Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Türkiye ::::: Nevşehir ::::: KAPADOKYA - Doğa Mucizesi        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Türkiye Nevşehir 27  Aralık 2011 01 Ocak 2011
01 Ocak 2011
5529 3 Torun Çelebiler 

 KAPADOKYA - Doğa Mucizesi
 (Genel)

Haziran ayının kavurucu sıcaklığının çok fazla hissedildiği günlerden biriydi. Bütün telaşımla çantamı hazırladım ve ailemle birlikte dışarıya fırladım, tur otobüsümüzü ancak yolda yakalayabildim. Nefes nefese yerime oturdum.

Aslında yolumuz kısaydı, ama benim için gerçekten çok uzundu. İçim kıpır kıpırdı, albümüme yeni fotoğraflar eklemek için heyecanlanıyordum. Umarım arkadaşlarımla ve öğretmenlerimle gittiğim bu gezi katıldığıma değer, diye düşündüm. Yolculuk boyunca şarkılar söyledik, müzik dinledik ve en önemlisi arkadaşlarımızla bol bol sohbet ettik. Yaklaşık iki saatlik bir yolculuğun ardından, nihayet Kapadokya'ya gelmiştik. Günün sonuna kadar vaktimiz vardı...

İlkin çömlekçiyi gezdik. Rehberimizin bize verdiği bilgiye göre, bu yörenin çanak-çömlek işçiliği meşhurmuş. Atölyeye girdiğimizde ilk olarak bize bu parçaların nasıl yapıldığını gösterdiler. Hatta çömlek yapımını deneme fırsatımız bile oldu. Gerçekten de büyük bir emek isteyen bu işçiliği izledikten sonra, hepimiz satış bölümüne doluştuk. Bütün parçaları teker teker inceledim ve hepsinin fotoğraflarını çektim. Her bir parça orada yapılmış, orada işlenmiş, orada boyanmıştı. Atölyeye girdiğimden beri kendilerini satın almam için gözümün içine bakan çömleklerin güzelliğine dayanamamıştım! Birkaç dakika sonra, elim poşetlerle dolu olarak atölye ve satış bölümünden ayrıldım.
Çömlekçinin ardından taşçıları gezdik. Orada bize tek tek bütün taşların özelliklerini anlattılar. Çeşitli taşların, gerginliğinizi azaltmak, mutluluk vermek, üzüntünüzü gidermek gibi çeşitli işlevleri olabileceğine inanılıyor. Kapadokya'nın çömleği kadar meşhur bir diğer ürünü de şarabı. Şarabın istenilen kıvama gelmesi için aylarca hatta yıllarca bekletilmesi gerekiyormuş. Şarap istenilen her meyveden yapılabiliyormuş.

Tur otobüsümüze geri döndük; yaklaşık on beş dakika sonra durduk. Otobüsün kapıları açıldı; gözlerimizin önüne büyüleyici bir manzara serilmişti. İşte burası Ihlara Vadisi'ydi. Etraf o kadar güzeldi ki; küçük bir akarsu, yemyeşil ağaçlar, masmavi gökyüzü ve kuş cıvıltıları çok güzel bir dörtlü oluşturuyordu. Tabi oraya tepeden bakan çay bahçesini de unutmamak gerek. Orada, ayaklarınızın altındaki büyüleyici manzarayı izlerken, çayınızı yudumlamanın tadı gerçekten bambaşka. Bu güzel yerde yaklaşık yarım saat dolaştık, sonra bir evin önünde durduk. Tur rehberimiz bizi evin sahibiyle tanıştırdı ve birlikte bize evi gezdirdiler. Daha sonra evin sahibi bize kapısındaki eski yazıyla yazılmış olan bir yazıyı okudu. Kapıda şöyle yazıyordu: "Sabır her şeyin ilacıdır, kullanmasını bilene". Bu yazı beni çok etkilemişti. Çünkü, gerçekten doğruydu.

Sıra Açık Hava Müzesi'ne gelmişti. Asırlar önce bölgede yaşamış insanların izlerini taşıyan Açık Hava Müzesi'nde dolaşırken yıllara meydan okuyan boyalarla renklendirilmiş resimleri görüp hayretten ağzınızın açık kalmaması mümkün değil. Ne gariptir ki, bu güzellikleri dünyanın öbür ucundan görmeye gelen yüzlerce belki binlerce turiste karşılık, yerli ziyaretçi sayısının azlığına mı, yoksa tarihi duvar resimlerinin bazılarına zarar verilmiş olmasına mı üzüleceğini bilemiyor insan.
Güneş yavaş yavaş uykuya dalıyordu, otele gitmeden önce peribacalarını yakından görmeye gittik. Rehberimizin anlattığına göre, peri bacalarının da bir yaşam döngüsü varmış. Küçük boylu ve tepesinde taşı varken henüz yavruymuş, boyu uzun ve taşı hala tepesindeyken yetişkinmiş ve son olarak boyu uzun ve taşı düşmüşse ölmüş olarak nitelenebilirmiş. Ama öldüğünün kesin kanıtı olarak düşen taşın yanlarında olması gerekirmiş; aksi taktirde uzun boylu ama yavru olabilirmiş. Peri bacalarının yaşam döngüsü işte böyleymiş. Peribacaları gerçekten çok etkileyiciydi. Artık tur otobüsümüze geri dönme zamanı gelmişti.

Yolda, güneşin batışıyla birlikte peri bacalarının arasından sızan turuncu ışık yüzümüze vuruyor, içimizi ısıtıyordu. Şöyle bir düşündüm de, usta bir heykeltıraşın elinden çıkmış izlenimini veren o gizemli peribacalarının oluşmasında rüzgarın önemli rolünün olması gerçekten çok garip değil miydi?

Ertesi sabah krater gölüne gitmek üzere yola koyulduk. On beş dakika sonra indiğimizde masmavi bir göl karşıladı bizi. Hep birlikte gölün çevresinde fotoğraflar çektik. Ardından Ankara'ya dönüş yolunu tuttuk. Giderken tepede eşeğiyle giden bir çocuk vardı. Tıpkı Nasrettin Hoca gibi eşeğine ters binmiş gidiyordu. O bize el salladı, biz onun fotoğrafını çektik. Bizi orada uğurlayan işte o çocuktu.
Kapadokya'yı ziyaret etmenizi kesinlikle öneririm. Yorucu ama bir o kadar da eğlenceliydi. Böylesine güzel bir macera için küçük bir yorgunluğu da göze almalısınız. Kapadokya'ya gittiğinizde, sizin de başınızda bizimki kadar iyi bir rehber olmalı, aksi taktirde doğa mucizeleriyle dolu bu bölgede ne yapacağınızı şaşırabilirsiniz. Görülmesi mutlaka gereken o kadar çok yer var ki Kapadokya'da...
ÖYKÜM MERİÇ AYAR - Kapadokya'yı yazdım, çünkü okul gezisi nedeniyle gittiğim bu seyahatten çok memnun kalmıştım. Yazımda Kapadokya'yı tüm güzellikleriyle tanıtmaya çalıştım.
Not: Bu yazı, Evliya Çelebi'nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi'ne bağışlanan "Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011" adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.








 Yazılan Yorumlar...
gezgingenetikci
(18 Mayıs 2016)

Ihlara vadisi muhteşem bi yer.. Derin kuyu yeraltı şehri de Kapadokyaya gitmişken es geçilmemeli.
https://gezimanya.com/GeziNotlari/kapadokya-ihlara-vadisi-ve-derin-kuyu-yeralti-sehri

Öyküm Meriç AYAR
(29 Şubat 2012)

Eminim ki gezdiğiniz yerlerden çok keyif almışsınızdır ve büyük ihtimalle bolca gerek hediyelik gerek hatıralık eşyalar almışsınızdır(benim gibi).Okuyup da düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.Bunun gibi daha birçok yerle ilgili gezi yazılarını okumak isterseniz diye söylüyorum, Torun Çelebiler Seyahatnamesini alabilirsiniz.unicef e yardım için satılıyor.Bu kitaptaki yazıların sahipleri İhsan Doğramacı Vakfı Özel Bilkent İlköğretim okulunun 2. kademe öğrencileridir.Bana facebook tan ulaşabilirsiniz.bu arada elma yayınevine gönüllü yayın danışmanlığı yapıyorum eğer çocuğunuz varsa size çok güzel kitaplar önerebilirim,her yaşa hitap eden,karakterleri çok ilgi çekici,yaratıcı kitaplar.

Erdin İVGİN
(05 Ocak 2012)

Herkesin mutlaka görmesi gereken Kapadokya’yı bize hatırlattığın için teşekkür ederim.
Nevşehir’e farklı yıllarda iki kere gitmiş ve ikişer ay kalmıştım. Çalıştığım için hafta sonları yoğun bir şekilde gezmiş ve kaldığım sürede Kapadokya’nın her yerini gezmeye çalışmıştım. Öyküm haklısın görülmesi gereken o kadar çok yer var ki hafta sonları yetmemişti.

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.