Eşref bana, "Kardeşim" yerine Angara deyimi, "Kardaşlık" der. Zaman zaman Eşref'in hanımı bir tepsi peynirli, bir tepsi kıymalı börek gönderir. Karaköy Börekçisi'nden daha güzel yapar. Kıymalı böreğin malzemesini bol koyar ve çok lezzetli olur. Eh tepsileri boş göndermek de bize yakışmaz. Ben de zeytinyağlı, pirinçli, havuçlu kereviz ve yer elması yaparım. Ayaş domatesi meşhurdur. Her Eylül ayında Eşref'le Ayaş'a gideriz. Meşhur Ayaş domatesinden bir kasa alırız.
Ayaş şirin, küçük bir kasaba. Girişte sağda cezaevlerinde imal edilen eşyaların satıldığı satış mağazası var. Kader kurbanlarına bir katkım olsun diye boncuktan yapılmış "Maşallah" gibi şeyler alırım. Haziran ayında Ayaş'ta Dut Festivali olur. Ben ya bir gün önce giderim ya hiç gitmem. Bir yıl İstanbul'dan Sercan geldi, Özgür, Sercan Polatlı'ya gittik, ben dostlarıma Sakarya Savaşı Müzesi'ni ve Duatepe'yi gezdirdim, gezdirdim. Ayaş'ta Dut Festivali zamanı, "Haydi arka yoldan Ayaş'a gidelim." dedik. Dostlarıma dut yedirmek istiyorum. Yaklaşık 50 km. yol daha gittik, sora sora Ayaş'ı bulduk. Genç arkadaşlarım, "Navigasyon aleti çok faydalı" diyorlar, ama bence sormak daha kolay, basit ve ucuz.
Ayaş Ankara'dan 57 kilometre. Arabanızla veya Beypazarı minibüsleri ile bir saatte gidebilirsiniz. Tarihi önemi İpek Yolunun üstünde olmasından geliyor. "Ayaş yollarında kervanın mı var" türküsü de önemli bir konaklama yeri olduğunun ifadesi. "Ayaş yollarından aştım da geldim. Boyunu boyuma ölçtüm de geldim. Güzeller içinden seçtim de geldim." Bu türküyü söyleyerek yola çıkın, Yenikent kasabasına kadar ezberlersiniz. Ondan sonra Ankara'nın dünya çapında meşhur türküsü ve halk dansının sözlerini ezberlemeye başlayın.
Hüdeyda
Aman bulguru kaynatırlar. (2 kez)
Yüksekte yaylatırlar. (2 kez)
Güzeli oynatırlar.
Çirkine söyletirler.
Ayaşlılar tarihte zengin insanlarmış. Türküdeki kişi Ayaşlı.
Beş yüz altın yedirdim bir ayda
Gitti de gelmedi ne fayda
Başını da yesin bu sevda
Hüdeyda türküsünün hikayesi ise şöyle: Ankara'ya bir tiyatro topluluğu gelir. Gruptaki bir aktriste bir Ayaşlı aşık oluyor. Ve beş yüz altın masrafa rağmen sevdiğine kavuşamıyor. Kadın gidiyor, bir daha da gelmiyor. Demek para ile güzellik o zamanlarda da olmuyormuş.