Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Türkiye ::::: Mersin ::::: SİLİFKE - Cennet Cehennem        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Türkiye Mersin 24 Şubat 2012 01 Ocak 2011
01 Ocak 2011
13862 3 Torun Çelebiler 

 SİLİFKE - Cennet Cehennem
 (Genel)

Bu yıl da, yaz tatilimi Silifke'nin deniz kıyısında bulunan Atakent beldesindeki yazlığımızda geçiriyordum. Silifke'nin denizi yazları çok güzel olduğu için, turistler tarafından ilgi gören ve oldukça sıcak bir tatil beldesidir. Yazları çok kalabalık olur. İnsanlar vakitlerinin çoğunu deniz kıyısında geçirirler.

Burada denizden başka gidilecek bir çok yer olduğunu babamdan ve annemden duymuştum. Uzun zamandır merak ettiğim Silifke'nin en çok ilgi çeken diğer yerlerini incelemek aklıma geldi. Bize en yakın yerlerden biri olan Cennet Cehennem'i ziyaret etmek istediğimi babama söyledim.
FOTOGRAF: Avniyazici / Wikimedia Commons / CC-BY-SA 3.0
Sıcak bir temmuz günü annem, babam ve ben arabayla Mersin istikametine yöneldik. Tahminen ana yol üstünde 10. km'de kuzeye doğru sapan Cennet Cehennem Obruğu yazılı sarı tabelayı gördük. Kendiliğinden oluşan doğal çöküntüye obruk dendiğini de öğrenmiştim. Burası taze balık yemekleri ile meşkur Narlıkuyu beldesi idi. Kuzeye doğru, kısa bir süre yokuş yukarı çıktıktan sonra, istediğimiz yere vardık.

İlk bakışta, doğal çöküntü sonucu oluşmuş iki çukur gördük. Bize anlatılan bilgilere göre, Cennet olarak adlandırılmış çukura merdivenle 455 basamakla indik. Ağız genişliği bazı noktalarda 200 metre civarında olan Cennet çukurunun en derin noktasının 70 metre olduğunu öğrendik. Burasının, bir yeraltı deresinin kimyasal erozyonla tavanının çökmüş olabileceği bir çukur olduğu anlatıldı.
FOTOGRAF: Torun Çelebiler Seyahatnamesi
Cennet çukurunun 300 basamakla inilen bölümünde, çok eski yıllarda yapılmış bir kilise olduğunu gördük. Sonra mağaranın içindeki derinlikte bir yeraltı deresinin sesini duyar gibi olduk. Buradaki gezimizi tamamlayarak Cehennem çukurunu da görmek için oraya yöneldik.

100 metre ileride son derece sarp, inmenin mümkün olmadığı Cehennem çukurunu gördük. Buraya belki de ürkütücü derinliğinden ötürü Cehennem denmiştir, diye düşündüm. Tabelalardan öğrendiğim kadarıyla, tarihi kaynaklara göre bu obrukların içindeki bazı taşların üzerindeki yazılar, antik dönem Yunan kültürünün ürünüymüş.
FOTOGRAF: Torun Çelebiler Seyahatnamesi
Bu kadar güzel turistik değerleri barındıran Silifke'nin yemeklerini tatmadan gezi tamamlanmış olmazdı. Girişteki lokantalardan birine girdik. Lokantada hangi yemeklerin olduğunu sormaya gerek kalmadı. Çünkü Anadolu kadınlarının sacda sıkma yapmak için bazlama ve börek açtıklarını görünce sıkma ve ayran siparişi verdik. Bunları büyük bir iştahla yedik ve doyduk.

Anadolu kadınlarının kıyafetleri çok ilgimi çekmişti. Şalvar ve yemeni hepsinde vardı. Erkeklerde de siyah şalvar ve kasket şapka yöresel kıyafetti. Gördüğüm deve de ilgimi çekti. Deveyi güzelce süslemişlerdi ve insanlar sırayla onunla fotoğraf çektiriyorlardı.
FOTOGRAF: Torun Çelebiler Seyahatnamesi
Artık ayrılık zamanı gelmişti. Oradaki görevlilere sıcak ilgilerinden dolayı, teşekkür ederek ve tekrar ziyaret ümidiyle ayrıldık. Gezi beni çok etkilemişti. Yurdumuzda gerçekten gezilip görülmeye değer çok güzel yerler olduğunu düşünüm. Kültür gezisi yapmak çok hoşuma gitmişti. Benim için çok değişik ve güzel bir gezi oldu. Yolu düşen herkesin Cennet Cehennem'e uğramasını tavsiye ederim. Ayrıca, yöre insanımızın iyilikseverliği, konukseverliğine yakından tanık olmak beni gerçekten çok mutlu etti.
ECE ATASOY - Annem Mersinli olduğu için bu kenti anlattım. Eğer bir gün Cennet-Cehennem'e yolunuz düşerse yazdıklarımı anımsayın olur mu?
Not: Bu yazı, Evliya Çelebi'nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi'ne bağışlanan "Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011" adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.








 Yazılan Yorumlar...
NEŞE
(26 Mart 2012)

Başka bir gezegende gibi sanki...Çöküntüler,mağaralar,gizli yollar,esrarlı kiliseler kimin ilgisini çekmezki..Ece çok güzel anlattın teşekkürler

FikretYaz
(27 Şubat 2012)

Anlatım açıklığına, ifade tarzına helal olsun. Böyle bir yazı bu yaşta, hem ilerdeki potansiyeli hem şu andaki samimi duygulara işaret ettiği gibi, gezilen mağaraların tekrar neredeyse video ile tekrar çekilerek insanda yapmak isteyeceği bir belgesel üretme isteği uyandırıyor

Erdin İVGİN
(27 Şubat 2012)

Silifke ye tatile gittiğim üç seferde de Cennete mutlaka indim. İlk kez indiğimde manastırın yakınlarında çay servisi yapan seyar küçük bir mekan vardı. Orada çay içmenin keyfini unutamam. Ancak sonradan kaldırıldı.
Manastır öyle bir yerde yapılmış ki bir tarafınız bağ bahçe yeşillikler içinde sanki cennet, bir tarafınız ise hiç bir bitkinin bulunmadığı soğuk karanlık sanki cehennem.
Manastır yapılacak gezinin yarısını oluştuyor. Bu noktadan itibaren mağranın derinliklerine iniyorsunuz. Ancak ayakkabılarınız uygun değilse ilerlemenizi önermiyorum. Çünkü zemin çok kaygan.
O dik merdimenleri tırmanarak kan ter içinde tekrar yukarıya çıktığınızda ise mutlaka bol köpüklü ayran içip serinlemek ise ayrı bir keyif.
Eline sağlık Ece, teşekkür ederiz.

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.