Kitabın Adı: İsveç ve Filmin İkinci Yarısı Yazarı: Murat ÖZSOY Yayın Evi: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları (Sanat-Edebiyat Eserleri Dizisi) Basım Yılı: 2002 (1.baskı) Sayfa Sayısı: 231 Sayfa Boyutu: 24 cm Dili: Türkçe ISBN: 975-17-3007-4
Kitabın Önsözünden
İsveç gerçeğine özgün bir bakış
"Filmin İkinci Yansı" sözü, ne denli düşündürücüdür. 'Birinci yarı'yı izleyemeyenler, ikinci yarıda, büyük sıkıntılar içinde düş kurmayı sürdürürler. Bu düşler, üst üste çekilen filmler gibi, biri diğerini içinde taşır. Kimi zaman bir kitabı yarıdan sonra okumak, bir oyunun ikinci perdesinde salona girmek de bundan başka bir şey değildir.
Bir yoksunluk kadar, bir zenginlik de içerir söz konusu durum.
Murat Özsoy'un İsveç ve Filmin İkinci Yarısı adlı yapıtını okurken bunları düşündüm.
Murat Özsoy, 25 yaşında gittiği İsveç'te, altı yıl kalmış. Bir 'farklı' ülkeyi; düşünen, kültürlü bir insan olarak genç yaşında, değişik gözle algılamış; bu algıdan bir yapıt oluşturmuş. Yapıtı okurken bu algı gücünün olağanüstü görünümünü, sergilenen gözlem gücünü, bunu kendi ülkenizle karşılaştırma gereğini duyumsuyorsunuz.
Tarih boyunca nice insanlar, değişik ülkelere yaptıkları seferleri başkalarına anlatma gereği duymuşlardır. Anı, gezi kitapları, seyahat-nameler ilgi duyup gezilen ortamların başkalarına sunulması değil midir? Gidemediğimiz; yıllardır kimi görüntülerini fotoğraflarda, filmlerde, TV kanallarında gördüğümüz ülkeleri mercek altına alan değerlendirmeler, bir bilgilendirmenin ötesinde merak ve ilgi boyutumuzu da harekete geçirir.
Murat Özsoy'un İsveç ve Filmin İkinci Yarısı adlı yapıtında, bir toplumun bireylerinin geçmişten getirdiği tarihsel birikimle oluşturduğu kimliğin kendine özgülüğünü buluyoruz.
Hayali'nin 'ol mahiler ki derya içredür deryayı bitmezler' dizesinde belirtildiği gibi, çoğu insan bir toprağa ait olduğunu bilir ama o toprağın kendi üzerinde oluşturduğu gerçekliğin boyutu konusunda zor yorum yapar. Bu konumdaki insanlara yaşadığı coğrafyayı bir güze! anlatan bir ikinci göz, her zaman gereklidir.
Murat Özsoy, bir süre yaşadığı İsveç toplumunu ince eleyip sık dokuyarak, orayı, bir sosyal bilimci tavrıyla özgün bir şekilde irdeliyor. Kadın-erkek eşitliğinin boyutunu, dürüstlüğün sonradan eğitimle kazandırılan bir alışkanlık olmayıp bir kimlik biçimi olduğunu, devlet-halk ilişkilerinin düzeyini, savaş karşısında halkın durumunu; günler, aylar boyu yaptığı gözlemlerle yoğurup ilginç sonuçlara varıyor.
Özsoy, İsveç denildiğinde kafamızda oluşan çerçevenin içini bir güzel dolduruyor. Ülkenin uygarlık boyutunu, buraya türlü nedenle gelenlerle, yerleşik halk arasında yaşanan kültür çatışmasını örneklerle sunuyor.
Bu anlatılanlar arasında, ülkenin yetiştirdiği önemli kişiler de önümüze çıkıyor. Ingrid Bergman, Ingmar Bergman, Vikingler, Selma Lagerlöf bir toplumun simgeleri olarak yer alıyorlar yapıtta. En önemlisi de dünya çapında bir politikacı olan ve 28 Şubat 1986 gecesi saat 23.21'de öldürülen Başbakan Olof Palme'nin yaşamını ilgiyle okuyoruz. İsveçli, Palme'den sonra hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını çok iyi biliyor.
Murat Özsoy, bir toplumu çok yönlü yansıtabilmek için, onun her kesimden insanının yaşadığı ülkeyle ilişkilerinin irdelenmesi gerektiğini iyi bilen bir yazar. Elinizdeki yapıt için, hem bu ülkeye sefer eyleyeceklerin bir el kitabı, hem de bu toplumun romanını yazacak, sosyal yaşamını inceleyecek insanlara sunulan önemli bir gözlem raporu diyebiliriz.
Bir toplum iç dinamikleriyle var olur. İsveç insanının yaşam kültürüne, toplumsal yapısına baktığımızda, bizi şaşırtan onca görüntünün temelinde, yönetim kadrolarının kendi insanını mutlu etme anlayışının yattığını görüyoruz. Birilerine ilginç gelse de bir diğeri tarafından yadırgansa da İsveç, kendine özgü bir yaşam kültürünü dünden bugüne sınırları içinde yaşayan insana sunuyor; onunla barışık yaşamanın yollarını arıyor, onun yaşamına bir hoşgörü içinde yön verebildiği kadar, onun geleceğini de hazırlamanın ufkunu açıyor.
İsveç ve Filmin ikinci Yarısı bu şaşırtıcılığın İçine bir projektör gibi dökülüyor. Yeri geliyor, inceden inceye düşünüyorsunuz; yeri geliyor üzülüyorsunuz, yeri geliyor imreniyorsunuz, bu ülkede insana sunulan hizmeti, kendi ülkenizde de arıyorsunuz. Baskıların insanla sona erdiğini, adam gibi yaşama yollarının aranıp bulunduğunu, en güzel işin insanın mutluluğuna yatırım yapmak olduğunu inceden inceye duyumsuyorsunuz.
Murat Özsoy'un yapıtı, İsveç'e özgü gezi-gözlemleri içermekle kalmıyor, bir ülkenin toplumsal dinamiklerini de irdeleyip, söz konusu ülkenin nabzını tutuyor. Anlatılanlar; bir ülkenin tarihinden coğrafyasına, halkbiliminden geleneğine köprü oluyor.
Bir ülkeye dıştan bakış bu kadar özgün olabilir.
Ahmet ÖZER
Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Öğr. Gör.
Ankara, Ağustos 2002