Sonsuz Hükümdarlığın Eşsiz Sarayı: Yasak Şehir...


18-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz Çin gezisinin en önemli durağı kuşkusuz başkent Pekin’di. Pekin gezimizin en önemli merkezlerinden birisi de hiç kuşkusuz Yasak Şehir. İmparatorluk döneminden bugüne ulaşan en önemli yapılardan biri kabul edilen ''Yasak Şehir'', Çin tarihi ve kültürüne ait bir milyonu aşkın esere ev sahipliği yapan nadide bir yer. Bu yüzden de genel gezi yazısının içinden ayırıp özel bir başlık altında yazmanın daha doğru olduğunu düşündüm.

Gezi ekibimiz toplu halde Tiananmen Meydanı’nda, arka bölümde Yasak Şehir girişi…

 “Yasak Şehir” (Forbidden City) batılıların saraya verdiği isim aslında. Sebebi de uzun yıllar boyunca sıradan halkın saraya girmesinin hatta yaklaşmasının bile yasak olmasından geliyor. Bazı kaynaklara göre bu yasaklık durumu içeride olanların dışarıya çıkmasını da kapsıyormuş. Çin’ce ismi “Eski Saray” anlamındaki “Gu Gong”. Pek çok kaynakta da “İmparatorluk Sarayı” olarak adlandırıldığını görebiliyorsunuz. Efsanevi olarak bakarsak da “Mor Saray” olduğunu söyleyebiliriz. Eski zamanlarda İmparatorun Cennetin oğlu olduğuna ve Cennetin manevi gücünün onun üzerinde olduğuna inanılırmış. İmparatorların dünyadaki ikametgâhının da tanrının cennette yaşadığına inanılan “Mor Saray” olarak düşünülmesi de son derece doğal. Ben de anlatım boyunca klasikleşmiş ifade olan Yasak Şehri kullanacağım.

Tiananmen Meydanına bakan Cennet Kapısı, misafirlerini Mao’nun fotoğrafıyla selamlayarak Yasak Şehrin kapılarını açıyor…

 Yasak Şehir Ming Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş. Yeri gelmişken Ming Hanedanlığı hakkında kısa bilgiler vereyim. Ming Hanedanlığı, Yuan Hanedanlığı’ndan sonra, aslen bir köylünün oğlu olan, komutan Zhu Yuanzhang’in 1368 yılında Nanjing kentinde tahta geçmesiyle kurulmuş ve onbinlerce köylünün katıldığı bir isyan sonunda isyancıların 1644 yılında Pekin’e girmesi ve İmparator Cong Zhen’in kendin asması ile son bulmuş. Ming Hanedanlığı döneminde yönetim merkeziyetçi bir yapıya bürünmüş, tarım ve dokumacılık gelişmiş, ırmaklar ıslah edilmiş, vergi sistemi reformdan geçirilmiş. Hanedanlığın son yıllarında topraklar kraliyet ailesi ile feodel beylerin elinde yoğunlaşmış, halkın üzerindeki vergi yükü artmış, köylerdeki ayaklanmalar şiddetlenmiş ve hanedanlığın sonunu getirmiş.

Dış Saray’a giriş kapısı olarak bilinen Meridyen Kapısı 37,95 metre yüksekliği ile Yasak Şehrin en görkemli binası. 5 adet kuleden oluşan kapı kanatlarını açmış bir anka kuşu olarak tasvir ediliyor…

 İmparator Zhu Yuanzhang’in oğlu Yongle tahta geçtikten 4 yıl sonra başkentini Nanjing’den yeni gelişmekte olan Pekin’e taşımak istemiş. Saray için yer aranırken bilim adamları ölçüp biçmişler ve şimdiki yerin dünyanın merkezi olduğunu saptamışlar. Sizin anlayacağınız Çinlilere göre Yasak Şehir, doğal olarak da Pekin şehri, dünyanın merkezinde yer alıyor. 1406 yılında başlayan inşaat 1420 yılında tamamlanmış. Büyük mimar Kuai Xiang tarafından tasarlanan Sarayın yapımında 230.000 den fazla insan çalışmış. Batıdan doğuya 753 metre, kuzeyden güneye de 961 metre olmak üzere toplam 72 hektarlık alanı kaplayan Saray, 1420-1911 yılları arasında 500 yıla yakın bir süre Çin’in siyasi merkezi olarak faaliyet göstermiş. Ming Hanedanlığından 14, Qing Hanedanlığından (1644-1911) da 10 imparatorun, ailelerinin ve hizmetkârlarının evi olmuş. Bernardo Bertolucci ‘nin “Son İmparator” adlı başyapıtından hatırladığımız küçük Puyi tahttan fedakârlık ettikten sonra da, bir tür ev hapsi olarak kabul edilse de, 1925 yılına kadar Yasak Şehir’de yaşamaya devam etmiş. Dünyanın en büyük ve en iyi korunmuş sarayı olarak kabul edilen Yasak Şehir 1925 yılından beri, her gün ortalama 80.000 kişinin ziyaret ettiği bir müze olarak hizmet veriyormuş. 1987 yılından itibaren de UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.

Bir zamanlar sadece İmparatorların ve özel durumlarda bazı farklı kişilerin kullanabildiği ana kapıdan geçerek dış saraya doğru yürüyoruz…

Yasak Şehir dikdörtgen şeklinde, 7,9 metre yüksekliğinde, taban genişliği ise yer yer 8,62 metre uzunluğunda duvarların içinde inşa edilmiş ve çevresinde yaklaşık 4 km su kanalları bulunuyor. Duvarların dört köşesinde kuleler yer alırken, kuzey ve güneyde birer ana kapısı mevcut. Aslında en çok bilinen giriş kapısı dünyaca meşhur Tiananmen Meydanı’na açılan Cennet Kapısı (bazı kaynaklarda Göksel Huzur Kapısı). Bu kapının tam ortasında, meydana bakan Mao’nun bir fotoğrafı bulunuyor ve bu fotoğraf her yıl 1 Ekim’de başka bir Mao resmiyle değiştiriliyormuş. Kapının üst tarafında Meydanda düzenlenecek törenlerin izlenebilmesi amacıyla bir platform bulunuyor.
 
Oldukça  geniş bir alanı kapsayan Büyük Uyum Meydanı ve aynı adlı Kapı (Taihemen) dış saraya giriş yapılan bölge olarak biliniyor…

 Yasak Şehir teknik olarak iki farklı bölümde ve mimari anlayışta inşa edilmiş: Dış Saray ve İç Saray. Meridyen Kapısı’ndan giriş yapılan Dış Saray üç temel binadan oluşuyor: Büyük Uyum Binası (Taihedian), Orta Uyum Binası (Zhonghedian) ve Uyumu Koruma Binası (Baohedian). Bu binalar İmparatorun politik faaliyetleri yürüttüğü, elçileri ve diğer devlet görevlilerini kabul ettiği, törenler düzenlediği bir tür yönetsel mekan olarak kullanılmış. Bu üç binanın her iki yanında da bahçeler ve farklı binalar inşa edilmiş. İmparatorun yüksek mevkiini ve otoritesini herkese göstermek amacıyla bu bölgede ağaç dikmek yasakmış. Bir tür “hiç kimse ve hiçbir şey benden yüce olamaz” tarzında bir anlayış olsa gerek. Aynı zamanda güvenlik gerekçesiyle de ağaçların yasak olduğunu belirten kaynaklar mevcut. İç Saray dediğimiz kuzeydeki bölgede ise üç önemli Saray bulunuyor: Cennet Saflığı Sarayı (Qianqinggong), Birlik ve Barış Sarayı (Jiaotaidian) ve Dünyevi Huzur Sarayı (Kunninggong). Bu üç ana saray dışında altı adet batı yakasında, altı adette doğu yakasında olmak üzere 12 küçük saray daha bulunuyor. İç Saray imparator ve ailesinin özel mekânları olarak kabul ediliyormuş. Hatta ortadaki Birlik ve Barış Sarayı ve avlusu, düğünlere ve özel törenlere ev sahipliği yapıyormuş. Çevresindeki bahçeler ve avlularla farklı bir mimari stili bünyesinde barındırıyor.

Büyük Uyum Kapısı’nın sağ ve sol tarafında yer alan bronz aslanlar bu bölgenin en önemli figürleri olarak kabul ediliyor…

 Pek çok yayında Yasak Şehir’de 9999 buçuk oda olduğu söylenir. Eski çağlarda yaşayan Çinliler için sadece Cennet Tanrısı 10.000 odaya hak kazanabilirmiş. İmparator da Cennet Tanrısının oğlu olarak kabul edildiği için 10.000’den önceki en büyük rakam olarak 9999 buçuk odalı bir sarayda oturabilirmiş. Aslında Sarayda bu kadar sayıda oda bulunmuyormuş, zira Çinliler için bir oda demek dört direk/sütun arasında kalan kare olarak kabul ediliyormuş. Büyük salonlarda çok fazla sütun bulunduğu için aslında bir salon çok sayıda oda anlamına geliyormuş. Aynı zamanda hiçbir dört sütun arası yarım oda sayılamayacağı için “buçuklu” oda olması da teknik açıdan imkânsız zaten. En son yapılan sayımda tüm saraylar, kuleler, köşkler dahil toplam 8.707 oda bulunuyormuş. Sizin anlayacağız 9999 buçuk oda işi sadece bir efsane.

Altın Nehir olarak adlandırılan kanalların üzerinde 5 farklı köprü bulunuyor. Ortada bulunan köprü tahmin edebileceğiniz gibi İmparatora ait…

 Rehberimiz Said’i takip ederek ve Mao’nun resmini selamlayarak Cennet Kapısından içeriye giriyoruz. İçimde tatlı bir heyecanla komple kalın mermer ve kesme taşlı geniş koridordan iki tarafında yüksek duvarlarla çevrili Meridyen Kapısına (Wumen) doğru ilerliyoruz. Yasak Şehrin giriş biletleri kapıya varmadan hemen sağ tarafta yer alan gişelerden alınıyor. 2011 yılında yapılan düzenleme ile Yasak Şehri gezmek isteyenler Meridyen Kapısından girip kuzeydeki Kutsal Savaşçı Kapısından (Shenwumen) çıkıyorlar.

Dış Saray bölgesinde bizi Büyük Uyum Binası karşılıyor. Avlusu ile birlikte 30.000 m2 lik bir alanı kapsayan bina mermer terası ile göz alıcı…

 Yeri gelmişken Yasak Şehri ziyaret kuralları ile ilgili birkaç teknik bilgiyi de paylaşalım. Yasak Şehre giriş ücreti yüksek sezon (08.30-17.30) denilen 1 Nisan-31 Ekim tarihleri arasında 60 Yuan, düşük sezonda (08.30-16.30) ise 40 Yuan. 2014 yılından beri tüm yıl boyunca milli bayramlar ve 1 Temmuz-31 Ağustos arası hariç olmak üzere Pazartesi günleri ziyarete kapalı. Elektronik rehber isteyenler 40 Yuan ücret ödüyor ve ilk aldığınızda da 100 Yuan depozito veriyorsunuz. Eğer rehberle gezmek istiyorsanız, gezmek istediğiniz yerlere göre 200-400 Yuan arasında ücret ödüyorsunuz. Her iki kapıda çantalarınızı ücretsiz olarak bırakabileceğiniz emanet ofisleri bulunuyor.

Yakın plandan Büyük Uyum Binası ve taş oymacılığının müthiş örneği olan mermer yol…

 Biletlerimizi aldıktan sonra Meridyen Kapısından içeriye giriyoruz. Meridyen Kapısı, Yasak Şehir’deki en yüksek yapı ve üçü ortada, ikisi de yanlarda olmak üzere toplam 5 kapısı var. İmparatorluk zamanında bu kapıları öyle kafanıza göre kullanamıyormuşsunuz. Ortadaki üçlünün en büyüğü olan kapı tahmin edebileceğiniz gibi İmparator için. İstisnai olarak evlendiği gün imparatoriçe bu kapıdan içeriye girebiliyor, aynı zamanda Sarayda eğitim gören öğrencilerden en yüksek dereceye alan üçü de bu kapıdan Şehri terk edebiliyorlar. Bu kapıyı kullanmak çok yüksek bir onur gerektirdiği için böyle düzenlemeler yapılmış. İmparator kapısının sağındaki kapı Bakanlar için ayrılmışken solundaki kapı ise hanedan mensupları için ayrılmış. Yanlardaki kapılar ise özel tören günlerinde açılıyormuş ve sadece kullanmalarına izin verilen kişiler buradan giriş-çıkış yapabiliyorlarmış. Meridyen Kapısı İmparatorun savaştan zaferle dönen komutanlarını kabul ettiği ve yeni Çin yılını duyurduğu törenlere ev sahipliği yapıyormuş.

Ters açıdan mermer yol …

 Meridyen Kapısından içeriye girdiğinizde aslında daha Yasak Şehre tam olarak girmiş olmuyoruz. Beş farklı mermerden yapılma köprünün süslediği Altın Nehrin de bulunduğu geniş bir alanı kapsayan Büyük Uyum Meydanı ve aynı adlı Kapı (Taihemen) karşılıyor bizi. Bu Kapı, iki tarafındaki daha küçük kapılarla birlikte, Dış Saray’ın da giriş kapısı olarak kabul ediliyor ve içeride karşılaşacağımız ihtişama bizleri hazırlama görevi verilmiş gibi dimdik duruyor. Kapının en büyük özelliği iki tarafında bulunan ve sarayın en büyükleri olan bronz aslan heykelleri. Sağ taraftaki erkek aslan imparatorun gücünü temsil eden bir topu sağ ayağının altına almışken, sol taraftaki dişi aslan ise sol ayağının altına aldığı bebek aslanla imparatorluğun devamı için kraliyet mensubu kadınların bol bol varis vermesini sembolize ediyor.

İçeriye girmeye izin vermedikleri için dışarıdan çekebildiğimiz kadarıyla “Ejderha Tahtı”…

 Yeri gelmişken Çin’de nereye giderseniz gidin göreceğiniz aslan figüründen de bahsedeyim. Çin mitolojisinde aslan, genellikle, dünyayı temsil ettiği düşünülen bir küre ya da bir top ile birlikte düşünülüyor. Bir anlamda hükümdarlığı, irade ve adaleti temsil ediyor. Çin sınırlarında “devlet sembolü” olarak kabul edilen aslan figürü, güç, heybet ve mutluluğun sembolü, insanları kötü güçlerin etkilerinden koruyan büyük koruyucu. Büyük Uyum Kapısı ve önündeki meydan, özellikle Ming Hanedanlığı döneminde, imparatorların sabah erken saatlerde devlet meseleleriyle ilgili toplantılarını yaptıkları yermiş. Qing Hanedanlığı döneminde ise daha çok resmi elçilerin kabul edildiği ve bazı şölenlerin düzenlendiği yer olarak kullanılmış.

Neredeyse tamamı ahşap olan Yasak Şehri korumak için her yere yerleştirilmiş olan devasa kazanlardan bir örnek…

 
İmparatorların yaşamının çoook uzun olmasını sağlaması için konulan kaplumbağalardan bir örnek…

 Kapının diğer tarafına geçtiğimizde artık Dış Saraya girmiş oluyoruz. Üç Buda’yı ve Taocu Üç Saflığı temsil eden üç büyük yapıdan ilki, kilit taşlarla kaplı 30.000 m2 lik devasa meydanın sonundaki Büyük Uyum Binası (Taihedian). Meydanın doğu-batı aksında birbirinin aynı iki kule bulunuyor. Büyük Uyum Binası, bazı kaynaklarda Altın Taht Salonu olarak da geçiyor zira imparatorluk tahtı burada yer alıyor. Yasak Şehrin en büyük salonu ve Çin’in de ahşaptan yapılmış en büyük binası. İmparatorların tahta çıkışı, düğün törenleri gibi en önemli kutlamalar bu binada yapılıyormuş. Binaya iki taraftan yükselen mermer bir merdivenden çıkabiliyorsunuz. Merdivenlerin ortasındaki bölümde ise iki tarafında dar merdivenli, ejderhaların incilerle oynamalarını betimleyen müthiş taş oymacılığı ile göz kamaştıran bir yol bulunuyor. Burada yürümek yasak ama keyifli fotolar alabiliyorsunuz.

Dış Sarayın en küçük binası olan Orta Uyum Binası…

 
Orta Uyum Binasında İmparatorun bakanlarıyla görüşmeler yaptığı taht…

 Binanın içinde, salonun arka tarafına doğru “Ejderha Tahtı”nı görüyoruz. Neden böyle isimlendirildiğine gelince: Çinliler, kendilerini “ejderin torunları” olarak tanımlıyorlar. 12 burçtan en önemlisi de ejder burcu. Özellikle Yasak Şehri kuran ve burada ikamet eden Ming ve Qing Hanedanlıkları döneminde ejder, sadece imparatorlara özgü bir sembol olmuş. İmparatorların elbisesinde mutlaka ejder deseni olurmuş ancak halkın ejder sembolü kullanması kesinlikle yasaklanmış. Okuduğum bir kaynak, Yasak Şehir’de kaç adet ejderha figürü olduğuna dair hiç kimsenin kesin bir sayı veremediğini söylüyordu. Gerçekten de çatılarda, salonlarda, sütunlarda, bahçelerde, duvarlarda, merdivenlerde binlerce farklı türde ejderha figürüne rastlıyorsunuz. Kaldı ki sadece taht “ejderha” olarak adlandırılmıyor. İmparatorun kıyafeti “ejderha kıyafeti” yatağı bile “ejderha yatağı” olarak tanımlanıyor. Bunun yanında özellikle çatıların köşelerinde bulunan minik ejderler çok şirin görünüyor. Binanın çatısının köşesinde ne kadar fazla sayıda ejder figürü bulunursa o evde ikamet eden kişinin makam ve mevkii o kadar yüksek oluyormuş. Öyle kafanıza göre ejder koyamıyorsunuz yani. Bugün, mitolojik anlamı bir tarafa, ejder, Çin’de bir tür milli birliğin manevi sembolü olarak görülüyor. Ayrıca Çin milletine sonsuz uğur getirdiğine de inanılıyor.

Uyumu Koruma Binası…

 İçeriye girmek yasak olduğu için ancak dış tarafa açılan kapılardan fotoğraflama şansımız var. Böyle diyorum çünkü bulunduğumuz noktaya nispeten uzak kaldığı için ancak fotoğraf makinelerinin yakınlaştırma özelliği ile daha net görebiliyoruz. Salonun içi, tavan ve özellikle de taht oldukça lüks görünüyor. Gözünüzle görebildiğiniz her yerde, hatta tahta çıkan basamaklardaki halılarda bile, ejderha figürleri sizi selamlıyor. Taht, normal olarak, yaklaşık 2 metre yüksekte konumlanmış. Ön tarafında yeşil oymalı tütsü yakıcılar, yan taraflarında da turna kuşu figürleri var. Bunlar uzun yaşam sembolleri olarak kabul ediliyormuş. Tahtın bulunduğu salonun tavanında beyaz bir inciyle oynayan camdan yapılmış iki ejderha figürü var. Efsaneye göre imparatorun sülalesinden olmayan ve tahtı hak etmeyen birisi tahta çıkmaya kalkarsa inci bunu fark ederek kafasına düşecek ve onu öldürecekmiş. İnanmak size kalmış.

Uyumu Koruma Binası içinde yer alan taht…

 Büyük Uyum Binasının terasında kısa bir fotoğraf molası verirken daha önce söylediğim gibi bu kadar kalabalık içinde nasıl fotoğraflar çekebildimse o kadar başarılı olabildim. İşin ilginç tarafı yabancı turistten fazla yerli turist mevcut. Zaten bu adamlara iç turizm yeter esprileri eşliğinde 30 dereceyi bulan sıcaklıkta etrafı dolaşmaya başladım. En az bina kadar güzel düzenlenmiş terasta dolaşırken oradaki bronz kaplumbağa heykeli ile devasa bir bronz çanak dikkatimi çekti. Rehberimize sorduğumda Yasak Şehir’deki tüm binalar ahşap olduğu için farklı noktalarda bu tarz devasa çanaklar görülebileceğini, bunların olası bir yangın başlangıcında hemen ilk müdahalenin yapılabilmesi için konulduğunu söyledi. Kaplumbağanın da eski inanışta uzun yaşamı temsil ettiğini ve imparatora adandığından bahsetti.

16,57 metre uzunluğunda ve 3,07 metre genişliğindeki tek parça devasa mermer taş oldukça etkileyici…

 Dış Saray’daki üç önemli binanın en küçüğü olan Orta Uyum Binası (Zhonghedian) 580 m2 alan kaplıyor. Köşk tarzında inşa edilmiş olan bina imparatorun büyük törenler öncesinde, Büyük Uyum Sarayına geçmeden evvel, hazırlıklarını yaptığı, bakanlarıyla görüşmelerde bulunduğu ve dinlendiği yer olarak biliniyor. Binanın içinde iki tarafında “luduan” adı verilen tek boynuzlu efsanevi bir canavarın altından heykellerinin bulunduğu bir taht var. Mitolojik anlatıma göre gerçekte var olmayan luduan her gün 9000 km koşabiliyor, bütün dilleri konuşabiliyor ve geleceği önceden bildirebiliyormuş. İmparatorun bilgeliğini ve zekasını temsil ettiğine inanılıyormuş. Yine burada tütsü yakıcılar da eksik değil.

 
Çatılar, duvarlar ve saçaklar sanatsal nitelikte eserlerle süslü. Mitolik kuşa binmiş adamın önderliğinde minik heykeller dizisi tüm çatılarda…

 Dış Saray’ın son binası ise Uyumu Koruma Binası (Baohedian). Binanın dört köşesindeki saçaklarda bulunan minik hayvan heykellerinin sayısı 10. Daha önce de bahsettiğim eski Çin’de evlerin saçaklarındaki bu heykellerin sayısı evin sahibinin statüsü ile doğru orantılıymış. Yani ne kadar hayvan o kadar yüksek rütbe. Bu hayvanların sayısı en çok 10 olabiliyormuş ve bu da tahmin edebileceğiniz gibi imparatorluk binalarında bulunuyormuş. Bu heykellerin en arkasında mutlaka devlet otoritesini temsil eden ejderha oluyormuş, en önde de “çilin” denilen mitolojik bir kuşa binmiş adam bulunuyormuş. Sadece bu minik heykellerden dolayı değil ama çatılar ve duvarlar adeta sanatsal bir anlayışla inşa edilmiş. Saçakların altındaki bir metreye kadar ki her boşlukta rengarenk desenler içinde bizlere bir şeyler anlatmaya çalışan eserler mevcut. Çatılar da yukarıya doğru kıvrık olarak yapılmış ve bunun nedeni de mimari de ahşap malzeme kullanıldığından, yağmur sularının ahşap duvarları ıslatmasını önlemekmiş.

Cennet Saflığı Kapısı İç Saraya açılan kapı olarak biliniyor…

 Uyumu Koruma Binasında Ming Hanedanlığı döneminde yeni prenseslerin ve taç giyecek prenslerin tanıtılmasına yönelik törenler düzenlenirken Qing Hanedanlığı döneminde ise Bahar Şenliği, Fener Festivali gibi etkinler burada kutlanırmış. Saray içinde eğitim görenlerin nihai sınavlarının yapıldığı yer olduğu için de dünyada memuriyet sınavlarının ilk yapıldığı yer olarak da anılıyormuş. Binanın arka tarafında, merdivenlerin ortasında, benzerini Büyük Uyum Binasında da gördüğümüz, tek parça mermerden inşa edilmiş bir rampa var. Etrafı ejderha oymalarıyla süslü olan bu tek parça taş, yaklaşık 70 km ötedeki Fangshan bölgesinden, bugün gördüğümüz haliyle, 20.000 işçi tarafından tam 28 günde Yasak Şehre getirilmiş. Müthiş bir güç ve emek gerektirdiği şüphesiz. Tıpkı diğer yerlerde olduğu gibi burayı da fotoğraflamak için ciddi bir çaba sarf ediyorum. Metrekareye kaç insan düşüyor çok merak ediyorum doğrusu.

Cennet Saflığı Kapısındaki küçük mermer taşın iki tarafında bizi yine aslan figürleri karşılıyor…

 Yasak Şehirle ilgili enteresan bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. İmparatorlar her gün farklı bir odada dinlenirlermiş ve o gün hangi odada bulunduğunu sadece çok yakın korumaları bilirmiş. Bazı durumlarda imparatoriçe dahi bu bilgiye sahip olmuyormuş. Yaklaşık 600 yıl boyunca hiçbir hükümdarın saldırıya uğramamasını ve hayatını kaybetmemesini buna bağlıyorlar ve Yasak Şehrin görevini başarıyla yerine getirdiğini söylüyorlarmış. Elbette diğer güvenlik önlemleri de bunu desteklemiştir.

Cennet Saflığı Sarayı…

 Bizi İç Saraya dolayısıyla imparatorun özel konutlarına kavuşturacak kapı Cennet Saflığı Kapısı (Qianqingmen). Kapı 1420 yılında inşa edilmiş ve 1655 yılında restorasyondan geçirilmiş. Büyük Uyum Kapısında gördüğümüz aslanlara burada da rastlıyoruz. Aynı zamanda yangından koruma amaçlı büyük bronz kazanlar da mevcut. Bu kazanların ağırlığı yaklaşık 2 tonmuş ve yine 2 tondan fazla su kapasitesi varmış. Bu bölümde 22, tüm Yasak Şehir’de ise toplam 308 adet bronz kazan bulunuyormuş. Her taraf ahşap olunca böyle bir önlem de kaçınılmaz oluyor elbette. Kapının bulunduğu meydanın doğu ve batı taraflarında bulunan daha küçük kapılarla Yasak Şehrin diğer bölümlerine geçilebiliyor. Doğudakiler prenslerin çalışma odaları, batıdakiler ise İmparatorun ve hadımağaların çalışma odaları. İç Saray, Dış Saraya göre daha sık binalardan ve odalardan oluşuyor. Çok fazla zamanımız olmadığı için her iki yanda kalan binaları görme şansımız olmuyor. Bunlardan bazılarında imparatorluk döneminde kullanılan malzemeler de sergileniyormuş ama bunlar çok ciddi şeyler değilmiş. Buradaki eserlerin büyük bölümü Tayvan’daki Ulusal Müzede sergileniyormuş. Binalardan bazıları da bakımda olduğu için ziyarete kapalıymış.

Yan binalara açılan koridorda ilerlerken pek çok kapının kapalı olduğunu görüyoruz…

 Kapıdan geçerek mermerlerle süslü uzun bir yoldan Cennet Saflığı Sarayı (Qianqinggong) na ulaşıyoruz. Saray, İç Saray’daki en büyük bina. Ming Hanedanlığı ve Qing Hanedanlığının ilk dönemlerinde İmparatorun bizzat yaşadığı saray burasıymış ama sonradan bu değişmiş ve imparatorun bakanları ile özel toplantı yaptıkları bir yer olarak kullanılmış. İmparatorlar öldüklerinde naaşları birkaç gün bu sarayda bekletilirmiş. 1798 yılında çıkan yangından sonra yeniden inşa edilen Sarayın tam ortasında görkemli bir taht bulunuyor. Turna heykelleri ve tütsü yakıcılar burada da mevcut.

Tescilli tuvaletin ispat vesikası…

 Yeri gelmişken Yasak Şehir’de iki temel rengin hakim olduğunu söylemem lazım: Kırmızı ve sarı. Duvarlar genel olarak kırmızı iken çatı ve saçaklarda ağırlıklı olarak sarı renk kullanılmış. Sarı renk imparatorluk rengi ve her zaman merkezi konumu ifade ediyormuş. Daha önce de söylediğim gibi Yasak Şehir Çinlilere göre dünyanın merkezi olduğu için çatılar ve kiremitler tamamen sarı renkte. Duvarlar, sütunlar, kapılar ise kırmızı yapılmış ki bu da Çinliler arasında büyük olayları, mutlu ve huzurlu zamanları temsil ediyormuş. Şimdi de Birlik ve Barış Sarayı’na (Jiaotaidian) geliyoruz. İki büyük Sarayın arasına sıkışan bu küçük kare biçimindeki saray 1797 yılındaki yangından sonra yeniden inşa edilmiş. Ziyaretimiz sırasında kapalı olduğu için burayı görme şansımız olmadı maalesef.

İmparatorluk Bahçesindeki keyifli yerlerden birisi olan ve 1535 yılında inşa edilen Myriad Köşkü ilkbaharı temsil ediyormuş…

Ve geldik Yasak Şehir’deki son sarayımıza: Dünyevi Huzur Sarayı (Kunninggong). Ming Hanedanlığı zamanında imparatoriçenin konutu olarak kullanılan Saray, Qing Hanedanlığı zamanında ikiye bölünmüş. İki oda imparator ve eşine, kalan dördü de ibadethane olarak düzenlenmiş. Özellikle evlilik sonrası imparator ve imparatoriçe ilk birkaç günlerini bu Sarayda geçiriyorlarmış. Qing Hanedanları Mançu oldukları için ibadet onlar için ayrı bir önemdeymiş. Bu yüzden de ibadethaneler Sarayın içine alınmış. Tıpkı bir önceki Sarayda olduğu gibi burası da kapalı olduğu için maalesef içini görme şansımız olmadı. Gerçi açık olsaydı da ne kadar görebilirdik o da ayrı bir konu. Yasak Şehir’de en rahatsız edici konu gezdiğiniz salonların hiç birine girememeniz. Bu yüzden de bir noktadan sonra birbirine benzeyen, hiçbir farkı kalmayan bina yığınları haline gelmeye başlıyor. Buna bir de yoğun kalabalıklar eklenince içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Salon ve binalar da neredeyse boş oldukları için bir zaman sonra monotonlaşmaya başlıyor.

Yeşil Yüzen Köşk…

 Sarayları bitirdikten sonra binalarla çevrili bir koridordan kuzey bölümünün son noktası olan bahçelere ulaştık. Bu arada yolda giderken ilk defa “4 yıldızlı tuvalet” gördüm. Evet bunu ben uydurmuyorum, koskoca Çin Turizm Bakanlığı tarafında dört yıldız verilmiş bir tuvalet tabelasını görünce sırf merakımdan içeriye daldım. Baktım bizim arkadaşlardan bir kaçı oradaki koltuklara oturmuşlar dinleniyorlar. Neden mi? Dışarısı en az 30 derece ve içeride buz gibi klima havası var. Tertemiz de bir tuvalet olduğunu söylemeliyim. Boşuna almamış yani dört yıldızı.


Ve sıra geldi İmparatorluk Bahçesi ya da Çince adıyla “Yuhuayuan”.  Burası tamamen İmparator ve aile fertleri için özel olarak oluşturulmuş bir bahçe. Yaklaşık 1,2 hektarlık bir alanı kapsayan bahçe 1420 yılında, eski tarihli bir tapınağın kalıntıları üzerine, inşa edildiği orijinal haliyle duruyormuş. Bahçenin en büyük binası İmparatorluk Barış Salonu (Qin'andian). 15. Yüzyıla tarihlenen binanın hemen ön tarafında yer alan 400 yıllık çam ağacı imparator ve imparatoriçe arasında uyum ve birlikteliği temsil ediyormuş. Bahçenin dört köşesinde “pavillion” denilen küçük köşkler bulunuyor ve bunlar da dört mevsimi sembolize ediyormuş. Şirin köşkler, taş döşeli minik minik bahçeler, devasa ağaçlar, tütsü yakıcıları, rengarenk çiçeklerle oldukça keyifli bir yer olduğunu söylemem lazım.

Yasak Şehri terkederken Kutsal Savaşçı Kapısı bizleri tüm haşmetiyle selamlıyor…

Yaklaşık 2,5 saat süren Yasak Şehir turumuzu kuzeydeki Kutsal Savaşçı Kapısından (Shenwumen) çıkarak tamamlıyoruz. Yasak Şehrin etrafındaki güvenlik kanalları (The Moat) tüm ihtişamıyla salınıyor. Sarayı dış etkilerden savunmak amacıyla inşa edilmiş olan bu 3800 metre uzunluğunda ve 52 metre genişliğindeymiş. 1999 yılında elden geçirilen bu 500 yıllık savunma hattı keyifli ve oldukça ikna edici bir görüntü sunuyor.

Kanaldan küçük bir kare…

 Yorgun ama mutlu şekilde Yasak Şehri terkediyoruz. Elbette burası öyle 2,5 saatte geizebilecek bir yer değil. Maalesef programımızın yoğunluğundan dolayı daha fazla zaman ayıramadık. Ana aksın dışında kalan pek çok noktaya gidemedik bile. Siz siz olun eğer imkanınız varsa buraya 4-5 saat ayırın, yan yollara sapın, girilmesine izin verilen yer bulursanız dalın içeri. Koskoca bir medeniyetin en büyük ve görkemli izleri eminim sizlerle olacaktır.

Seyahatle kalın…