Ülke |
Şehir |
Ekleme |
Düzenleme |
Gezi Tarihleri |
Okunma |
Yorum |
Yazan |
Hırvatistan
|
Split |
24 Kasım 2011 |
|
05 Temmuz 2011 16 Temmuz 2011 |
6870 |
4 |
Gülşah |
|
|
Balkanlarda 12 Gün : 5 (Split)... (Genel)
|
Bu gün Split yolculuğu günü. Katamaran yolculuğu için kişi başı 10 Euro gibi para ödememiz gerekti. Sabah 6-7 ile akşam 6-7 arası açık olan limandaki gişeden, pansiyon sahibimizin akşamdan biletlerimizi almamızı tembihlemesi üzerine, dün akşam biletlerimizi almıştık. Neyse daha önce de söylediğim gibi sabah 6'da bindiğimiz katamaranda pansiyon sahibiyle de karşılaştık zaten. Katamaran büyük gemiye oranla daha hızlı. Yolculuk 1.5-2 saat sürüyor ve biz büyük bir liman kenti olan Split'e ulaşıyoruz.
Split, Hırvatistan'ın başkent Zagreb'den sonra ikinci büyük kenti. Şehre, Roma İmparatoru Diocletianus'un yaşamak için yaptırdığı saray kompleksinin bulunduğu alan imzasını atmış durumda. Bu saraydan kalanlar etrafında kurulmuş eski kentin adeta büyülü bir havası var. Split, otogar ya da limandan kente ayak basan turistler için ilk bakışta ilgi çekici görünmeyen ancak ilk izlenimin yarattığı etkiyi çarçabuk silen bir kent. Büyüsü buradan geliyor belki. Dünya Kültür Mirası listesindeki Diocletian Sarayı, tarihi kalıntıları içinde bir katedral ve dışında kafeler, hediyelik eşya satan dükkânlar var. Ayrıca Riva denilen sahil şeridinde de uzun bir cadde boyunca Adriyatik denizinin o güzel manzarası karşısında kafeler ve sıra sıra palmiye ağaçları dizilmiş durumda. Liman ile eski şehir arasındaki mesafe beş dakikalık bir yürüme mesafesi. Biz de elimizde bavul Diocletian Sarayı'na çok yakın olduğunu bildiğimiz pansiyonumuzu aramaya başlıyoruz.
Pansiyonu bulmak uzun sürmüyor (Guesthouse Nives- iki kişi gecelik 60 Euro), ancak pansiyon sahibine ulaşmak biraz vaktimizi alıyor. Sonunda pansiyon sahibi bayanla irtibata geçebiliyoruz. Kalacağımız yerde tıpkı şehir gibi dışarıdan çok çekici görünmese de konumu ve temizliğiyle beğenimizi kazanan küçük bir çatı katı. Pansiyonun sahibi oldukça konuşkan bir bayan. Bize kent hakkında biraz bilgi veriyor. Akşam geldiğimizde ise dolabımıza karşılama meyvesi bıraktığını göreceğiz, konuksever biri yani.
Kentte bizi ilk karşılayanlardan biri de sokak müzisyenleri oluyor. Avrupa'nın pek çok yerinde olduğu gibi burada da iyi müzik yapan sokak müzisyenleri kente hem müzik hem de huzur katıyor. Eski şehirde yaptığımız kısa gezide Grgur Ninski isimli piskoposun anısına yapılan devasa heykelle karşılaşıyoruz. Bu devasa heykeldeki kişi dini hizmetlerde Latince yerine Hırvatça kullanılmaya başlanmasının öncüsü olduğundan çok saygı görüyor. Heykelin ayak başparmağına dokunmanın iyi şans getirildiğine inanılmakta. Zaten heykelin başparmağı da dokunulmaktan parlamış. Kim şanslı olmak istemez ki, denemekten zarar gelmez sonuçta.
Split'in içinde denize girmek de mümkün ancak burada deniz biraz dalgalı dolayısıyla biz de denize girmek için Süpetar'ı tercih ediyoruz. Split limanı çok kalabalık. Hırvatistan iç hat bağlantıları dışında İtalya'dan gelen Bari, Ancona gibi bağlantılar da olduğundan değişik yerlerden pek çok insan var limanda. Biraz bekledikten sonra çok sevdiğim jadrolinıja ile 1,5 saat sürecek bir yolculukla Brac adasında bulunan Süpetar'a doğru yolculuğa başlıyoruz. Kişi başı 66 Kuna (Yaklaşık 10 Euro) tutan gidiş dönüş biletini alıp, geminin hareket saatini beklemeye başlıyoruz.
Aslında Brac adasının burnu deniz için daha çok tavsiye ediliyor ancak biz daha yakın oluğundan vakit kaybetmeden denize girmek için Süpetar'da iniyoruz. Burası oldukça şirin ve denizi muhteşem bir yer. Yaptığımız yolculukta bize eşlik eden martılar sayesinde kendimizi zaten hafiflemiş hissediyorduk ancak zaman zaman tatilimizi yarılamış olmanın verdiği bir hüzün de yokluyor bizi. Neyse canım, biz de yeni tatillere çıkar, yeni yerler görürüz diyerek, Split'e ayırdığımız iki günün gündüzlerinde Süpetar denizinin tadını çıkarıyoruz. Akşam ise deniz kenarında Split plajına giden yol üzerinde bulunan Konoba Fife'deyiz.
Konoba Fife, bizdeki esnaf lokantalarına benzeyen daha çok yerel halkın tercih ettiği sevimli bir lokanta. (Trumbiceva Obala, 11) Biz de burada en çok sipariş edilen yemeği sipariş ediyoruz. Bir çeşit gulâş yanında patatesten yapılmış hamurla servis edilen bu et yemeğini çevredekiler iştahla yerken ben yemekten çok hoşlanmasam da lokantayı seviyorum. Bu arada, lokanta menüsünde sarma, musakka gibi Türk yemeklerini de görüyoruz. Diğer yandan market konusu da gezginler için önemli bir husus olduğundan değinmeden geçmeyelim. Dubrovnik'de de karşımıza çıkan Konzum marketlerin yanı sıra Split'te bir de Tommy marketleri var. Saray surlarının hemen dışında kurulan küçük pazarın karşısında bir tane var bu marketlerden. Eğer gezi sırasında ihtiyacınız olursa haberiniz olsun...
Mostar'da görüşmek üzere...
Serinin Diğer Yazıları
Balkanlarda 12 Gün : 1 (Podgorica-Budva)
Balkanlarda 12 Gün : 2 (Kotor)
Balkanlarda 12 Gün : 3 (Dubrovnik)
Balkanlarda 12 Gün : 4 (Korçula Adası)
|
Yazılan Yorumlar... |
Erdin İVGİN (23 Aralık 2011)
|
|
Gülşah, önce GoogleEarth programını açtım hem yazılarını okuyorum hem de yolculuğunu n harita üzerinde takip ediyorum. Split kenti UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş mutlaka görülmesi gereken bir kent. Bu yazında beni şaşırtan sizin iki gün boyunca gündüzleri denize girmek için Brac adasına Süpetar’a gitmeniz. Bravo diyorum. Grgur Ninski nin heykeli de şaşırtıcı. Yazında devasa bir heykel diye yazınca merak ettim. Gerçekten de büyük bir heykelmiş.
|
NEŞE (05 Aralık 2011)
|
|
Yapacağım plan da kesinlikle Split te olmalı,sayenizde güzel bilgiler edindik ve gelecek gezimizin programı içine yerleştirdik...Çok teşekkürler.
|
Gülşah (28 Kasım 2011)
|
|
Üstat, gezi planına sizin de katkınız olmuştu. Splite gittiğimiz için biz de çok memnun kaldık.Güzel bir uğrak noktası. İyi geziler
|
hakangeziyor (27 Kasım 2011)
|
|
Gülşahcım, başta düşünmüyordun ama iyi ki gitmişsin bence Splite. Sen güzel bir yerle tanıştın biz de senin sayende Split hakkında bilgi sahibi olduk. Kalemine sağlık... Lüksemburgdan sevgiler...
|
Yorum yazmak isterseniz...
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.
|
|