Kırgız göçebe kültüründe en yaygın kendini ifade etme yöntemi, destan anlatımıdır. Akın adı verilen Kırgız ozanlarının sanatı; şarkı, doğaçlama ve müzik bestelemeden oluşur. Akınlar; dinî törenlerde, mevsimsel ve ulusal kutlamalarda destan anlatırlar. Bu sözlü gelenek asırlar boyunca nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşmıştır.
Kırgız destanlarının en önemli özelliği ise içeriklerinin bir tiyatro oyunu kadar zengin olmalarının yanı sıra felsefi mesajlar da vermeleridir. Bu destanlar, bir bakıma Kırgız halkının manevi değerlerinin, kültürel birikiminin ve tarihinin ansiklopedisi niteliğindedirler. Kırgız destanlarının içinde ayrı bir yere sahip olan Manas Destanı ise 1000 yıllık tarihî geçmişi, Homer'in İlyad ve Odise'sinin 16 katı olan uzunluğu ve zengin içeriği ile bilinir. Zira Manas Destanı, gerçek olayları efsaneler ile harmanlayarak 9'uncu yüzyıldan bu yana Kırgız halkının tarihinde yaşananları anlatır. Bu destanın yanı sıra Kırgız halkı, kırkı aşkın "kısa" destanı da günümüze dek aktararak korumuştur. Manas Destanı tek bir kişi tarafından anlatılan bir destandır. Buna karşılık "kısa destanlar", genellikle üç telli bir Kırgız çalgısı olan komuz eşliğinde anlatılır. Bu destanların her birinin ayrı bir konusu, kendine özgü bir ezgisi ve anlatım tarzı vardır.
Anlatımdaki ustalıkları, vücut dilleri, tonlamaları ve mimikleriyle destanın duygusal içeriğini aktaran "Akınlar", bir zamanlar toplumda büyük saygı gören, bölge bölge dolaşarak ozanlık yarışmalarına katılan kişilerdi.
Akınlar, 2008 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi'ne kaydedilmiştir.