Bu bayram tatilinde seyahate çıkma imkanı bulamamış olabilirsiniz. Üzülmeyin, Kasım'daki Kurban Bayramı'nda da yaklaşık on günlük bir kaçamak yapma şansınız daha var. Seyahat etmeyi sevenlerin 'kutsal bilgi kaynağı' Lonely Planet; 2011'in en görülmeye değer 10 şehrinin listesini yaptı: Kalabalık New York, Tayland'ın kültür başkenti Chiang Mai, Yüzüklerin Efendisi'nin çekildiği Wellington ve karayolu ulaşımı olmayan Iquitos listedeki şehirlerden bazıları. İşte 2011 bize el sallayıp gitmeden önce görülmesi gereken 10 şehir...

2011'in EN İYİ 10'u

1. NEW YORK (Yeniden doğuyor)

Listenin başında ABD'nin ve hatta dünyanın başkenti kabul edilen New York var. 10 yıl önce gerçekleşen saldırı sonucu yıkılan 'Dünya Ticaret Merkezi' ikiz kulelerinin bulunduğu alan senelerdir bomboş duruyordu. Bu yıl saldırının gerçekleştiği yere yapılan '11 Eylül Anıtı' (9/11 Memorial) saldırının yıl dönümünde ziyarete açılacak. Yankees, Knicks, Rangers ve Giants gibi spor kulüplerine ev sahipliği yapan kent, spor karşılaşmaları izlemekten keyif alanlar için de ideal.

2. TANCA (Afrika'nın beyaz incisi)

Afrika kıtasının en kuzey ucunda bulunan Tanca, Fas'ın diğer kentleriyle karşılaştırıldığında görece az biliniyor. Bu 'beyaz kent' yeni belediye başkanı sayesinde yepyeni bir yüz kazandı. Pırıl pırıl bir halk plajı, kibar taksicileri ve yenilenmiş binalarıyla Tanca bölgenin öne çıkan seyahat güzergahlarından biri. Dinamik sanat ortamını, ilginç alışveriş rotalarını ve şık restoranlarını da hatırlatmadan geçmeyelim.

3. TEL AVİV (Modern günah şehri)

Tel Aviv, mukaddes ve tarihi Kudüs'le karşılaştırıldığında tam bir modern günah şehri. Deniz kenarındaki kentte ibadethane sayısından fazla bar var ve eğlence günün ilk ışıklarına kadar hız kesmiyor. Büyük bir kültürel çeşitliliğe sahip Tel Aviv, üniversitesi ve müzeleriyle de İsrail'in sanat çevrelerine ev sahipliği yapıyor. Eşcinsellerin 'Doğu'nun San Francisco'su' adını verdikleri bu kent ayrım yapmadan her tür farklılığa kucak açıyor.

4. WELLINGTON (Yüzüklerin Efendisi burada)

Yeni Zelanda'nın başkenti Wellington'da kişi başına düşen bar, kafe ve restoran sayısı New York'takinden fazla. Yıl boyu sanatsal ve kültürel faaliyet olan kent, ülkenin sinema sektörünün de merkezi. Gişe rekorları kıran filmleriyle tanıdığımız, Yüzüklerin Efendisi serisinin yönetmeni Peter Jackson da Wellingtonlı ve kentin bu yönde gelişmesinde büyük emeği var. 9 Eylül-23 Ekim arası Dünya Rugby Turnuvası'na ev sahipliği yapacak kent, merkeze 45 dakika uzaklıktaki Kapiti sahiliyle de dikkat çekiyor.

5. VALENCIA (Yılda 600 festival)

İspanya'nın Akdeniz kıyısında bulunan Valencia, yıllarca Barcelona ve Madrid'in gölgesinde kalmıştı. Ancak son yıllarda, futbol takımıyla ünlendi ve seyahat meraklılarının tercih ettiği şehirlerden birine dönüştü. Senede 600 festivale ev sahipliği yapan bu renkli kent 2011 Avrupa Spor Başkenti ve bu sebeple de çok çeşitli spor etkinliklerine sahne oluyor. İspanyolların milli yemeği 'paella'yı doğduğu topraklarda tatmak istiyorsanız Valencia sizi bekliyor.

6. IQUITOS (Amazonlar'ın kalbinde)

Peru'nun kuzeyindeki Iquitos kenti dünya üzerinde kara ulaşımı olmayan en büyük yerleşim yeri. Amazon'un yağmur ormanlarında, nehir üzerinde günlerce süren yolculukla ulaşılabilen şehir görenleri şaşırtıyor. Sabaha kadar salsa ve rock müzikle eğlenilen barlar, Peru'nun en iddialı sanatçılarının eserleri, yeni başlayanlar için Amazon coğrafyasını anlatan bir müze... Yıllarca yağmur ormanlarında yaşayan kabileler için ticaret merkezi görevi yapmış kent, şimdi tükenmek bilmeyen enerjisiyle parlıyor.

7. GHENT (Ortaçağ atmosferi)

Avrupa'nın merkezinde ama gözlerden uzakta. Belçika'nın Brüksel, Bruges ve Antwerp kentlerinin arasında gizli kalmış olan Ghent, kendine özgü Ortaçağ atmosferini kaybetmeden modern dünyaya ayak uydurmuş. Dünyaca ünlü pek çok festivale ev sahipliği yapıyor. Leie Nehri, şehre adını veren kalesi ve korunmuş tarihi evleriyle beğeni topluyor. 2011 yılı boyunca trafiğe kapalı sokak ve meydanların yeniden tasarlandığı bir projeye ev sahipliği yapan şehrin sokaklarında yürümek ayrı bir keyif.

8. DELHİ (Bu yıl dalya dedi)

1911'de kurulan Delhi 100'üncü yaş gününü kutluyor. Bu vesileyle renkli ve hareketli etkinlikler düzenlenen şehir; Yeni Delhi ve Eski Delhi'yi içinde barındırıyor. Hindistan'ın en büyük şehri olan başkent Yeni Delhi, kalabalık bir nüfusa sahip. Hint mitolojisinde de güçlü bir yeri olan şehir, 2010'da düzenlenen İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları öncesinde büyük bir altyapı düzenlemesinden geçti, temizlendi ve konaklama imkanları yaratıldı.

Haziran-Eylül'deki Muson yağmurları sebebiyle kenti gezmek için en ideal dönem Şubat-Mart ve Ekim-Kasım.

9. NEWCASTLE (Kum kayağı yapılıyor)

Avustralya'nın en ünlü şehri Sydney'in 150 kilometre güneyinde, kıtanın en eski ikinci yerleşimi. Komşusundan hiçbir eksiği yok, bol güneşli tropikal bir iklime sahip. Sahilinde sörf yapabileceğiniz, değişik yemekler tadabileceğiniz, sanat çevreleri ve gece hayatıyla hareketli bir şehir Newcastle. Bir saatlik araba yolculuğuyla Hunter Valley'deki bağlara ya da yelkenliyle güneydeki Lake Macquire'a gidebilirsiniz. Kuzeydeki Port Stephens balina izlemek ya da köpekbalığı beslemek isteyenlere, Stockton Beach ise kum kayağı yapmak isteyenlere göre.

10. CHANG MAI (Ekoturizmin gözdesi)

Köklü geçmişiyle Tayland'ın kültür başkenti. Bangkok'un o dillere destan keşmekeşinden kaçmak isteyenlerin sığındığı bir liman. Sanatsal atmosferi ve görülmeye değer yerleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir şehir. Ekoturizm ve macera gezileri, rafting ve arazide bisikletle yolculuk gibi aktiviteleriyle de adrenalin tutkunlarının hizmetinde.

Kaynak: Hürriyet Cumartesi (03.09.2011)