TRT - Kentler ve Gölgeler - Endülüs - Kurtuba - İbn Rüşt (TV Programları)
Kanal: TRT
Program: Kentler ve Gölgeler
Bölüm: 39 Endülüs - İbn Rüşt
Türkiye'den alanlarında uzman, ünlü sanatçılar Dünya'daki meslektaşlarının peşlerine düşüyorlar.
Sanatlarıyla damgalarını vurdukları şehirlerde, onların izlerini sürüyorlar. Gittikleri cafelerde, yaşadıkları mekanlarda, yürüdükleri sokaklarda geziyorlar. İzlenimlerini TRT Türk seyircisiyle paylaşıyorlar.
Bu bölümde ''Kentler ve Gölgeler'', Dücane Cündioğlu rehberliğinde, izleyiciyi Kurtuba ile buluşturuyor.
Belgeselde hem Kurtuba'yı hem de orada yaşamış olan ünlü -Cündioğlu'nun tanımlamasıyla- "yargıç, hekim ve filozof" olan İbn Rüşt'ü konu alıyor. Belgeselde Endülüs'ün mirası izleyicilere tanıtılıyor. Kurtuba'da Endülüs Müslümanları tarafından 10. yüzyılda inşa edilen mesciti, izleyiciye mimari ayrıntılarıyla birlikte anlatılıyor. Kurtuba Camiinin en ilginç ayrıntısı 860 sütuna sahip olması. Kubbeden mahrum ama kemerlerle ve sütunlarla karakterize edilmiş bir mescit.
Belgeselde mimarinin yanında İbn Rüşd hakkında da bilgi veriliyor. İbn-i Rüşd'ün cenazesinde de bulunmuş olan İbn-i Arabi, ilk kez çocukken Kurtuba'ya bu büyük filozofla tanıştırılmak üzere babası tarafından getirilmiş. İbn-i Arabi ile İbn-i Rüşd'ün başbaşa kaldıkları o ünlü "muhabbet hikayesi" anlatıldığına göre şöyle. Sonradan hikâyeleştirilen tanışmada ikisinin saatler boyu sustuğu ve ilk olarak İbn-i Rüşd'ün ağzından 'evet' sözcüğünün çıktığı söylenir. Sonra düşünme sırası İbn-i Arabî'ye gelir ve o da uzun uzun sustuktan sonra 'evet' der. Yine derin düşüncelere dalan İbn-i Rüşt, 'evet' diyerek sessizliği bozarken sıra tekrar İbn-i Arabi'ye gelir. Suskunluk yeniden başlar ve İbn-i Arabi bu kez 'hayır' der.
O ruh haline şahit olmayan bizlerin bir çırpıda anlamamızın imkânsız olduğu bu muhabbet sonrası, yaşlı feylesofa Arabi'yi nasıl bulduğunu sorarlar. İbn-i Rüşd şöyle der: 'Hayret bu genç benim bildiklerimi görüyor.' Cündioğlu'nun "Anadolu irfanının yapı taşlarından biri" olarak tanımladığı İbn-i Arabi de şöyle diyecektir: 'Hayret, İbn-i Rüşd benim gördüklerimi biliyor.'
Dücane Cündioğlu burada, İbn-i Rüşd'ün "görenlerden çok bilenler safında yer aldığının" altını çiziyor.