Bounes Aires'ten kalkan uçağımız alçalmaya başladı. Uçağın küçük penceresinden hemen altımızda uzanan ve ancak filmlerde gördüğüm uçsuz bucaksız tropikal ormana gözümü kırpmadan bakıyorum. Yeşilin türlü çeşitlisi...Nedendir bilinmez aklıma çocukluğumda izlediğim tarzan filmleri geliyor.
Terminal kalabalık değil ama çıkışta babası Alman anası İspanyol olan rehberimiz Frank Eichenberg'i, elinde adım yazılı kağıtla görünce rahatladım. Kısa tanışma faslından sonra bizi İguassu yakınlarındaki, orman kıyısındaki otelimize götürdü.
| Kasımda Havuz Keyfi-İguaçu |
| Bourbon Hotel-İguaçu |
Vakit akşama yaklaşıyordu ama otele yerleşir yerleşmez soluğu havuzda aldık. Düşünün kasımın 11'i ve biz burada havuza giriyoruz. Bir hafta önce, ayrıldığımızda İstanbul'da hava 10 derecenin altındaydı. Kasım ülkemde kışın başlangıcı, buradakiler ise aynı zaman diliminde bizdeki haziranı yaşıyorlar. Akşam yemeği otelin hemen yakınındaki bir gösteri merkezindeydi. Yemekler açık büfe olarak sunuluyordu. Ancak sunum o kadar güzel, yiyecekler o kadar çeşitliydi ki; burayı bizdeki standart açık büfe kavramı ile tanımlamak haksızlık olur. Ben buradakine''önü ardı açık'' büfe'' diyeceğim, izninizle. Şimdi Gösteri Zamanı ...
Biçimli kalçaları ile dünyada haklı bir ün kazanmış olan Brezilyalı Kadınların, başta samba olmak üzere. renk çümbüşü kostümleriyle sundukları, neredeyse tüm Latin Amerika Ülkelerinin kendine has kıvrak, ateşli ve bir tutam cinsellikle harmanlanmış, insanı oturduğu yerde bile kıpır kıpır kıpırdatan danslarına ünlü Arjantin Şarabını yudumlayarak eşlik ettik.
| Şehir Efsanesi Değilmiş |
| Rafain-Eğlencenin Merkezi |
Bu dansları televizyonların haber programlarında ya da kimi filmlerinde izlemiş olanlarınız kesinlikle vardır. Ancak gösteriyi aranızda bir teknolojik araç olmadan capcanlı izlemek bambaşka bir duygu veriyor insana. Danslar o kadar hareketli, o kadar davetkar ki ; -''He heeyyttt'' diye nara atıp sahneye fırlayası geliyor insanın. Cangıla Bir İki...
Gecenin mahmurluğunu henüz üzerimizdeyken, otelde yaptığımız güzel bir kahvaltıdan sonra, bize özel(*) rehberimiz Frank'la yola koyulduk. Bir süre sonra İguassu Ulusal Parkına ulaştık. Frank anlatıyor: Burasının yüz ölçümü 185 bin hektar kadarmış.
| Cangıldan Bir Bölüm |
1934 yılında Ulusal Park olmuş, 1986'da ise UNESCO tarafından Dünya Kültür mirası olarak kabul edilmiş. Cangılda başta maymun olmak üzere rakun, yılan, tapir, amarillo ve hatta Jaguar bile varmış. Zaten yolun her iki yanıda bu hayvanların resimlerinin yer aldığı levhalar da var. Bizi cangılda safari yapacağımız noktaya ulaştıracak olan yol çok geniş değil ama neredeyse pürüzsüz. Hızımız , aniden önümüze çıkacak ''orman sakinleri'' ile kaza olasılığını azaltacak kertede yavaş; saatte 30 km. Frank'ın dediğine göre her an bir yabanıl hayvan yolu karşıdan karşıya geçebilirmiş. Gözüm yolda ve yolun hemen dibinden başlayan ormanda. Malesef safari başlangıç noktasına ulaşıncaya kadar, ne karşıya geçmeye niyetli bir hayvan ne de kaderinde karşıya geçmek yazılmadığı için terk-i hayat etmiş bir hayvanın leşini gördüm. Aklıma bizdeki yol kenarlarında görmeye alıştığımız kedi köpek leşleri geldi. Cangılda Safari-Macuco
Önde elektrikle çalışan bir çekici, ardında içinde bizle birlikte yaklaşık 20 kişi alan üstü açık bir remork; cangılın derinliklerine sessizce ilerliyoruz. Bu kez rehberimiz farklı, Frank bizi safari sonunda, nerede buluşacağımızı söyleyerek bir başka rehbere teslim etti. Yol toprak ve daracık.
Cangılın derinliklerine doğru ilerlerken, rehberimiz aracı arada bir durdurup, cangıldaki ağaçlar ve burada yaşayan yabanıl hayvanlara ilişkin bilgiler veriyor. Rehber, cangıl sahiplerini rahatsız etmekten çekinircesine adeta fısıltı ile konuşuyor. Benim gözüm ormanda, kulağım oradan gelecek bir yabanıl hayvan sesinde. Ama bugün hayvanların tatil günü olmalı ki; ne bir ses, ne bir nefes; tık yok. Bir kişi maymun gördüğünü sanıyor ama işaret ettiği yere dikkatlice baktığımda maymun sandığı şeyin, rüzgarda sallanan, ağaçlar arasında kalmış kuru bir dal parçası olduğunu fark ediyorum.
| Macucu-Cangılda Yürüyüş |
Turumuz yaklaşık 45 dakika kadar sürüyor. Tur boyunca bana ilginç gelen tek şey ara sıra gördüğüm portakal ağaçlarıydı. Ve Serüven Başlıyor...
Sonunda rafting yapacağımız İguassu nehrine yaklaşıyoruz. İnceden, ipliksi bir yağmur başladı. Sabahtan beri güneş, yüzünü göstermek için ''görümlük'' isteyen taze gelin misali; pek nazlı. Nehir bulunduğumuz noktadan yaklaşık 20-25 metre daha aşağıda; ya allah ya fettah ! deyip küçük iskeleye doğru yokuş aşağı inmeye başlıyoruz, yerler kaygan...
| Zodiak Botta-İguassu Nehri |
Arjantin ve Brezilya arasında doğal bir sınır olan İguassu Nehri yerlilerin dilinde İ su, Guassu ise büyük anlamına geliyormuş. İkisi birlikte okununca büyük su oluyormuş. Oysa ben nehrin adının Türkçe'den geldiği konusunda ne hayaller kurmuştum. Hani bizimkiler her nasılsa Güney Amerika'ya gitmişler de Amazon nehrini görünce; -''Amma uzun'' demişler de nehrin adı zamanla Amazon olmuş ya!. Ben de nehrin adının son iki sözcüğü su olduğu için. Türkçedir(!) diye düşünmüştüm. Bu kanıya boşuna varmadım. İ, uzun İiii olarak okunduğunda Adana ağzında hayret ve şaşkınlık anlamındadır. Gua ise biraz zorlanırsa ''ağa'' sesi verir gelir. Eee su 'da bildiğimiz su. Sonunda ''hayret ağa bu ne su'' sözü ortaya çıkar ve bu söz de söylene söylene İguassu olur. Nokta...
Adının nereden geldiğini öğrendik de bu şelaleler nasıl olmuşmuş? Öykü kısaca şöyle. Tanrılardan biri olan Naipi, güzel ama ölümlü bir kıza aşık olmuş. Baş tanrının bu evliliğe razı olmayacağını öğrenen Naipi sevgilisini bir kanoya atıp kaçırmaya kalkınca; baş tanrı öfkelenmiş ve nehri kiye bölüp şelaleleri ortaya çıkararak bunların kaçmasına engel olmak istemiş. Ama aşıklar, işi inada bindirip ''Nuh deyip peygamber ''dememişler, ırmakta konoyla gitmeye devam etmişler. Sonunda da şelalelerden düşüp terk-i hayat etmişler. Olay böyle mi olmuş, Nuh'un bu öyküde bir rolü var mı ? bilemem. Bana anlatılan öykünün özü bu.
| Şelalel Turunun Başlangıç Noktası |
Nehrin uzunluğu 1320 kilometreymiş, suyun rengi sarımsı kahve...Nehir o kadar deli akıyor ki; üzerimizdeki can yeleklerinin bizi boğulmaktan koruyacağından doğrusu kuşkulanmadım desem yalan olur. Önceden uyarıldığımız için su geçirmez yağmurluklarımız da üzerimizde. Yaklaşık 20 kişi, bizi şelaleler götürecek zodiak bota doluştuk ve İguassu Nehrinin akış yönüne doğru gitmeye başladık. Nehirle botun kavgası görülmeye değer, ama teknoloji şimdilik doğaya karşı 1-0 önde. Motorlar güçlü, akıntıya karşı ilerlemeye devam ediyoruz. Türkiye'de bir kaç kez rafting yaptım ama böylesini ilk kez görüyorum. Nehirin kıyıları kayalık, kayalıklar biter bitmez de orman başlıyor. Kaptan suda zig-zaglar çizip işin içine daha fazla heyecan katma derdinde. Bense; uzaklardan bize ulaşan, adeta boğazlanan güçlü bir hayvanın iniltisine benzeyen gürültüye kulak kesilmişim.
| 285 Şelaleden Biri Daha |
| Tanrı Naipi ve Ölümlü Sevgilisi Buradan Düşmüş Olmalı |
| Burada Saatlerce Kalabilirsiniz |
Aman Tanrım Bu Da Ne?
Yatağında geniş kıvrımlarla akan nehrin son kıvrımını geçince o korkutucu sesin kaynağına ulaştık. Yaklaşık 40-50 metreden aşağıya öylesine bir su düşüyor ki anlatamam. Su, daha havadayken neredeyse atomlarına ayrılıyor; inceden bir toz bulutu gibi aşağıdaki nehirle buluşuyor. Kaptan, fotograf çekebilmemiz için şelaleye güvenli bir mesafede yaklaşıp, teknenin yanını şelaleye verdi.
| Bir Kaç dakika Sonra Şelale ile Adeta Kucaklaşacağız |
Üzerimize inceden inceye serpinti geliyor ama ne gam; derdimiz bu görüntüleri kameraya aktarmak. Birden gözüm kaptana takıldı: -''Bunun gözü göz değil'' dememe kalmadan botun burnunu aniden şelaleye döndürüp gazladı.
Böyle gidersek 8-10 saniyede o çılgın suyla kucaklaşacağız; hem biz hem de kameralarımız sırıl sıklam olacak.. Allahtan eşim tedbirli. Kameramızı hemen bir naylona sarıp sarmaladı. Tam şelalenin altına girecekken, kaptan keskin bir dönüş yaptı. Ama nafile. Herkesin payına adam başı en az bir varil su düştü diyebilirim.
Kaptan aynı manevrayı bir kaç kez daha yineledikten sonra dönüş yoluna koyulduk. Her kesin yüzünde gördüklerine ve yaşadıklarına inanamamış insanların ifadesi vardı. Teraslardan Şelalelere Bakış
İguassu nehrini bölen irili ufaklı 285 adet şelale 2.8 kilometrelik bir alana yayılmış. En büyük şelalenin adı ''Devil's Thoart-Şeytan Boğazı'' ve su 82 metreden düşüyor. Şelalelerin %80'i Arjantin tarafında olmasına karşın en iyi göründüğü ve fotograflandığı taraf ise Brezilya'da. Anlayacağınız ineği besleyen Arjantin, sütünü sağan Brezilya...
| Çöp Kutusunda Rakun |
Kıyıya paralel bir patikada yürüyoruz. Manzara neredeyse adım başı değişiyor. Üç beş adımda başka bir görüntü alıyoruz. Cangıl safarisinde göremediğimiz hayvanlar burada. Maymunlar, lisa denen büyükçe kertenkeleler, rakunlar...
| Lisa-Cangılın Sessiz Sakini |
| Torbaya Dikkat |
Özellikle rakunlar, hiç bir şeye aldırmadan, bacaklarınızın arasından hızla geçip yiyecek arıyorlar. Son durağımız, şelalelerin Brezilya tarafında olanı. Aman tanrım! Yaşamım boyu bunca suyu, bu kadar yüksekten düşerken ve bu kadar yakından görmemiştim. Suyun düştüğü yerde ahşaptan yapılmış bir yürüyüş yolu var. İlk adımımdan sonra aniden bastıran bir sağanağa tutulmuş gibiyim. Ama kararım karar. Yolun sonuna kadar gideceğim. Çünkü orada görüntü çok daha güzel.
Şelaleri fotografladığımız yolculuk yaklaşık bir saat sürdü. İnanın zamanımız kısıtlı olmasaydı, seyir teraslarından birine oturup, bu muhteşem manzarayı beynimin her hücresine kaydetmek isterdim.
| Brezilya Sınırları İçindeki Şelale-Son Durak |
Bu doğa harikası; insana tanımı olanaksız bir iç huzuru veriyor. Boşuna burayı dünyanın 7 doğal harikasından biri olarak kabul etmemişler. Hani bunlar şelale ise; ülkemizdekiler musluktan damlayan su sayılır. Niagara ki; çok büyük bir şelaledir. Buna karşın ABD Başkanı F.Roosevelt 'in karısı Elanor'un burayı görünce ''Poor Niagara'' demiş. Öylesine büyük, öylesine görkemli...
Buraya Kadar Gelmişken... Del Este Buraya kadar gelmişken Parguay'ın bir kenti olan Del Este'ye uğramamak olmaz dedi Frank. Paraguay hemen şuracıkta. Paraguay ile Brezilyayı ayıran nehrin adı Parana. İki ülkeyi 680 mt. uzunluğunda bir köprü bağlıyor. Gümrük yok. Bu nedenle olacak ki; köprünün adı dostluk köprüsü. Sağımızdan solumuzdan taksi görevi yapan motosikletler vızır vızır geçiyor. Yaya geçenler de var. Özellikle Paraguay'dan Brezilya'ya geçenlerin elleri dolu dolu. Frank'a göre sınıra yakın Brezilyalılar alışverişlerini Del Este'den yaparlarmış.
Del Este bana nedendir bilmem Pekin ya da Guangzhou'nun kenar semtlerindeki pazar yerlerini anımsattı. İğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık. Sokaklar dar ve pis. İşportacıların, dükkanlarının önünde çığırtkanlık yapıp sizi dükkanına davet eden satıcıların ve ayak üstü döviz alıp satan''kambiyocuların'' bağırtısı, CD çalarlarlardan yükselen sımsıcak latin müziğine karışıyor.
Arabamızı güç bela bir parka bırakıp bu hengamenin içine dalıyoruz.
Del Este gerçekten ucuz; özellikle elektronikte... Telefon, fotograf makinesi, saat vb. fiyatları çok cazip. Parfümler bile Duty Free den ucuz. Elektronik eşya fiyatları Türkiye'den en az %30-40 daha avantajlı. Zaten buraya gelenlerin çoğu da ucuz elektronik eşya almaya geliyorlarmış. Konfeksiyonda önemli markaların resmi mağazaları da var. Orada yaz mevsimi başlangıcı olduğu için yünlülerin fiyatı neredeyse bizden %70 daha ucuz. Marka adı vermeden bir örnek vereyim. Türkiye'de ucuzluk yapan mağazalardan 90 USD'dan aldığım aynı marka bir kazağın fiyatı, burada 32 USD. Elbette burası çakma Çin malı cenneti . Onların fiyatı bile bizdekilerden ucuz.
İguassu'ya gitmişken alışveriş yapmasanız da Del Este'ye de uğrayın derim. Hiç olmazsa yeni bir ülke ile tanışırsınız.
Nelere Dikkat Etmeli
.Ulusal Parka giriş parası 52.30 real. Ancak iş parka girmekle bitmiyor. Cangılda safari, rafting ve şelale turu için ise ayrıca 170 real ödemeniz gerekiyor. Ama hemen şunu söyleyeyim görecekleriniz ve yaşayacaklarınız bu paraya değer.
.Brezilya Reali'nin işareti USD'nın simgesine benziyor. Ancak önünde R harfi var. Ancak genelde bu harf kullanılmayıp reali sadece $ işareti ile simgeliyorlar. Karıştırmayın.
.Ulusal parkı ziyaret ederken, özellikle şelaleleri fotografladığınız patikada ve seyir teraslarında ayaklarınızın arasında sağa sola koşuşturan rakunlar göreceksiniz. Onlara acıyıp yiyecek vermeyin. Zaten her yerde bu konuda uyarı yazıları var. Bunlar insan eliyle beslenirse doğanın dengesinin bozulacağından endişe ediyorlar. Ama onlara yiyecek vermeseniz de onlar elinizdeki yiyecek torbalarını kapıp kaçıyorlar. En iyisi yiyeceklerinizi sırt çantanızda taşıyın. Sevimli gibi görünen bu hayvanların size kuduz bulaştırma olasılığını da akıldan ırak tutmayın.
| Otelin Lobisi ve Orkideler |
.Raftinge katılacaksanız(mutlaka katılın) elbisenizin altına mayo giyin. Tanesi 5 dolardan satılan naylon yağmurluklardan satın almayın, işe yaramıyorlar. Bota binmeden soyunma dolapları var. Orada üstünüzü çıkarıp bota mayo ile binin. Ayağınızda da plastik bir terlik varsa; iyi olur. Dikkat ! Kameranızı korumak için naylon bir torbayı yanınıza almayı ihmal etmeyin.
.Şelaleler İguassu'ya yaklaşık 45 km. Oraya İguassu'dan otobüs seferleri var.
.Del Este'de alış verişi mutlaka nakit yapın. Kredi kartından %10 kadar komisyon alıyorlar.
.Kentin içinde özellikle elektronik eşya satan pasajlar var. Ayrıca Mona Lisa adında ünlü bir AVM'si var. Ama ora biraz pahalıca.
.Yiyecek konusunda çok fazla önerim yok. Hangi restorana giderseniz gidin, mutlaka et yiyin.
.Bu geziden daha fazla tat almanızın bir yolu da rehberinizin karakteri. Frank, bilgisi, nezaketi ve davranışlarıyla çift katlı ekmek kadayıfı üstündeki kaymak gibiydi. Nasıl Gidilir
Biz, Boines Aires'den Gol adlı hava yolu firması ile Arjantin'de iç hat uçuşu yaparak Puerto İguassu hava alanına gelip, Berzilya sınırını geçerek, karayolu ile Iguaçu'ya geldik.Yol yaklaşık 40 dakikamızı aldı.
.............................................................. (*)NOT: 6-7 ay önceden planladığımız tur, 20 kişlik bir katılımla gerçekleşecekti. Ama bu süre içinde önceden katılacağını bildirenler biz hariç vazgeçince turu düzenleyen Güneş Turizm-Adana- önceden planlanmış etkinliklerin hiç birinden taviz vermeden turu bize özel düzenledi. Anlayacağınız bu seyahat bizim için bir tür balayı oldu.
|
Bourbon Hoteli Bahçesi
|
|