Selanik, İskeçe, Kavala, Ayvalık’tan katamaranla Midilli gezilerim ve Edirne’de 1 hafta kalıp, araba kiralayarak Pazarkule sınır kapısından, Kastanies, Orestiada ve küçük Yunan köyleri, İpsala gümrük kapısından geçerek ulaştığım Dedeağaç (Alexandroupo) gezilerim en sevdiklerimdi. Bu gezilerimden arda kalan düşüncem, komşularımızla benzerliklerimizin epeyce olduğuydu. Ege denizinin iki ayrı yakası olan, 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde yaşamış, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke, dil ve inançları dışında birbirlerine çok benziyor. Yunanistan’ın gezdiğim yerlerinde gözlemlediğim, yerleşim yerlerinin eski doğallığını koruması, yapılaşmanın kararınca olması, adalardaki bozulmamış coğrafya, denizinin temizliği, balıkların ve deniz ürünlerinin bolluğuydu. Solda muhteşem Akropolis, sağda ise Akropolis’ten Erektheion Tapınağı…
Atina hep gitmek isteyip nasıl olsa giderim dediğim yerlerden biriydi. Hayat sürprizlerle dolu. Oğlumuz, Sofia ile evlenince bizim için Türk-Yunan komşuluğu, komşudan da öte akrabalığa evrildi. Sonrasında dünürlerimizin daveti üzerine yeni yılı karşılamak için Ankara’dan direkt uçuşla Atina’ya vardık. Atina Yunanistan'ın başkenti ve yaklaşık 4 milyon nüfusuyla en büyük şehri. İnsanlık tarihine damgasını vuran Antik Yunan medeniyeti deyince Atina akla gelir. Düşünce tarihinin en önemli filozoflarından biri olan Aristo, Sokrates, Platon, demokrasiyi savunan devlet adamı Perikles, önemli tragedya yazarlarından Sofoklis, Evripidis, Eshilos, komedya yazarı Aristofanis ilk akla gelenlerden. Beyaz mermer bloktan Athena Nike Tapınağı…
Yeni akrabalarımızla sohbetlerimiz ortak yemeklerimiz, benzer deyimlerimiz, atasözlerimiz, sözcüklerimiz, gelenekler etrafında dolanıyor. Sohbetimizde kısa bir sürede 100’e yakın benzer sözcük, hatta benzer deyim ve atasözleri de buluyor ve karşılıklı hoşnut oluyoruz (İlk akla gelenler Aç ayı oynamaz - Ateş olmayan yerden duman çıkmaz - Havlayan köpek ısırmaz - Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş - Damlaya damlaya göl olur). Ayrıca Yunanca da Türkçe sözcüğün sonunda i ve s harfiyle biten yüzlerce ortak sözcük (Anadolu-Anatoli / barbunya - barbunia / fidan – fidani / hamam – hamami / kadayif -kadaifi / karpuz – karpuzi / zarif – zarifis / tembel – tembelis /musakka -musakkas / bakkal – bakkalis / baklava - baklavas) buluyoruz. Atina’da kaldığımız sürece tanıştığımız yeni insanlarla olan ortak dilimiz misafirperverlik ve sıcakkanlılık. Yunan tarihine destansı yolculuk için rotamız Akropolis Müzesi…
Bir hafta boyunca buradayız. Noel zamanı olduğu için şehirde süslenmiş çam ağaçları, neşeli ve renkli yeni yıl sembolleri her tarafta, ışıl ışıl parlıyor. Kar yok, ancak hava soğuk. Doğal olarak dikkatimi çeken her şeyi öğrenmek istiyorum. Sohbetlerimiz sırasında gözüme ilişen renkli bir kartın ne olduğunu sorduğumda; çoğunlukla herkesin edinebildiği yıllık tiyatro kombine bileti olduğunu söylüyorlar. Yunanlıların tiyatro sevgisi anlaşılan Antik Yunandan beri sürüyor diye düşünmeden edemiyorum. Keşke ülkemizdeki sadece bir azınlık değil, çoğunluk kombine tiyatro biletine sahip olsalar diye düşünüyorum. Akropolis Müzesinde güzeller güzeli Afrodit… Akropolis Müzesinde Athena ile Poseidon’un çekişmesi…
Yunanistan da kaldığım sürece aklımda kalan lezzetler: yeni yıl keki (vassilopita), doğal otlardan (horta) zeytinyağlı lezzetler, mezeler, deniz ürünleri, kırmızı kapya biberli börek, yunan usulü tas kebap, feta peynirli ballı tatlı, noel kurabiyeleri (melomakarona), salatalar, dolmalar enfes. Sofia’ya sorduğumda bu lezzetleri de ekledi: Yunan çoban salatası (Horiatiki), Sahanda yapılan aperatifler (Saganaki), Terbiyeli tavuk çorbası (Avgolemono), Cacığın koyu olanı (Tzaziki), Sahanda beyaz peynirli karides (Garides me Feta), Şişte tavuk veya et kebap (Souvlak), Musakka’nın fırında pişen Yunan versiyonu (Moussakkas), Yaprak sarma (Dolmades), Köfte (Keftedes), Döner (Gyros), Ballı yoğurt tatlısı (Yaourti Me Meli). Bizim mutfağımıza çok benziyor. Klasik yunan kahveleri her daim hazır. Kahveler minyatür özgün bir tüpün (kamp ocağı gibi) üzerinde pişiriliyor. Öğle yemeklerinde menü zengin. Çok lezzetli ve çeşitli peynirleri var. Feta peyniri her daim salatalarına garnitür. Simitleri bizim simitlerden daha ince, biraz daha büyük ve hafif tatlı. Solda Ulusal Arkeoloji Müzesi ve sağda ise uzaktan Hephaistos Tapınağı…
Beyaz mermer bloktan yapılmış Athena Nike Tapınağı, 1936 yılında yeniden inşa edilmiş. İon stilinde yapılmış olan bu yapının Olympos tanrıları ve Yunan savaşçılarının betimlendiği, dekoratif firizleri dikkat çekici. Erekhtheion Tapınağı Atina Akropolü’ndeki en önemli üç yapıdan biri, hem tanrıça Athena’ya hem de tanrı Poseidon’a adanmış. Tapınağın doğudaki kolonları iyonik tarzda inşa edilmişken, güneydeki kolonlar yerine kadın figürlü (karyatid) heykeller kullanılmış. Ulusal Arkeoloji Müzesinde Keros Adasından gelen tek parça oturan müzisyen heykelciği (The Lyre Player)…
Dünyanın önemli müzelerinden ve modern bir mimarisi olan Akropolis Müzesi. Akropolis Tepesi'nden çıkarılan arkeolojik buluntulara ev sahipliği yapan bu müzede gezmek Yunan tarihinin destansı bir geçmişine yolculuk yapmak gibi. Etkileyici, ferah ve epeyce büyük olan bu müzenin katları şeffaf zemin ile döşenmiş ve bu sayede ziyaretçiler alt kattaki tarihi eserleri görebiliyor. Ulusal Arkeoloji Müzesinde Kiklad Küçük Heykelleri ile Artemision jokeyi…
Akropolis manzarası Müzenin içinde gibi. Parthenon'un hikâyesinin anlatıldığı bir video gösteriminin olduğu yerde, Parthenon'un frizlerinden geriye kalanlar ve İngiltere'ye kaçırılanların kopyaları sergileniyor. Akropolis'in güney yamacında güncel konserlerin ve güncel tiyatro oyunlarının halen izlendiği, yaz festivallerinin düzenlendiği Heredos Atticus Tiyatrosu ve biraz ilerisinde Dionysos Tiyatrosu gerçekten etkileyici. Artemision Zeus Heykeli…
Şehrin dokusuna anlam katanlardan birisi de Roma Agorası. Birçok kalıntının yanı sıra Osmanlı döneminden kalan bir cami de (Fethiye Cami) var. Özellikle Roma döneminde inşa edilmiş olan Rüzgâr Kulesi ilgimi çekti. Mermerden yapılmış, sekizgen bir saat kulesi. Dünyanın ilk meteoroloji istasyonu olduğu düşünülen bu abide, saat kulesi olarak kullanılmış. Bu yapı Osmanlılar zamanında ise derviş gösterilerinin yapıldığı bir mekân. Kulenin üst bölümündeki sekiz rüzgâr tanrısı rölyeflerini çok beğendim. Roma agorasında bir rüzgar kulesi…
Anafiotika Bölgesi, Akropolis’in hemen altında yer alıyor. Karakteristik özelliği, çoğu Yunan yerleşiminde de görülen, beyaz boyalı yazlık evler ve pencerelerin, kapıların önlerini süsleyen sardunyalar iç açıcı. Anafiotika’dan biraz yol aldığınızda ise Plaka bölgesine ulaşıyoruz. Atina’nın en eski yerlerinden biri. Burada daracık taş sokaklarında gezebilir, tavernaları görebilir, Yunan müzikleri eşliğinde, sokak satıcılarını, sardunyalı cumbalı evleri, hediyelik eşyalar ve antikacı dükkânlarını, galerileri ve Yunan lezzetlerini tadabileceğiniz lokantaları küçük barları keşfedebilirsiniz. Her evde olan bir kahve aparatı…
Atina’nın popüler ve turistik Monastiraki Meydanı ve mahallesinin sokak aralarında aradığınız her şeyi bulabileceğiniz her Pazar günü kurulan bitpazarının olduğu, Roma kalıntılarının, otellerin, restoranların, kafelerin, barların ve küçük dükkânların yer aldığı görülmesi gereken bir bölge. Uygun fiyatlı aradığınız her şey var. Athinas Caddesi üzerindeki balık ve et pazarında ülkenin her yerinden gelen taze et, balık, meyve, baharat ve ürünler satılıyor. Kolonaki Atina’nın modern yüzünün görülebileceği şık bir semt. Tasarımcı butikleri, ünlü modacıların mağazaları, pahalı bar ve restoranlarıyla Kolonaki, alışveriş ve lüks yaşam severlerin uğrak yeri. Yunan lezzetleri…
Yunanistan’ın Neolitik dönem, Tunç Çağı, Kiklad, Miken, Klasik, Roma, Helenistik dönemlerine ait en önemli buluntularını barındıran Ulusal Arkeoloji Müzesinin neoklasik binasına ve içindeki eserlere hayran kaldım. Müzede Bizans, Venedik, Osmanlı hatta modern Yunan tarihine dair izler de var. Bronzdan yapılmış 2.09 m. boyunda olan Artemisio'lu Zeus veya Poseidon heykeli bir şaheser. Şimşek sallayan Zeus'u veya trident (üç uçlu bir mızrak) tutan Poseidon'u temsil ettiğine inanılıyor. Elinde tuttuğu nesne bulunamamış. Parlamento binası önünde asker nöbet değişim töreni – Syntagma Meydanı…
Atina’nın en önemli meydanı olan Syntagma Meydanı, Yunanca’da Anayasa Meydanı anlamına geliyor. Meydanın dikkat çekici yapısı Parlamento Binası. Binanın meydana bakan ön cephesinde Meçhul Asker Anıtı yer alıyor. Parlamento’yu koruyan askerlerin nöbet değişimi töreni şaşırttı beni. Ponponlu ayakkabıları ve pileli etekleri olan geleneksel giysili askerlerin nöbet değişimi ritüelini kaçırmayın. Syntagma Meydanı eylem ve toplumsal olayların vuku bulduğu, ülkenin en önemli ve politik meydanına, bizim Taksim Meydanı gibi diyebiliriz. Güzeller güzeli Plaka bölgesinden keyifli bir sokak…
Dünürlerimiz bizi Epirus ve Anadolu müziğinin yapıldığı adı Stin İgeia Mas olan bir tavernaya götürdü. Lezzetli yemekleri olan temiz bir mekândı. Klarnet, akerdion, darbuka ve buzuki enstrümanlarından oluşan gurup ‘Konyalım yürü, Üsküdar’a gider iken’ şarkılarını Yunanca sözleriyle söyledi. Epirus müziği ve burada çalan müzikler Yunanistan’ın kuzey Batısında Arnavutluk sınırına yakın olan bölgenin müziğiymiş. Oyunlar bizim oyunlara çok benzediği için, hiç yabancılık çekmedik. Pistte oyunlara bizde katıldık. Sirtaki, hasapiko, zeybetiko, Yunan halayları ve müzikleri ülkemizde epeyce sevilir. Atina’da kaldığımız sürede komşudan öte benzerlikler karşısında yüzümüzden tebessüm eksik olmuyor. Uzakta Olimpos Zeus Tapınağı…
Deniz kıyısında yer alan, Yunanistan’ın en büyük limanı ve Doğu Akdeniz’in bir numaralı konteyner limanı Pire (Piraeus), Atina şehir merkezinden 12 km uzaklıkta. 175.697 kişilik nüfusa sahip olan Pire’nin geçmişi Antik Yunana kadar uzanıyor. Atina’nın liman kenti olarak hizmet vermesi için seçilen Pire uzun yıllar Atina’nın tüm ithalat ve transit ticaretini gerçekleştirmiş. Günümüzde neredeyse Atina’yla bütünleşmiş büyük ve hareketli bir yer. Metroya binip 20 dakika sonra Pirede iniliyor ve fakat Pire bağımsız belediyeye ve yürütmeliklere sahip ayrı bir şehir. 2004 yaz olimpiyatlarına da ev sahipliği yapmış. Masmavi denizi, yat limanı, keyifli kordon boyu yürüyüşü plajlarıyla, restoranlarıyla, Yunan adalarına ve İtalya kıyılarına her gün kalkan feribot seferleriyle Pire görülecek yerler arasında. Acropolis Müzesindeki Erechtheion tapınağından 5 karyatiti görmeden olmaz …
Ege’nin iki yakasında ortak bir kültürün komşularıyız. Ege Denizi, komşularımızla bizim ortak kültür ve yaşam köprümüz olabilmeli. Her iki yakada yaşayanların birbirleriyle empati kurabildikleri ölçüde sorunların ortadan kalkacağına inanıyorum. Halkların birbirleriyle sorunları yok. Yeni akrabalarımızı çok seviyoruz, onlara gönlümüzde yer her zaman var. Dostluk kardeşlik sevgiden başka ne var ki dünyada?
|