Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Haiti ::::: Labadee ::::: HAİTİ - Denizin Yansımasında Labadee        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Haiti Labadee 16  Aralık 2011 01 Ocak 2011
01 Ocak 2011
5417 3 Torun Çelebiler 

 HAİTİ - Denizin Yansımasında Labadee
 (Genel)

Televizyonda gördüğüm olağanüstü güzellikteki Karayip sahillerine her zaman gitmek istemişimdir. Sonunda o gün gelmişti ve uzun zamandır hayal ettiğim o denizi ve sahili görecektim. İlk uçakla İstanbul'a, oradan Londra'ya oradan Şikago'ya ve sonra da Miami'ye. Çok uzun ve yorucu bir yolculuk olacağı baştan belliydi. Miami'ye vardığımızda o kadar yorulmuştum ki başımı yastığa koyar koymaz hemen uyumuştum.
Miami'nin en gözde otellerinden biri olan Epic Otel'de bir gün kalacaktık. Otel restoranı ve odalarıyla ilgi toplardı. Hele odaya girip banyoyu görünce gözlerime inanamadım. Filmlerde gördüklerimden bile daha büyük ve daha güzeldi. Gerçekten gidip kalınması gereken bir yer. Bir gün sonra gemimize binmek için limana gittik. Dünyanın en büyük gemisi "Oasis of the Seas"e binmek için limana gittiğimizde yolcu kapasitesinin altı bin beş yüz kişi olduğunu öğrendim. Bu gemi daha çok uzun mesafelere gitmek için tasarlanmış. Gemide yapılacak sayısız etkinlik var. Bir Royal Carabian markası olan Oasis herkesin kişisel zevklerine hitap eden yüzen bir ada âdeta. Günün yirmi dört saati açık olan restoranlarıyla hayatımda hiç yemediğim kadar çok yedim. Kaptanın verdiği kokteyl gecelerinde bütün yolcular resmi giyinir ve çoğu gemide olduğu gibi mönüde ıstakoz yerini alırdı.

Bizim ilk durağımız Haiti'nin kuzeyinde yer alan gemimizin markası Royal Carabian'ın satın aldığı küçük bir adaydı. Adaya gidene kadar geçen bir günde sıkılmak mümkün değil, nereye baksanız karşınıza bir sürpriz çıkıyor. Mesela gemiye sörf minyatürü bile yapmışlar. Her akşam olduğu gibi o akşam da çok zevkli gösteriler oldu.
Sabah uyanıp heyecanla balkona çıktığımda limana yanaştığımızı gördüm. O saf, turkuvaz renkli denizi görünce gözlerime inanamadım, ne kadar derine giderseniz gidin denizin dibi sizi takip ediyordu âdeta. Kendimi on dördüncü kattan cup diye denize atasım geldi, bir an için o doğal güzelliğinde kaybolmak istedim. Odanın balkonundan görünen dev dalgalar beni alıp götürecekti neredeyse. Suyla kumun sürtünmesinden suyun temas ettiği yerdeki kumlar katı halini almıştı. O olağanüstü Labadee manzarasıyla kahvaltı etmek gibisi yoktu. Gemiden indiğimizde yerli halk garip ama kulağa hoş gelen bir müzikle karşılıyorlar misafirlerini. Limandan çıkıp ayağımızı kuma bastığımızda korsan kılığındaki görevliler isteyenlerle fotoğraf çektiriyorlardı. Adada ilgimi çeken iki şey vardı; bunlardan biri Dragon's Tail Coaster'dı. Amatörce yapılmış ikişer ikişer binilen, kendi hızınızı yandaki kollardan ayarlayabildiğiniz bir hız treniydi. Diğeriyse Dragon's Fairfull Zipline'dı. Labadee'ye sadece bu alete binmek için bile gidebilirdim. Sizi bir kilometrelik bir dağdan aşağıya bırakıyorlar ve adanın öbür ucuna kadar âdeta uçuyorsunuz. Adrenalinizin doruk noktasına çıktığı an... Aşağıya doğru uçarak (!) inerken rüzgârın yüzüne çarpa çarpa hızlanması, dalgaların uğultulu sesini paha biçilemez bir şey. Adada en çok ilgi çeken şeyde buydu zaten.
Gemi kalkmadan önce yapılacak şeylerden biri de denize girmek. Deniz depremden önce çok daha güzelmiş. Depremden sonra yosunlanmış. Orası kadar egzotik bir yerin bile beni böyle şaşırtmasının üstüne diyecek tek bir şey var herhalde: "Gözünü sevdiğimin Bodrum'u''
BERKE AYATA - 14 yaşındayım. Hobilerim basketbol oynamak ve internette sörf yapmaktır. Bir kardeşim var. Labedee'yi yazdım, çünkü çok egzotik ve ilgi çekici bir yerdi.


Not: Bu yazı, Evliya Çelebi'nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi'ne bağışlanan "Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011" adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.








 Yazılan Yorumlar...
NEŞE
(19  Aralık 2011)

Tamamen bir rastlantı sonucunda ,bir Cruise programı incelerken burası hakkında bilgi sahibi oldum ve sonra da bu güzel yazıyı okuyunca bilgim arttı...Ne kadar ilginç,bir turizm şirketine kiralanan ve sadece o gemi ile gezenlere açık bir cennet...

Necati Ekmekcioglu
(16  Aralık 2011)

Torun Celebiler yazarlarindan Berke nin Haiti/labadee yazisini okuyunca kendi gezimi animsadim ayni topraklara deprem oncesinde ayni sirket ile Floridadan gitmistim. Berke nin bahsettigi denizdeki bulanikliklar ve yosunlar o tarihte yoktu. Labadee etrafi cit ile cevrili ozel bir bolge. Bilindigi uzere Haiti bolgenin en fakir ulkesidir. Sebebi yillardir suren ic savas ve ayni adayi paylastigi Dominik Cumhuriyeti ile suren savas, ABD nin ambargosu. Bu olusuzluklar ve fakirlik dunyanin en cok turist kacirilan ulkesi olmadina neden olmustur.Ulkenin bir bilinmeyen ozelligide Amerika kitasinda ilk ozgurlugunu elde eden ulke olmasidir. Ben Haiti yi cok ozlemisim:) kim bilir Bati Hint Denizinin ruzgarlari bir gun beni tekrar buralara getirir...Berkenin yazisinda ki fotograflar benim Labadee seyatimde cekildi.

Erdin İVGİN
(16  Aralık 2011)

Berke eline sağlık. Haitinin kuzey kıyısında bulunan bu bölgeyi bize tanıttığın için teşekkür ederim. Haiti tarafından "Royal Caribbean International" adlı ABD şirketine kiralan bu bölgeyi daha önce bilmiyordum doğrusu.
Merak edip araştırdım. Bölge çevresi çitlerle çevriliymiş ve yolcuların bu alandan çıkmasına izin verilmiyormuş. Bölge reklamlarda ada olarak belirtilse de, aslında bir yarımadamış ve Haiti hükümetine turist başına 6 ABD $ ödeniyormuş. Bölge tamamen turistik odaklı, özel bir güvenlik gücü tarafından korunuyormuş.

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.