Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Çek Cumhuriyeti ::::: Karlovy Vary ::::: Karlovy Vary: Kralların Banyosunda Unutulmaz Bir Gün...        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Çek Cumhuriyeti Karlovy Vary 27  Aralık 2010 30 Mayıs 2010
30 Mayıs 2010
9808 1 NEŞE 

 Karlovy Vary: Kralların Banyosunda Unutulmaz Bir Gün...
 (Genel)

Çok yazıldı, çizildi bu konuda ama bir de benden dinleyin diyerek yazımıza ve güzel bir güne başlayalım...Sabah çok erken değil, saat 10.00 civarında Prag'daki evimizi terk ediyoruz. Bugün Çek illerindeki son günümüz, yarın dönüyoruz memlekete. Bugünkü plan, "Kralların Banyosu" Karlovy Vary'i ziyaret. Yanımızda can dostlarımız, direksiyonda eşim, co-pilot olarak elde harita bendeniz tabii. Daha şehirden çıkmadan ilk golü yedim: Vltava'nın karşı kıyısına geçtik, sola dönmemiz lazım, bir karıştı yol, kazmışlar etrafı, bir dizi mecburi istikamet verince kendimizi bir parkın ortasında, köpeğini gezdiren bir kadının yanı başında, çayır-çimenin kenarında bulduk. Tam karşımda bir polis arabası içinde sigara içen dört polis görüyorum, başka çare yok, soracağız...Bizimkiler arabada bekleşiyor, neyse yardımsever polislerin tarifi ile ilk kriz atlatıldı.

Yavaş yavaş şehri terk ediyoruz, yol tabelası cinsinden bir yazı araya araya ana yola koyulduk. Bu Çek milleti, herkesi her yeri biliyor kabul ettikleri için tabelaya boşuna para harcamıyorlar. Bağlantı yollarını kullanarak 6 no'lu yola çıkınca iyice rahatlıyorum doğrusu.
Arazi hafif eğimli tepeler, tatlı virajlar, minik köyler arasından devam ediyor. 10 yıl öncesine göre köylerdeki otomobil sayısı artmış, evler güzelleşmiş, karayollarına bakım yapılmış, etraftaki insanlar daha neşeli, yükselen hayat seviyesi bu olmalı! Güzel köyler belirgin kilise kuleleri ile uzaklardan seçiliyor. Her yer ekili, kolza ve bira yapımında kullanılan şerbetçi otu tarlaları arasında yol alıyoruz.

Yolun son bölümü daha da ormanlık ve tepelik araziden geçerek, Karlovy Vary'e, imparatorluğun "Karlsbad" ına giriyoruz. Evet, "Kral Karlın Banyosu" karşımızda...

İki tarafı yemyeşil yüksek tepelerin sınırladığı dar bir dere içindeyiz coğrafi olarak. Tam ortadan "Tepla" nehri akıyor ve üzerinden dumanlar tütüyor, nehir kaynağından mı sıcak çıkıyor, yoksa dökülen kaplıca suları ile mi ılık hale geliyor onu bilmem ama anlam olarak Tepla, sıcak demekmiş...
Hikayeyi birçok kişi biliyor belki de, 1350'lerde, IV.Karl bu bölgede avlanırken, bir geyiğin peşine takılıyor. Köpekler havlıyor, av uşakları ve diğer yardımcı ve yardakçılar Karl'ın peşinde bir kovalamaca başlıyor, garip geyik bir kayadan atlayıp kaçmaya çalışırken hoop diye aşağıya uçuyor bir pınarın başına düşüyor. Takipçiler ve tabii Karl, aşağıda geyiği yarı haşlanmış halde buluyorlar, düştüğü pınarın ısısından bu hale gelen geyik işte bu güzel kaplıca merkezinin de keşfine sebep oluyor.

Kaplıca, içmeler, çamur banyoları hepsi mevcut. Biraz reklam gibi oldu ama durum böyle. Gelişen teknoloji ile birlikte fizik tedavi ve güzellik merkezleri de bol. Hep meşhurların uğrak yeri olmuş, Avusturya-Macaristan imparatorları ve aileleri sık sık uğramışlar, Beethoven, Mozart, Kafka, Freud daha birçok filozof, meşhur film yıldızları, Rus Çarları müdavimi olmuşlar bu güzel kaplıcanın. Her yıl Temmuz ayında da film festivali var.
Bütün bunlar çok güzel de asıl beni ilgilendiren Atamın burada bir ay geçirmesi...Daha o zamanlar "Kemal Paşa" ve 37 yaşında genç bir general. Yıllardan 1918, 30 Haziran...Akşam 7.30'da Karlsbad istasyonuna gelen trenden iner Kemal Paşa, çok yorgundur, hastadır. Trablus-Bingazi'deki böbrek krizleri, Balkan savaşlarının sıkıntısı, Anadolu'daki harekatlardan biraz ara bulunca kendini buraya atar...Muayene edilir, kendisine banyolar, çamur tedavisi ve günlük "içme" kürleri tavsiye edilir. Bu bir aylık kalış içinde, tam ana banyo binasının karşısında ve ünlü "Grand Hotel Pupp "un çaprazında iki odalı bir daire tutulur. Yanında "emir eri "de vardır...Burada Türk dostları ile de buluşur, kadınlı-erkekli 10-11 kişilik sofralar donatılır ama tedavi de tam bir disiplinle sürmektedir. Her sabah saat 7.00'de şehirdeki çeşmeler dolaşılır ve emzikli ağzı olan kupalardan, dolaşarak, yürüyerek çeşitli sıcaklıklardaki maden suları içilir, aynı bizim de yaptığımız gibi...Geceleri evinde geçiren Paşa, gündüz sivil kıyafetle dolaşmakta, tedaviye gitmekte, akşamları, resmi üniformasını giyip, nişanlarını takmakta ve Grand Hotel PUPP'da dostları ile buluşup memleket meselelerini konuşmaktadır.^Bu arada, Almanca ve Fransızca dersleri de almayı ihmal etmez ve günlüğüne 2 gün Fransızca yazar...İstirahat saatlarında Fransızca Balzac okuduğunu, tahta yeni çıkan Sultan Vahdettin ile politikasının ne olacağını günlüklerine yazar...Tam bir ay kaldığı bu güzel şehirden çok güzel anılarla ayrıldığını anlıyoruz Atamın. (M.Kemal Atatürk'ün Karlsbad Anıları-Prof.Dr.Afet İnan-Cumhuriyet kitapları)
İşte şimdi biz de Atamın bir ayını geçirdiği evin önündeyiz. Çekler bir güzel plaka ile evin önemini belirtmişler. Tam karşıda parklar bahçeler içinde ana banyo binası ve gerçekten de parkın arkasında Grand Hotel Pupp bütün ihtişamı ile ayakta...

Tepla nehri tam bu noktada bir kıvrım yapmış ve James Bond filmlerinin de çevrildiği asırlık otel bu kıvrıma yerleşmiş, lüks ve aristokrasi dışardan bile belli. Otelin arkasından şehri kuşatan tepelere ve orada 1914'de yapılan "Diana Gözlem Noktası"na bir funiküler çıkıyor...Av tanrıçası Diana'nın adı bana yine haşlanan zavallı geyiği hatırlattı tabii. Tepla kıyısından yürümeye devam ediyoruz, bazen sağ bazen da sol kıyıyı takip ederek köprülerden geçiyoruz. Konser binası güzel bir restorasyonla daha da güzel olmuş eskiye göre, karşımızda parlıyor. Perdelerini ünlü Gustav Klimt boyamış.

Bir İtalyan lokantasında kısa bir mola veriyoruz. Spaghettiler güzel, tam yan dükkanda çeşitli tadlarda "kağıt helva"lar satılıyor bu şehrin özel yiyeceği olarak, geçmişteki "diyet" günlerinden bir anı...Dükkan önce Yunanlı turistlerle sonra da Türk hanımlarla doldu, boşaldı. Biz almadık, tatmadık ama herhalde bizimkinden bir farkı da olmalı.
"İçmeler" bölgesine geldik şimdi de...Çeşitli ısılarda yerden kaynayan pınarlar üzerine 19 yüzyıl sonu, 20 yüzyıl başında güzel yapılar içinde çeşmeler yapılmış, herkes eline ağzı emzikli birer porselen kupa alıyor, bir pınardan doldurduğu suyu içerek diğer pınara yürüyor. Biz de en ufak kupalardan bir tane satın alarak tadı ekşi-tuzlu, hafif gazlı ve çok sıcak olan suyu ağzımızı buruşturarak içiyoruz, yürüyoruz. Kupaların emzikli oluşu, çeşitli madensel tuzlar içeren suyun dişleri boyamasını önlemek içinmiş. Bu çeşme-pınarların olduğu yapılara "Colonad" deniliyor, biz, sütunlu galeriler diyebiliriz belki...Başlıca 5 pınar var, hepsi değişik ısılarda ve tadlarda, bu pınarlardan akan sular, Tepla'ya karışıyor ve buharlar içindeki nehir, madensel bileşikler ile belli bölgelerde turuncu bir renk alıyor.
Şöyle bir gezdiklerimizi başlıklar halinde vermek istersek: 1- Mill Colonad=Değirmen pınarı: Neo-Rönesans çok şık bir galeri 134 sütunla anıtsal bir şıklığı var. Bir an kabarık ipekli kıyafetleri ve süslü şapkaları ile şık hanımları ve kaytan bıyık, siyah şapka, köstekli saat ve gümüş bastonları ile aristokrat beyleri düşünüyorum...Onların yerine etrafta yeni zengin Rusları ve çok çocuklu Arap ailelerini görüyorum...Zaten pahalı kristalleri ve porselen biblo ve yemek takımlarını satan şık dükkanlarda hep Rusça ve Arapça bilen satıcılar var.

2- Park Colonad=Park pınarı: Güzel bitkilerle dolu, zevkli minik havuz ve gölcüklerin arasında çok zarif bir galeri...Etrafta çok büyük olmayan, geçen yüzyılın otelleri var. Hepsi Art -nouveau stilinde nefis yapılar, gözlerimiz yine bayram ediyor.
3-Market Colonad=Pazar pınarı: Eski Pazar yeri yakınında, tam şehrin eski merkezinde yer alıyor.

4-Castle Colonad=Eski şatonun eteklerinde yer alıyor.

5-Hot Spring Colonad=Sıcak pınar. İşte gerçektende en sıcak pınar buradan kaynıyor, 73 dereceye ulaşan su, o kadar büyük bir basınçla fışkırıyorki, sular 14 mt. yükseğe çıkıyor. Bu en sıcak pınarın üzerine benim hiç de hoşlanmadığım 50-60 lar stilinde dev mermer bir salon inşa etmişler, içerde buharlar arasında fışkıran suları seyrediyoruz, sağlık tanrıçasının heykeli modern binaya pek de uymamış...

Güzel bir gün geçiriyoruz, buradan ayrılmadan "Becherovka" larımızı da almalıyız...Bu bölgede üretilen güzel likör için şirin satış kulübeleri yapmışlar, taşıyabileceğimiz kadar, ancak iki şişe alarak, İstanbul'da yemek sonrası keyiflerde birer kadeh içmek üzere sağlam bir yere yerleştiriyoruz.
Tepla kıyısında son bir kahve keyfinden sonra çok güzel parklar, renkli ve bakımlı çiçekler arasından geçerek park yerindeki arabamıza ulaşıyoruz.Yol çok uzun değil, 120 km. civarı...Prag'da son akşam hüzünlü, bir daha görürmüyüz acaba bu güzel şehri?

Prag'daki son gecemizde, ilk gece yediğimiz "Bredovski Dvur" da yemeğe karar veriyoruz. Kısa bir bekleyişten sonra şişlere takılmış dev domuz kızartmalarımız hayretten açılan gözlerimize bir ziyafet çekiyor, bu paraya bu yemeği nasıl sunuyorlar soruları ve biralar eşliğindeki yemeğe 4 kişi 50 € ödüyoruz. Bavullar toplandı, eve çeki düzen verildi, hesap akşamdan kesildi. Yarın sabah arabamızı havaalanında teslim edip, memlekete uçacağız. Darısı başka gezilere, sevgili dostlarımızla....








 Yazılan Yorumlar...
Setenay Süzer
(26 Temmuz 2012)

Merhaba Neşe Hanım,
Bende iz bırakan şehirlerin başında yer alan Pragı 1996 Temmuzunda görmüştüm.Dünyada gezilecek yerler için ne ömür ne para yeteceğinden bir yeri doğru dürüst görüp,imkan olduğunda bir başka dünya cennetini görme prensibime rağmen Pragı bu sene yeniden görmeyi çok istedim.Günü birlik trenle gittiğimiz Karlovy Vary de bu defa kaplıcalarının şifasını tatmak için 2 gece konaklama planım vardı.Seneye İlk baharda bize de kısmet olur umarım.Zengin bilgi birikimli anlatımız, bakmakla görmenin farkını çok güzel hissettiriyor. Fotograflar bire bir anlatılanları görsel şölene çeviriyor, gerçekten abartmıyorum şu an yeniden gezmiş gibiyim.Kemik kilise yi ilk kez duydum oralara gitmişken mutlaka görülmeli.Sayenizde bende zenginledim teşekkürler ediyorum.Gezialemine iyiki rastladım.

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.