Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Dünya Mirası Listesi ::::: Geleneksel Çini Ustalığı        
Ülke Şehir Kategori Ekleme Düzenleme Okunma Yorum Yazan 
Türkiye Türkiye Genel Somut Olmayan Kültürel Miras 24 Ağustos 2017 24 Ağustos 2017 3974 0 Erdin İVGİN 

 Geleneksel Çini Ustalığı
 Türkiye » Türkiye Genel
 (Somut Olmayan Kültürel Miras)

Hamur haline getirilmiş killi toprağın pişirilmesiyle yapılan, çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş sırlı seramik ev eşyaları veya duvar panolarına "çini" denir. Çinicilik ise,  "minai", "lüster", "perdah",  "sıraltı" gibi kendine özgü yapım ve süsleme teknikleriyle 12. yüzyıldan beri yaşayan geleneksel Türk çini sanatının etrafında şekillenen zanaatkarlığı ifade etmektedir.



Çini ustaları, doğayla ilgili geleneksel bilgi içeren reçeteler doğrultusunda yaptıkları çinilerde 16. yüzyıldan beri yaygın olarak "sıraltı tekniği"ni kullanmaktadırlar. Bu teknikte çamur, reçetesine göre hazırlanarak hamur haline getirilir.
Hamur şekillendirildikten sonra üzerine astar sürülerek kurutulur ve çini fırınlarında pişirilerek "bisküvi" denilen pürüzsüz bir yüzey elde edilir. Kağıt üzerine ajur tekniği ile delinip hazırlanan desenler kömür tozuyla yüzeye aktarılır ve desenin dış konturları (tahrir) siyah boya ile fırça kullanılarak elle çizilir. Sonraki aşamada çeşitli renklerle desenler boyanır. Son olarak, seramiğin üzeri sır ile kaplanır ve ikinci kez 900-940°C derecede pişirilerek çininin yapımı tamamlanır.



Çini süslemelerinde genellikle kozmik düşünceleri ve inançları simgeleyen geometrik şekiller, bitkisel süslemeler ve hayvan figürleri değişik renk kompozisyonları ile kullanılmaktadır. Renk komposizyonlarında beyaz veya lacivert fon üzerine kırmızı, kobalt mavisi, turkuaz ve yeşil renklerin kullanımı geleneksel çinilerin karakteristik özelliğidir.
Geleneksel çini sanatına karakterini veren ve onu koruyan en temel etmen; hammaddenin teminine, boyaların hazırlanmasına, üretim araçlarının yapım ve kullanımına, fırınlama süreçlerine, süsleme tekniklerine ve estetik anlayışlara ilişkin kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatılan bilgiler ve uygulamalarda kendini gösteren geleneksel zanaatkârlıktır.



Geleneksel çini sanatının taşıyıcıları ve uygulayıcıları çini ustalarıdır. Türkiye'de 5000'den fazla çini ustası olduğu tahmin edilmektedir. Çini atölyelerinde, şekillendirmeleri yapan "çarkçı", süsleme ve dekorları yapan "tahrirci", desenlerin iç kısımlarını boyayan "boyamacı" ve fırınlama işlerini yapan "fırıncı" gibi isimlerle anılan ustalar, kalfalar ve çıraklar da bulunmaktadır. Bu kişiler geleneğin taşınmasında ve uygulanmasında önemli bir gruptur. 




Çini sanatına ilişkin yüzyıllardır kolektif olarak geliştirilen bilgiler, teknikler, reçeteler ve ustalık geleneğindeki ritüeller ve etik tutumlar usta-çırak/ebeveyn-çocuk ilişkisi içinde kuşaktan kuşağa günümüze kadar aktarılabilmiştir. Özellikle Kütahya'da 14. yüzyıldan günümüze kesintisiz olarak varlığını sürdüren çini atölyeleri, unsura ilişkin ortak belleğin yaşatılmasını sağlayan önemli kültürel mekânlardır.  Çinicilikte, ustadan yazılı bir icazet geleneği olmasa da "el almak" denilen sözlü bir icazet geleneği vardır. Ustasından "el alan" kalfa, üretim araçlarına hâkim olan, reçeteleri ve süsleme tekniklerini başarıyla uygulayabilen ve çini ustası olmanın tüm etik normlarını edinmiş bir usta olarak sosyal hayatta kabul görmekte ve çırak yetiştirebilmektedir.



Unsur; mimarideki mekân algısının, doğaya ve evrene ilişkin pratiklerin, estetik görgünün ve mutfak kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasında da önemli bir kültürel işleve sahiptir.

Yüzyıllardır ruhsal bir iyileştirme aracı olarak kullanılan ve bu nedenle kamusal ve dinsel yapıların cephelerini süsleyen çini sanatı; Kütahya, İznik ve Çanakkale için kent kimliğinin önemli bir parçası olmasının yanı sıra Antalya, Konya, Kayseri, Sivas ve İstanbul gibi büyük şehirlerdeki simgesel yapılara karakterini vermesi bakımından da kent imgesinin özel bir parçasıdır.

Halkın günlük hayatında kullandığı ve kamusal ve dinsel yapılarda sıklıkla karşılaştıkları çinilerin renk ve desenlerindeki semboller ve bunların oluşturduğu alegorik anlatımlar, geçmişten günümüze halkın dini inançlarını, dünya görüşlerini, yaşam tarzlarını, estetik anlayışlarını sanatsal bir biçimde ve alt metinler halinde yansıtmaktadır. Böylelikle çinicilik, geçmişle bugün arasındaki kültürel bağın güçlenmesine; kültürel devamlılık, aidiyet ve kimlik hislerinin geleceğe taşınmasına katkıda bulunmaktadır. 


Çini ustaları ve eğiticileri gelenek uyarınca; çırak ve öğrencilerine sadece çini yapım ve uygulama tekniklerini öğretmezler; onları zamanı doğru kullanmaları, yaratıcı, sabırlı, disiplinli, dengeli ve uyumlu olmaları için de teşvik ederler. Bu sebeple çini sanatı eğitimlerine katılan kişiler, olumlu zihinsel tutumların geliştirilmesi, stresle baş edebilme, sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilme, yaratıcılığın geliştirilmesi ve özgüvenin artırılması gibi konularda kişisel bir gelişim katedebilirler.

Çini ustası olabilmek için teknik ve üslup olarak belirli olgunluğa erişilmesinin yanı sıra belirli ahlaki anlayışa da sahip olmak gerekmektedir. Bunlar arasında, insan haklarına, onuruna, eşitliğine, kişiliğine, farklı yaşam biçimlerine ve kültürlerarası saygı kavramına aykırı hiçbir husus yoktur. Bu bağlamda, çini sanatı ve bu sanat etrafında şekillenen zanaatkârlık geleneği hiçbir şekilde diğer kültürleri ve onların ürünlerini küçümsemez veya ötekileştirmez aksine onlara saygı duyarak onlarla karşılıklı bir ilham ilişkisi kurar.




Geleneksel çini sanatı alanındaki derin bilgileri ve yüksek düzeyde becerileri göz önünde bulundurularak, Sıtkı OLÇAR ve Mehmet GÜRSOY 2010 yılında Yaşayan İnsan Hazinesi olarak ilan edilmiştir.

"Geleneksel Çini Ustalığı", 28 Kasım-02 Aralık 2016 tarihleri arasında Etiyopya/Addis Ababa'da düzenlenen Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetlerarası Komite 11. Olağan Toplantısı'nda ülkemiz adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedilmiştir. 



KAYNAK: © UNESCO/Intangible Cultural Heritage © http://aregem.kulturturizm.gov.tr
HAZIRLAYAN: Erdin İVGİN/ Gezialemi.com



UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili  Listesine Alınma Tarihi: 2016
Aday Gösterme Sıra No: 1058
Yeri: Türkiye
Linkler: UNESCO İnternet Sitesi



 
Türkiye
Ana Sayfa
  Türkiye
Dünya Mirasları
  Türkiye Genel
Ana Sayfa
  Türkiye Genel
Dünya Mirasları



 Yazılan Yorumlar...
  Henüz Yorum Yazılmamıştır
 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.


Son Eklenen Dünya Mirası
Urartu ve Osmanlı Eski Yerleşimi Ahlat Mezar Taşları
(09 Haziran 2020)
Harran ve Şanlıurfa Yerleşimleri
(31 Mayıs 2020)
Aziz Nikolaos Müzesi
(31 Mayıs 2020)
Alahan Manastırı
(31 Mayıs 2020)
Sümela Manastırı
(31 Mayıs 2020)
Karain Mağarası
(30 Mayıs 2020)
Göbekli Tepe
(30 Mayıs 2020)
Nakş-ı Cihan Meydanı (İmam Meydanı)
(14 Eylül 2017)
İsfahan Mescid-i Cuma
(13 Eylül 2017)
Yezd Tarihi Kenti
(12 Eylül 2017)