Filipinler Gezi Notları - Manila | |
Yüreğim bavulunu toplamış çoktan; ruhum sırtlamış çantasını... "Uzaklar" çekiyor içimdeki seyyahın tasmasını... Can Dündar İçimdeki seyyah “Hadi” diyor. “Topla bavulunu, şöyle bir dolaş. Gitmişken sıcak bir yerlere git. Kış sert geçecek, güneş depola.” Uydum içimdeki seyyahın sözlerine. Kısa bir araştırmadan sonra Filipinlere gitmeye karar verdim. Arkadaşım da “tamam” deyince başladık hazırlıklara... İlk önceliğimiz güzergahımızı belirlemek oldu. 7100 adası bulunan ülkenin neresine gidecektik? Nerede ne kadar kalacaktık? İnternette yayınlanmış gezi yazılarını inceleyerek güzergahımızı şöyle belirledik. 1- İstanbul’dan Manila’ya gidiş. 2 gece Manila’da konaklama. Uçakla Coron’ a geçiş. 2- Coron’da 4 gece konaklamanın ardından feribotla El Nido’ya geçiş. 3- El Nido’ da 4 gece konaklama. 4- Uçakla Boracay’ a geçiş. 5- Boracay’da 3 gece konaklama. 6- Uçakla Manila’ya geçiş 1 gece Manila’ da konaklama. 7- Ertesi gün İstanbul’a dönüş. Toplam 14 gece konaklama, 2 gece uçak yolculuğu. Gezi tarihini de 26 Kasım - 12 Aralık 2018 olarak belirledik. 13 Eylül 2018 tarihinde biletleri aldık. Saudi Havayollarından Cidde aktarmalı İstanbul – Manila gidiş, dönüş 420 Avro. Manila – Coron (Cebu Pacific) 4320 peso (10 pesoyu 1 TL olarak hesapladık.) El Nido – Boracay (Air Swift) 4260 peso Boracay – Manila (Cebu Pacific) 2850 peso 26 Kasım 2018’ de İstanbul’dan saat 12’de kalkan uçağımız 15.30’ da Cidde’ye indi. Suudi Arabistan’la aramızda saat farkı yok. Cidde Havaalanında körük yok. Yolcular otobüsle terminale taşınıyorlar. Oldukça geniş bir alana yayılmış. (Dönüşte İstanbul uçağına binebilmek için terminalden uçağa otobüsle 20 dakikada gittik.) Otobüsten inip terminal binasına girdiğinizde transit yolcular için ayrı bir bölüme yönlendiriliyorsunuz. Bu bölümdeki görevli, pasaportunuzu ve uçuş katınızı kontrol ettikten sonra üst kata çıkılıyor. Burada tekrar güvenlik kontrolünden geçtikten sonra yolcu salonuna geçmenize izin veriliyor. Yüzlerce yolcunun beklediği terminal binası ne yazık ki oldukça küçük ve yetersiz. Yolcuların tamamı umre için Dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş Müslümanlar. Kadınlı erkekli yüzlerce kişi… Koltuklar yetmemiş, yerlerde oturuyorlar… Dört kabinden oluşan tuvalette pisuvar yok. Ayrı bir abdest alma yeri olmadığı için lavabolarda abdest alınıyor. Tam bir karmaşa. Ufak bir bölüm de namaz kılmak için ayrılmış. Her yıl gerek umre, gerek hac zamanı binlerce kişiyi ağırlayan bu alanın çok daha temiz, tertipli ve düzenli olmasını bekliyor insan. Terminalde telefon şarj noktaları, yiyecek içecek satılan dört dükkan, parfüm, çikolata, hurma… satılan gümrüksüz alışveriş yerleri var. Yirmiden fazla, inen-kalkan uçakları görebileceğiniz, üzerinde uyunabilecek koltuk saydım. Klimalar aşırı çalışıyor. Her yer buz gibi. Tedbirli olmakta yarar var. Bu terminalde gidiş geliş, toplam 18 saat beklediğimiz için bu kadar ayrıntılı yazdım. Cidde’den 23.00’ da kalkan uçağımız, 10 saat sonra Manila Havaalanı’na indi. Filipinler Türkiye’den 5 saat ileride. Uçakta dağıtılan “ARRIVAL CARD” larımızı pasaportla birlikte görevliye verdik. (Pasaport kontrolüne girmeden önce sol taraftaki masalarda bu kartlardan ve kalem var. Orada da doldurabilirsiniz.) Hiçbir şey sormadı, fotoğrafımızı çekip, parmak izi aldıktan sonra giriş damgasını vurdu. Gelmeden önce incelediğim bazı sitelerde (Hatta havaalanı sitesinde de) girişte yolcuların ateşinin ölçüldüğü, ayrıca gümrük formu da doldurulduğu yazıyordu. Biz böyle uygulamalarla karşılaşmadık. Bir saati aşkın bekleyişten sonra valizlerimizi alıp gümrükten sorgusuz geçtik. İlk işimiz biraz para bozdurmak oldu. Havaalanıyla şehir merkezi arasında kur farkı yok. Hemen her yerde 1 dolar 51.90-52.00 peso yapıyor. (2018 Aralık) Havaalanından, Makati bölgesindeki otelimize gitmek için sarı taksileri tercih ettik. Alanın hemen çıkışında göreceğiniz bu taksilere binmeden önce görevliye nereye gideceğinizi söylüyorsunuz, sırayla sizi gelen araçlara bindiriyor. Taksimetre ne yazarsa onu ödüyorsunuz. “Kazıklandım mı acaba?” Hissini yaşamıyorsunuz. Kalabalık olursa biraz beklemek gerekiyor. Bunun yanında bir de beyaz renkli taksiler var. Ellerinde standart bir fiyat listesi, size gideceğiniz bölgeye göre fiyatı gösteriyorlar. 1800 peso isteyip pazarlıkla 1500 pesoya düştükleri yere, sarı taksiyle 920 pesoya gittik. Tercih sizin. İstediğinizi seçebilirsiniz. Manila trafiğini görünce İstanbul “cennet” diyoruz. Öylesine kalabalık, karışık, kimin nereden geldiği belli olmayan bir trafik var. Üstüne üstlük yoğun bir egzoz dumanı. Gerek Manila’da gerek gezdiğimiz adalarda bu egzoz dumanı hep var oldu. Buralara gelirseniz öncelikle birer maske alın. Zaten insanların bir çoğu da maske ile dolaşıyor. Manila’da Red Planet Makati Otelde kaldık. Kahvaltı dahil 2 kişi geceliği 36 dolar. Manila’nın eğlence bölgesi P. Burgos caddesinin yanında, temiz, konforlu, güvenli bir otel. P.Burgos Sokağı Odamıza yerleşip biraz dinlendikten sonra çevreyi dolaşmaya çıkıyoruz. Bulunduğumuz bölgede bar ve eğlence yerleri oldukça yoğun. P. Burgos Sokağı boyunca yürüyoruz. Türk lokantası da dahil çeşitli ulusların lokantaları var. Lokanta ve barlar, kaldırım kenarlarına masa, sandalye çıkarmışlar. Yoğun bir turist kalabalığı yok. Belli ki daha turist sezonu gelmemiş. Kaldırım kenarındaki masalardan birine oturup biralarımızı yudumlarken gelen geçeni seyrediyoruz. Yalova’dan yola çıkalı neredeyse 28 saat oldu. Yorgunluk kendini iyice hissettiriyor. En iyisi fazla oyalanmadan otele gidip uyumak… Sabah saat 9’da uyanıyoruz. Otelimizin girişinde bulunan kafe – barda kahvaltımızı yapıyoruz. Fazla çeşit yok. Omlet söylüyoruz. Zeytinimizi de çıkarınca bize yetiyor. Bu gün Manila’da Rizal Park’ı ve eski şehri gezeceğiz. Sonrasında da deniz kenarına inip turlayacağız. Rizal Park’a gitmek için otel resepsiyonundan “uber” çağırttırdık. 372 peso ödedik. (Park otele 7.5 km.) Ermita bölgesinde yer alan Rizal Park Manila’nın kalbi. Özgürlük savaşçısı, şair ve yazar olan Jose Rizal’ın İspanyollara karşı başlattığı özgürlük mücadelesinin merkezi. Park içinde bulunan “Çin Bahçesi” ni de geziyoruz. Çin Bahçesi Buranın hemen yanındaki “Japon Bahçesi” bakım nedeniyle kapalı olduğundan içeri giremedik. Parktan çıkıp sol taraftaki Intramuros Bölgesi’ne doğru yürüyoruz. “Intramuros bölgesi, beşgen şeklinde kurulu olan ve yaklaşık 4.5 km uzunluğunda surlar ile çevirili bir bölge. Manila’nın ilk kurulduğu yer ve şehrin en önemli turistik bölgesi. İspanyol Mimarisinin etkilerini hissediliyor. Giriş ücreti yok. Ayrıca çoğu gezilecek yer olan kiliseler, müzeler, hastaneler bu bölge içerisinde.” Eski şehrin girişi Babi ve lombardinisi “Lombardini!” adını verdiği 3 tekerlekli bisikletiyle Babi çıkıyor karşımıza. Sıkı bir pazarlıktan sonra saati 500 pesoya bizi gezdirmeye razı oluyor. Tüm bölgeyi toplam 2 saatte gezdiriyor bize Babi. Nerede ne olduğunu anlatıyor, poz verdirip fotoğraflarımızı çekiyor. De Dilao Manila Cathedral Fort Santiago Japon'lar tarafından öldürülen 100.000 Filipinli anısına.. Bambudan yapılmış bisiklet San Agustin Kilisesi’ni, Manila Katedrali’ni, Santiago Kalesi’ni (Fort Santiago) ve diğer yerleri görüyoruz. “Bu kadar tarih yeter, bizi deniz kenarına götür Babi!” diyoruz. Deniz kenarında Harbor View Restaurant’ta denizle kucak kucağa oturup karnımızı doyuruyor, biralarımızı içiyoruz. Yeni yıla hazırlanılıyor Önce paytona sonra da taksiye binerek ulaştığımız, Manila’ nın en büyük alışveriş merkezi olan “Mall of Asia” yı da şöyle bir dolaştıktan sonra otelimize dönüyoruz. Gece erken yatıyoruz. Yarı sabah Coron’a uçacağız. Otelin barı |