Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Meksika ::::: Mexico City ::::: Arabamla Dünya Turu – Meksika : 5 (Mexico City - Teotihuacan)         
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Meksika Mexico City 12 Ağustos 2012 19 Ağustos 2010
02 Ekim 2010
6182 0 Ali Eriç 

 Arabamla Dünya Turu – Meksika : 5 (Mexico City - Teotihuacan)
 (Genel)

Seyahatin son birkaç haftasında birkaç kez başkent Mexico City'e gittim; gezmek için ve Bağımsızlık Günü törenlerini izlemek için. Mexico City'e gitmeden önce sevgili dostum Aysun'dan gelen bir mesajda, Mexico City'de yeğeninin lisansüstü eğitim yapıyor olduğu yazıyordu. Öze, Türkiye'de üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Meksika'dan bir burs kazanmış ve buraya gelmişti. Mexico City'e ikinci gelişimden önce Öze'yle haberleştik ve şehre geldiğimde buluştuk. Mexico City'yi ve Teotihuacan'ı gezdik. Gerçek bir Meksika meyhanesini, yani cantina'yı onun sayesinde gördüm. Şu sıralar mastırını bitirmiş ve New York'taki kardeşinin yanına gitmiş olmalı.

Mexico City çok büyük bir şehir; gerek kapladığı alan, gerekse nüfus olarak. 21.2 milyon nüfusuyla Tokyo ve Seul'den sonra dünyanın en kalabalık üçüncü metropolü, Mexico City. Bu kalabalık, trafik sorununu da beraberinde getiriyor, tabii. İstanbul'u aratmayan trafik sıkışıklığı, keşmekeş ve gürültü... Anlayacağınız, bir İstanbullu olarak hiç de yabancılık çekmedim. Ayrıca, anlatılanların aksine, kendimi güvensiz de hissetmedim. Gece geç saatlerde bile arabayla, yürüyerek ya da metroyla dolaştım. Yine, İstanbul'dan daha güvensiz değildi. Bu şehir efsanelerine fazla kulak asmamak gerektiğine bir kez daha kanaat getirdim.
Catedral Metropolitana...
Mexico City, çevresi yüksek dağlarla çevrili bir vadinin içinde kurulu bir şehir. ...ve burası, eski bir yer altı gölü olan Texcoco'nun üzerinde bulunuyor. Bu yer altı gölü 17. yüzyıldan itibaren gerek doğal yollarla, gerekse insanların kullanımıyla tamamiyle kuruduktan sonra, zemin yavaş yavaş oturmaya ve yer yer çökmeye başlamış. 20. yüzyılın başından beri bazı yerlerde 9 metreye yakın çökmeler oluşmuş. Bunun en somut işaretlerini şehrin Tarihi Merkezi'nde (Centro Historico) görmek mümkün. Venedik'teki sağa-sola yatmış binalar gibi buradaki binaların da coğrafyanın bu azizliği karşısında beli bükülmüş. Hatta şehrin en görkemli tarihi yapısı Catedral Meropolitana'da, bu 'batış öyküsü'nün kronolojisini bir grafik halinde gözleyebilirsiniz. Katedralin Krallar Altarı'nın hemen önünde bulunan sarkacın ucu, 19. yüzyılın sonlarından itibaren, günümüze kadarki 'bükülme'nin tarihi çizgisini işaretlemiş.
Krallar Altarı ve önündeki sarkaç ...
Catedral Metropolitan, Amerika kıtasındaki en büyük ve en eski katedral. Bir güç ve otorite simgesi olarak, tarihi Aztec kutsal bölgesinin üzerine kurulmuş bulunuyor. Yapımına 1573 yılında başlanmış ve tümüyle bitirlmesi 240 yıl sürmüş; türlü aşamalardan geçmiş, bu süre zarfında. Bu kadar uzun süren bir inşaat süreci de, yapının tarzında zamana uygun değişiklikler göstermesine neden olmuş. Rönesansla başlayan tarz barokla devam etmiş ve tamamlanmasına kadar moda neo-klasiğe dönmüş. 19. yüzyıldan itibaren toprağa gömülmeye başladığı tespit edilen katedral 1962'de büyük bir yangın yaşamış. Bu yangında, katedralde saklanan birçok tarihi yazıt da yok olmuş. 1990'larda tehlikeli bir biçimde eğilen saat kulesinin yıkılmasını ve katedralin elden çıkmasını önlemek için büyük bir proje başlatılmış. Temelinin altına kazılan kanallara beton enjekte edilerek temelin sağlamlaştırılırken, binanın ve kulelerin düzeltilmesi de sağlanmış.
Catedral Metropolitan'da, Bağışlama Altarı önünde dua eden kadın
Mexico City'yle ilgili çok fazla detay anlatmayacağım. Anlatmak istediğim, yalnızca Tlatelolco ve Plaza de Las Tres Culturas ile Bağımsızlık Günü kutlamaları.

Plaza de las Tres Culturas, tercümesiyle Üç Kültür Meydanı'nın Meksika demokrasi tarihinde önemli bir yeri var. 1968 yılında, devletteki yolsuzluklar ve bezdiren baskıcı rejime karşı halkta huzursuzluklar başlamıştır. Öğrenciler ve işçiler şehrin çeşitli yerlerinde gösteriler düzenlemektedir. O zamanki Devlet Başkanı Gustavo Diaz Ordaz, tam da olimpiyatlar arifesinde, Meksika'yı dünyaya istikrarsız bir ülke olarak gösterecek bu tür kalkışmaları şiddetle bastırmak ve ortalığı süt liman göstermek kararlılığındadır. 2 Ekim 1968'de Meksika Olimpiyatları'nın başlamasından 1 hafta önce, Plaza de las Tres Culturas'ta bir miting düzenlenir. Miting alanı polisler tarafından sarılmıştır. Tansiyonun en yüksek olduğu bir anda, polis tarafından konuşma kürsüsünden geldiği iddia edilen silah sesi, felaketi tetikler. Ardından, kalabalık içinden ve alanı çeviren polislerden sürekli ateş edilmeye başlanır. Alanı çeviren polis barikatı, göstericilerin kaçmalarını engellediği için silah kurşunuyla vurulanların yanında ve büyük ölçüde ezilerek ölenler olur. Gün sonunda, resmi rakamlara göre 20, iddialara göre 400'ün üzerinde gösterici ölmüştür. Bu size bir şey hatırlattı mı?
Plaza de las Tres Culturas, arkada Templo de Santiago ve önünde, 2 Ekim 1968'de ölenlerin anısına dikilen anıt...
Bu olayın ve katliamın basında yer alması devlet erkince engellenir; tüm basın ve yayın kuruluşlarına sansür uygulanır. 1968 Meksika Olimpiyatları, büyük bir 'huzur ve güven ortamı' içerisinde yapılır, biter.
Plaza de la Constitucion'da kostümcü ve Paseo de La Reforma'da, Columna de la Independencia...
Aradan 30 küsur yıl geçtikten sonra, Meksika'nın ilk muhalif Cumhurbaşkanı Vicente Fox'un talimatıyla, olayın araştırılması ve suçluların bulunup, cezalandırılması için bir kurul oluşturur. Ancak yapılan tüm çalışmalar sonunda duvarlara çarparak başarısızlıkla sonuçlanır. Ya bu size bir şeyler hatırlatıyor mu?
Meksika bağımsızlık kutlamalarından...
Mexico City'den son olarak Bağımsızlık Günü kutlamalarını anlatayım da, bu bölümü de bitireyim. Daha önce de anlatmıştım; 16 Eylül Meksika'nın Bağımsızlık Günü. 1810'daki bağımsızlığın ve 1910'daki devrimin yıldönümleri aynı gün Bağımsızlık Günü olarak kutlanıyor. Aslında kutlamalara 15 Eylül gecesi başlanıyor ve en büyük cümbüş de o gece oluyor. Bu yılın özelliği, bağımsızlığın 200'üncü, devrimin de 100'üncü yılına denk geliyor olması. Bu yüzden de daha bir görkemli kutlanacak. Plaza de la Constitucion'da toplanan yüzbinler, Başkan Felipe Calderon'un üç kez "Viva Mexico!" diye haykırmasının ardından, çılgınca eğlenecekler ve havai fişek gösterileriyle coşacaklar. Öze'yle o izdihamda ezilmek istemediğimiz için, Mexico City'nin en büyük caddesi Paseo de la Reforma'da akşam üzeri başlayan geçit resmini seyrettikten sonra, cantina'ya gittik. Çıktığımızda da havai fişek gösterileri başlamıştı.
Geçit resminden bir kare...
Teotihuacan Meksika'yı gezip de, Teotihuacan'ı görmeyen var mıdır? Hele turla gitmişseniz ve güzergâhınızda Mexico City de varsa, mutlaka burayı da görmüşsünüzdür. Şehrin yaklaşık 50km kuzey-doğusundaki bu tarihi yerleşime Öze'yle gittik. Yalnız gitseydim fazla bir şey anlamadan, elimdeki kitapta yazılı olanlarla yetinip, bir-iki saatte bitirirdim herhalde. Öze'yle olunca 6-7 saati buldu, geçirdiğimiz süre. Akşamüstü döndüğümüzde ikimizin de yüzü pancar gibi kızarmıştı, o kadar saat güneşin altında kalmaktan.
Ay Piramidi'nden Teotihuacan'ın bir bölümü ve Güneş piramidi ...
Geçmişi milattan 200 yıl öncesine kadar dayanan Teotihuacan en görkemli zamanını MS 5. yüzyıl civarında yaşar. O zamanki nüfusunun 200,000'lere yaklaştığı rivayet olunur. Zapotecler'le başlayan, Mixtecler ve Mayalar'la devam eden Teotihuacan'ın bilinen tarihinde, şehrin esas kurucusu olan kavimle ilgili net bir bilgi yok; Totonaclar olduğu varsayılıyor.

Calzada de los Muertos (Ölüler Yolu) Teotihuacan'ı bir baştan öbürüne, kuzey-güney doğrultusunda kateden ana yol. Tüm yapılar bu yol üzerinde sıralanmış. Yolun kuzey ucundaki Ay Piramidi (Piramide de la Luna) ile, onun yaklaşık 800mgüney-doğusundaki Güneş Piramidi (Piramide de la Sol), Teotihuacan'ın ziyaretçileri için birer 'mukavemet testi'. Güneş piramidi, 70m yüksekliği ve 222'şer metrelik kenar uzunluklarıyla dünyanın en büyük üçüncü piramidi; Mısır'daki Keops ve -yine- Meksika'daki Cholula piramitlerinden sonra.
Öze ve Ay Piramidi...
Böylece seyahatimin, Meksika'da verdiğim bitirme kararım ve arkasından başlayan sancılı nakliye ve gümrükleme sürecinin sonuna kadar olan kısmı tamamlanmış oldu. Vazgeçip, yeniden başlamaya karar verdikten sonraki yeni bölüm, Lando'yu gemiyle gönderdiğim A.B.D.'nin Savannah kentine varmamdan sonra start alıyor.

O zamana kadar, hoşça kalın!

Not: Ali Eriç'in "Arabamla Dünya Turu" gezisinin başlangıcı ile ilgili detaylar için Arabamla Dünya Turu - Türkiye (Başlangıç - Karadeniz) gezi yazısını okuyabilirsiniz.








 Yazılan Yorumlar...
  Henüz Yorum Yazılmamıştır
 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.