaki duraktan kalktığını söylemiştim. 16:00’ da hareket edecek olan otobüse yetişiyoruz. Belediye otobüsü yukarıda da anlattığım gibi bizim Havaş benzeri bir otobüs ve tam zamanında hareket ediyor. Kişi başı 1,90 €’ ya yarım saat sonra Elia plajına varıyoruz. Otobüsten indiğimiz noktada şehir merkezine dönmeyi bekleyen bir hayli de insan var. Plajı şöyle bir dolaşıyoruz, bir çok beach tarzı işletmenin bulunduğu güzel bir plaj. Ancak çok kalabalık ve şezlong şemsiye bulmak için bir hayli aramak gerekecek. Hevesimiz kaçıyor ve burada oyalanmaktansa tekrar şehir merkezine dönmeyi tercih ediyoruz. Akşamüstü güneşinin renkleri adayı daha da güzelleştiriyor gibi geliyor bana. Hemen bu ışıkları kaçırmamak için fotoğraf makinemin deklanşörüne basıyorum. Ahtapotlar akşam yemeği için iplere asılmış yumuşamayı bekliyorlar. Ada yavaş yavaş geceye hazırlanıyor. Mykonos’ da da güneşi batırıyoruz. Burada sanki biraz farklı batıyor gibi geliyor… :) Bu arada bizde kendimize akşam yemeği için güzel bir yer arıyoruz. Sonuçta Andriana’ s da karar kılıyoruz. Sahibi Mykonian bir hanım, yani öz be öz Mykonos’ lu. Ancak tüm masalar neredeyse dolu, gösterdiği masayı pek beğenmiyoruz o da hemen kartını veriyor, siz beni 20 dk sonra arayın diyor, ön masada bir yer ayırmayı garanti ediyor. Ambiyansını beğendiğimiz için başka yer aramakla uğraşmayalım diye tamam diyoruz ve biraz da sahile inip dolaşıyoruz. 15 dk sonra aradığımda masanız hazır buyurun diyor Andriana. Hakikaten en önden güzel bir masa ayırmış bize. Türk olduğumuz için sanki ayrı bir ilgi gösteriyor gibi geliyor. Deniz mahsülleri yemeden Mykonos’ tan ayrılmam diye kafaya koymuşuz bir kere. “Yeni Rakı’ mız var” diyor, bende “Yeni Rakı Türkiye’ de çok var, siz bize Barbayani Uzo getirin” diyoruz. Peynir, cacıki, fava söylüyoruz. Lezzetleri harika, ayrıca kalamari, karides, midye ve soğanlı patatesli bir meze daha söylüyoruz. Rokalı ve peynir rendeli salatamızda bir harika. Ayrıca Levrek ısmarlıyoruz. Etraftaki tüm restoranlar dolu, televizyonlarda dünya kupası maçı. Herkes keyifle yemeğini yiyip, içkilerini içiyor, sohbet ediyor, gülüyor, eğleniyor… Akşam yemeği bu ortamda 23:00’ ü gece bitiyor. Yunan baklavası ve Yunan kahvesi ile yemeğimizi sonlandırıyoruz. Kahveleri başarılı ama baklava konusunda çok gerideler. Yemek sonrasında tekrar sahil kısmına dönüyoruz. Meydan tam kıvamına gelmiş, güzel giyimli genç hanımlar ve beyler Mykonos’ un gece hayatı için toplanmaya başlıyorlar. Bazı genç beyleri yanlarında babalarıyla görüyoruz ama herhalde baba-oğul tatile çıkmışlar diye düşünüyoruz. :) Gemimiz Mykonos’ un gece hayatını da yaşamak isteyenler için tüm gece limanda kalacak, ancak çocuklu bir aile olarak biz 01:00 gibi gemimize dönüp ertesi gün gideceğimiz Santorini adası için dinlenmek üzere kamaramıza çekiliyoruz. Elveda Mykonos… |
Yazılan Yorumlar... | |
TAMER (07 Ağustos 2016) |
Teşekkürler gezgingenetikçi hakikaten güzel yerler, görmek lazım... |
gezgingenetikci (18 Mayıs 2016) |
çok güzel fotoğraflar, ölmeden önce görülmesi gerekenler listemde. dolaşırken bir de şöyle bir yazı buldum ilgilenenlere https://gezimanya.com/yunanistan/mikonos-gezilecek-yerler |
TAMER (04 Ağustos 2014) |
Sevgili Şükran hanım, sevgili Setenay hanım, güzel yorumlarınız için teşekkürler. Fazla ertelemeden mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri diye düşünüyorum. Çok beğeneceğinize eminim... |
Setenay Süzer (03 Ağustos 2014) |
okurken ve harika fotoğraflara bakarken bile içim açıldı gezmesi kimbilir nasıl olur ! Darısı başımıza diyelim biz de.Teşekkürler paylaşımınız için Tamer Bey |
Şükran Şahin (01 Ağustos 2014) |
Ferah, temiz, iç açıcı bir atmosfer. Bu yazıyı okuduktan sonra ufukta bir Mykonos gezisi göründü bana.Teşekkürler, tebrikler:) |
TAMER (26 Temmuz 2014) |
Algıda seçicilik veya önyargı diyelim Erdin Bey, aynen bende sizin gibi düşünüyordum ancak bence gece hayatı veya farklı yönlerini bırakıp değerlendirdiğiniz zaman hakikaten çok güzel bir adaydı... Teşekkürler. |
Erdin İVGİN (26 Temmuz 2014) |
Çok güzel bir ada, çok güzel fotoğraflar ve çok keyifle okunan bir yazı Teşekkürler Tamer Bey. Kaleminize sağlık. Ayrıca gece hayatı ile öne çıktığından zannederim, Mikonosun bu kadar güzel bir ada olduğunu bilmiyordum. |